Gerçekliği değiştiren
anahtar
Kuantum Fiziği bizim dünyaya bakış açımızı tamamen değiştirdi.
Düşünce
maddeyi kontrol ediyor. Biz bilincimizin gücüyle gerçekliği değiştire biliyoruz.
Mesela, kuantum fiziğine göre biz düşüncemizle gençleşme surecini etkiliyoruz.
Peki, neden
bu mucizevi gözüken şeylerin mümkün olduğunu bilim bize söylüyor?
Kuantum fiziğinin
bakış açısına göre Gerçeklik saf potansiyellerin kaynağıdır, bedenimizin,
bilincimizin ve tüm Evrenin oluştuğu hammaddenin kaynağıdır.
Genel enerji
ve bilgi alanı değişim ve dönüşüm içindedir her an yeni bir hale gelebiliyor.
XX yüzyılda
fizikçiler parçacıklar ve fotonlarla gerçekleştirilen deneyimler surecinde bir
veriyle karşılaştılar. Deneyimi izleme olayı onun sonucunu etkiliyordu. Bizim dikkatimiz izlediğimiz nesneyi etkiliyor
gerçeği artık klasik sayılır bir deneyimin sonucunda ispatlandı. Her seferinde
bilim adamlarını şaşırtan deneyim birçok laboratuvarda dünyanın farklı
yerlerinde gerçekleştirilmiştir ve hep aynı sonuç alınmıştır.
Deneyim için bir ışık kaynağı ve iki delikli ekran
hazırlanıyordu. Işık kaynağı olarak özel hazırlanmış makine kullanılıyordu. Bu makine
anlık impuls şeklinde fotonlar ekrana doğru fırlatıyor. Deneyimi müşahide
altında yapılıyordu. Ekran deliklerinden geçen fotonlar fotoğraf kâğıdında iki
dikey çizgi şeklinde belirleniyorlardı. Deneyimin otomatikman, insan müdahalesi
olmadan yapıldığında fotoğraf kâğıdında resim değişiyordu, yani başka bir sonuç
çıkıyordu ortaya. Deneyimi gerçekleştiren araştırmacı makinayı başlattığından
sonra odadan çıkıp 20 dakika sonra geri döndüğünde fotoğraf kâğıdında birçok
dikey çizgilerin oluştuğunu görüyordu. Bunlar aynı ışınlamanın yansımasıydı ama
resim farklıydı. Fotoğraf kâğıdındaki resim dalganın yansıması gibi
gözüküyordu, ekran deliğinden geçen ışık dalgasının yansıması. Işık hem dalga
hem de parçacık şeklinde yansıyor.
Dalgalar basit bir izlenim sonucu parçacıklara
dönüşüyorlardı. Deneyim izlenmediği zaman foto kâğıdında dalga şeklinde resim
ortaya çıkıyordu. İzlendiği vakit yansıma nokta şeklinde oluyordu. Bu fiziksel
fenomen ‘’İzlenenin efekti’’ adını taşıyor.
Aynı sonuç başka parçacıklarla da deneyimlendi. Çok sayılı laboratuvar
deneyimleri tek bir sonucu ortaya koydular: kuantum boyutunda madde insan
dikkatine tepki veriyor. Bu bilim adamlarını şaşırtan sonuç Fizik biliminde önemli
yenilikti.
Günümüzün Fiziğinde madde boşluktan doğuyor. Bu boşluğa
kuantum alanı, sıfır alan veya matris deniliyor. Boşluğun içinde maddeleşmeye
uygun olan enerji barınmaktadır. Madde yoğunlaşmış enerjiden oluşuyor.
Sıfır alan veya Boşluk XX yüzyılın temel keşfi sayılır.
Atomda sert parçalar bulunmuyor. Nesnelerin temelini atomlar
oluşturuyor. Peki, neden nesneler sert oluyorlar? Taştan dikilmiş duvardan
parmağımız geçemiyor. Bu farklı titreşimlerle ve elektrik akımıyla ilgili
olaydır. Her atom çeşidinin farklı titreşimi vardır. Bundan dolayı maddelerin
de farklı özellikleri var. Bedenin atom titreşimlerini değiştire bilseydik
parmağımız duvardan geçe bilirdi. Ama duvarın atomları ve bedenin atomları
farklı titreşimlere sahipler, bundan dolayı parmak duvara direniyor.
Her türlü etkileşim için titreşim frekansları önemlidirler.
Mesela bir fenerin ışığı duvarın ötesine geçmez, ama mobil telefonun dalgaları
geçer. Siz bu satırları okurken bile sizin vücudunuzdan radyo dalgaları,
telefon ışınlamaları, elektrik eşyaların ışınlamaları, kozmik ışınlamalar,
radyasyon geçiyor. Siz bunun farkında değilsiniz, siz tekçe ışığı göre
biliyorsunuz ve sesi duyarsınız. Sizin bedeninizin rezonansı ile bu akımların
rezonansı farklıdır. Rezonans aynı olduğunda siz tepki verirsiniz.
Evrende her şey rezonans ilkesine bağlıdır.
Dünya enerjiden ve bilgiden oluşuyor. Einstein dünyanın
kuruluşu üzerine kafa yorduğundan sonra bunu söylemiştir: Evrende tek gerçek
olan- Boşluktur. Nasıl dalgalar okyanustan oluşuyor, maddenin farklı
tezahürleri de –organizmalar, yıldızlar, gezeğenler, galaksiler –hepsi bu Boşluk
alandan doğuyor.
Bir soru çıkıyor ortaya: Nasıl Boşluktan madde doğuyor? Hangi
güç maddenin hareketini denetliyor?
Bilim adamlarının araştırmaları bu soruya cevap verdi.
Kuantum Fiziğinin ‘’babası’’ sayılan Maks Plank Nobel ödülünü alırken bunları
söyledi: Evrende her şeyi bir güç yaratıyor ve tutuyor. Tahmin etmeliyiz ki, bu
gücün arkasında bilinçli zihin vardır ve bu zihin tüm maddenin Matrisidir.
Düşünce maddeyi denetliyor.
Her şey Boşluktan doğuyor. Her şey hareket halindedir.
Nesneler illüzyondur. Madde enerjiden oluşuyor. Her şey düşünceyle yaratılıyor.
Kuantum fiziğinin bu keşifleri yeni bir şey değildi. Bu
bilgiler kadim zamanlardan bilge kişiler
tarafından biliniyordu. Birçok mistik öğretilerde sır gibi saklanan ve tek
uygulananlara açıklanan bilgilerde nesne ve düşünce arasında farkın olmadığı
söyleniyordu.
Dünyada her şey enerjiyle doludur.
Evren düşünceye tepki veriyor.
Enerji dikkati takip ediyor.
Dikkatini yöneldiğin şey değişmeye başlıyor.
Bu düşüncelere kadim öğretilerde, Hristiyanlıkta, Hinduizm’de,
Sufi geleneğinde farklı anlatımlarla rastlamak mümkündür.
Mistik öğretilerde ima edilmiş ve Kuantum Fiziği tarafından
ispatlanmış bilgiler günümüzde Gerçekliği değiştirmekte kullanılan yeni
teknolojilerin anahtarlarıdır.