Beynimiz oyunları
İnsanoğlu kendi beyni hakkında kısıtlı bilgiye sahiptir. Fakat
son yıllarda bu alanda bilim hızla ilerlemektedir ve dünyanın birçok yerinde
sürdürülen laboratuar çalışmaları yeni teorilere ve varsayımlara yol açmaktadır.
İnsan beyni muazzam bir yapıya sahiptir. Beynin bir tek üst tabakasında 28 milyar nöron
yerleşmiştir. Ortalama bir nöron on santim kitlesini kaplıyor ve bazı nöronlar
bir metre uzunluğunda olabiliyorlar. Tüm nöronların bir ipe dizildiğini düşünsek
bu hesaplamanın sonucunda elde ettiğimiz iple 68 defa yer Küresini dolaşmak
mümkündür,7 defa ise Aya gitmek olasıdır. Ve bu uzunlukta nöron “ipi” bizim
hepimizin kafasının içinde yerleşmiştir.
Bir nöronun başka nöronlarla40 bine yakın bağlantısı
olabiliyor. Görünüşleri farklıdır ve bir biriyle sürekli bağlantı içindeler.
Tüm nöronların bağlantılarını hesaplasak bu rakam Evrende bulunan yıldızların
sayısını aşar! Ve hatta bazı fizikçiler bu rakamın Evrende bulunan
parçacıkların sayısını aştığını söylüyorlar.
Değerli okurlarım insan beyninin yapısı ve işlevi hakkında literatürde
geniş bilgiye sahip olabilirsiniz. Ben bu makalemde sadece bilimin
ortaya attığı son gelişmelere dikkatinizi çekmek istiyorum.
Amerika’da ve
dünyanın her tarafında bilimsel laboratuarlarda nöronların özellikleriyle
ilgili ilginç sonuçlar elde edilmiştir. Tek bir nöron hemen hemen beynin tüm
işlevini yapabilecek durumdadır. Başka deyişle bir nöron beynin tüm özelliğini
taşıyor! Bu inanılmaz bir varsayımdır. Bazı bilim adamları beynin bir hologram
olduğunu savunuyorlar fakat bu genelde kabul olunmuş bir teori değildir.
Biz düşündüğümüzden daha çok beyine bağımlı durumdayız. Dış
dünya hakkında bilgiyi biz beyin vasıtasıyla alabiliyoruz ve başka kaynağımız
da yoktur. Beyine ne kadar güvene biliriz? Bu soru rastgele ortaya çıkmamıştır.
Bilim adamları bilimsel kanıtlara dayanarak beynin bize ilettiği bilgilerin
şüphe doğurabileceğini söylüyorlar.
Mesela halüsinasyon gören kişinin gördüğü veya duyduğu
şeyler onun için gerçeklik niteliğindedir. O gerçekten görüyor ve duyuyor!
Halüsinasyon sırasında deneyin beyninden alınmış veriler gösteriyor ki,
gerçekten o bunları duyuyor ve görüyor. Yani beyin aslında olmayan sinyali varmış
gibi alıyor ve bu sinyali sinirlerle gereken yerlere ulaştırıyor. Bir kişinin
gerçek bir sesi duyduğunda ve halüsinasyon duyduğu durumda beyin aynı çalışmayı
gerçekleştiriyor. Demek ki dış dünya beyine gerekli değildir, o kendi kendine
yetiyor! Beyin istediği sesi, görüntüyü, dünyayı yaratabiliyor ve biz bunları
gerçek gibi algılarız. Bizim algıladığımız dünyanın ne kadar gerçek olup
olmadığını öğrenmeye imkanımız bile yoktur. Algıladığımız dünyanın
gerçekliğinden nasıl emin olabiliriz? Bu sorunun cevabı yoktur. Bu durumda beynimize
güvenmekten başka da çaremiz yoktur: Görme, duyma ve başka sensor sistemlerin
bize verecek bilgilerden başka bilgi alma yolumuz yoktur. Gözlerimiz,
kulaklarımız, burnumuz-bunlar sadece pencerelerdir, aslında her şeyi beyin
yapıyor. Ve biz kendi beynimizi bilmeliyiz.
İnsan bir karar
aldığında bu karar onun beyninde 30 saniye evvel alınıyor. Biz karar aldığımızı düşünüyoruz ama kararı
beynimiz bizden önce almıştır. En önemlisi de odur ki, beyin bize kararı
kendimizin verdiği izlenimini de sağlıyor.
Harvard nöro-bioloji uzmanı Daniel Vegner’in teorisine göre
insanın davranışları tamamen beynin sinyallerine bağlıdır. Bizim bilinçli karar
verdiğimizden önce (15-30 saniye) karar beyinde netleşmiş oluyor, bilinç bu
kararı aslında sadece kayıt ediyor. Bilinç davranışların sonuçlarını kayıt
ediyor. Başka deyişle beyin kendi başına karar alıyor ve sonra bize bu kararı
bizim özgürce verdiğimizin sinyalini bize iletiyor. Yok artık,-deriz içimizden. Bu durumda biz nasıl davranışlarımızın
sorumluluğunu üzerimize alabiliriz?
Bunun “dahası” da var. Bazı uzmanlar insan faaliyetinin %
80 beyin tarafından bilinçsizce yapıldığını savunuyorlar. Bilinçli şekilde
yapılan şeyler %20 oluyor.
Beyin işlevini
kaydeden cihazlar teknolojinin ilerlemesiyle doğal olarak gelişiyorlar. Bu
cihazlar beyin aktivitesini kayıt ettiğinde görünüyor ki, çalışma sırasında
beynin problemle ilgili bir parçası değil, beynin tümü harekete geçiyor. Bazı
yerler daha aktif, bazıları daha az çalışır, ama tüm beyin çalışmaktadır.
Bizim hafızamız bizim kişiliğimizi oluşturuyor. Biz
hatırladığımız kadar varız. Her şeyi unuttuğumuz an biz de yoğuz. Tüm dünya
beyinde neyin nerede olduğunu arıyor. Bardak nerede, İngiliz dili nerede
yerleşmiş? Herkes bunu bilmek istiyor: Nerede ne yerleşiyor. Hiçbir yerde – bu
cevabı bugünün bilimi veriyor. Hafıza, bellek depolama sistemi değildir, burada
“kutularda” bilgiler saklanmıyor. Bellek prosestir, süreçtir. Belleğin maddesel tezahürü nöronlar ağında
bağlantıların kurulmasıdır. Hatırlama her defasında yeniden yapılan
bağlantıdır, her defasında yeniden baş verir. Hatırlama her seferinde farklı
gerçekleşiyor, bir şeyi aynı şekilde iki defa hatırlamak mümkün değildir.
Düşünün ki, Fransız dilini öğreniyorsunuz ve öğretmen size bardağı gösterip “bu
bardaktır” diyor. Bu ne demektir? Bardağın fotoğrafı beyninizin görsel şeylerin
yerleştiği yerde kayda alınıyor. Bardak sözü ise sözlerin bulunduğu yerde
yerleşmiş. Bu sözü öğrenmek bu iki yer arasında kimyasal "patika "açmaktır,
kolayca git gel yapmaktır. Ertesi gün öğretmen bardağı gösterip bu nedir
dediğinde, siz bu "patikayla "sözü bulursunuz. Ama bardak sözü birçok yerde
bulunuyor. Bir partide mesela, kahvaltıda, bulaşık yıkama makinesinde, bulaşık
yıkamada.
Hatırlamak milyonlarca hücrelerin çalışma sonucunda ortaya
çıkan şeydir. Beyin kısaca milyarlarca nöronların ağından oluşuyor. Nöronların
beyinde sabit yerleri vardır, fakat bir işlem yapıldığında nöronlar belli bir
yerde bir araya gelip bunu yapıyorlar, ortaklaşa çalışıyorlar. Bu bir
orkestranın senfoni çalmasına benzer işlemdir, ama burada orkestra şefi
bulunmaz, besteci ve ya bir denetici yoktur. Sadece bir araya toplanıp çalmaya
başlıyorlar, işi bitirdikten sonra herkes bulunduğu yere geri dönüyor. O biri
sefere aynı bu nöronların toplanacağı kesin değildir, başkaları aynı bu iş için
toplanabilirler. Aynı problemin çözülmesi farklı kişilerde farklı beyin işlevini
gösteriyor. Bilim diyor ki aynı kişi bile işlemi tekrar yaptığında beyin farklı
çalışabiliyor. Bu beynin sonsuz kapasitesini gösteriyor.