23 Şubat 2015 Pazartesi





   Gerçekliği değiştiren

              anahtar

          







Kuantum Fiziği bizim dünyaya bakış açımızı tamamen değiştirdi.
Düşünce maddeyi kontrol ediyor. Biz bilincimizin gücüyle gerçekliği değiştire biliyoruz. Mesela, kuantum fiziğine göre biz düşüncemizle gençleşme surecini etkiliyoruz.
Peki, neden bu mucizevi gözüken şeylerin mümkün olduğunu bilim bize söylüyor?
Kuantum fiziğinin bakış açısına göre Gerçeklik saf potansiyellerin kaynağıdır, bedenimizin, bilincimizin ve tüm Evrenin oluştuğu hammaddenin kaynağıdır.
Genel enerji ve bilgi alanı değişim ve dönüşüm içindedir her an yeni bir hale gelebiliyor.
XX yüzyılda fizikçiler parçacıklar ve fotonlarla gerçekleştirilen deneyimler surecinde bir veriyle karşılaştılar. Deneyimi izleme olayı onun sonucunu etkiliyordu.  Bizim dikkatimiz izlediğimiz nesneyi etkiliyor gerçeği artık klasik sayılır bir deneyimin sonucunda ispatlandı. Her seferinde bilim adamlarını şaşırtan deneyim birçok laboratuvarda dünyanın farklı yerlerinde gerçekleştirilmiştir ve hep aynı sonuç alınmıştır.
Deneyim için bir ışık kaynağı ve iki delikli ekran hazırlanıyordu. Işık kaynağı olarak özel hazırlanmış makine kullanılıyordu. Bu makine anlık impuls şeklinde fotonlar ekrana doğru fırlatıyor. Deneyimi müşahide altında yapılıyordu. Ekran deliklerinden geçen fotonlar fotoğraf kâğıdında iki dikey çizgi şeklinde belirleniyorlardı. Deneyimin otomatikman, insan müdahalesi olmadan yapıldığında fotoğraf kâğıdında resim değişiyordu, yani başka bir sonuç çıkıyordu ortaya. Deneyimi gerçekleştiren araştırmacı makinayı başlattığından sonra odadan çıkıp 20 dakika sonra geri döndüğünde fotoğraf kâğıdında birçok dikey çizgilerin oluştuğunu görüyordu. Bunlar aynı ışınlamanın yansımasıydı ama resim farklıydı. Fotoğraf kâğıdındaki resim dalganın yansıması gibi gözüküyordu, ekran deliğinden geçen ışık dalgasının yansıması. Işık hem dalga hem de parçacık şeklinde yansıyor.
Dalgalar basit bir izlenim sonucu parçacıklara dönüşüyorlardı. Deneyim izlenmediği zaman foto kâğıdında dalga şeklinde resim ortaya çıkıyordu. İzlendiği vakit yansıma nokta şeklinde oluyordu. Bu fiziksel fenomen ‘’İzlenenin efekti’’ adını taşıyor.
Aynı sonuç başka parçacıklarla da deneyimlendi. Çok sayılı laboratuvar deneyimleri tek bir sonucu ortaya koydular: kuantum boyutunda madde insan dikkatine tepki veriyor. Bu bilim adamlarını şaşırtan sonuç Fizik biliminde önemli yenilikti.
Günümüzün Fiziğinde madde boşluktan doğuyor. Bu boşluğa kuantum alanı, sıfır alan veya matris deniliyor. Boşluğun içinde maddeleşmeye uygun olan enerji barınmaktadır. Madde yoğunlaşmış enerjiden oluşuyor.
Sıfır alan veya Boşluk  XX yüzyılın temel keşfi sayılır.
Atomda sert parçalar bulunmuyor. Nesnelerin temelini atomlar oluşturuyor. Peki, neden nesneler sert oluyorlar? Taştan dikilmiş duvardan parmağımız geçemiyor. Bu farklı titreşimlerle ve elektrik akımıyla ilgili olaydır. Her atom çeşidinin farklı titreşimi vardır. Bundan dolayı maddelerin de farklı özellikleri var. Bedenin atom titreşimlerini değiştire bilseydik parmağımız duvardan geçe bilirdi. Ama duvarın atomları ve bedenin atomları farklı titreşimlere sahipler, bundan dolayı parmak duvara direniyor.
Her türlü etkileşim için titreşim frekansları önemlidirler. Mesela bir fenerin ışığı duvarın ötesine geçmez, ama mobil telefonun dalgaları geçer. Siz bu satırları okurken bile sizin vücudunuzdan radyo dalgaları, telefon ışınlamaları, elektrik eşyaların ışınlamaları, kozmik ışınlamalar, radyasyon geçiyor. Siz bunun farkında değilsiniz, siz tekçe ışığı göre biliyorsunuz ve sesi duyarsınız. Sizin bedeninizin rezonansı ile bu akımların rezonansı farklıdır. Rezonans aynı olduğunda siz tepki verirsiniz.
Evrende her şey rezonans ilkesine bağlıdır.
Dünya enerjiden ve bilgiden oluşuyor. Einstein dünyanın kuruluşu üzerine kafa yorduğundan sonra bunu söylemiştir: Evrende tek gerçek olan- Boşluktur. Nasıl dalgalar okyanustan oluşuyor, maddenin farklı tezahürleri de –organizmalar, yıldızlar, gezeğenler, galaksiler –hepsi bu Boşluk alandan doğuyor.
Bir soru çıkıyor ortaya: Nasıl Boşluktan madde doğuyor? Hangi güç maddenin hareketini denetliyor?
Bilim adamlarının araştırmaları bu soruya cevap verdi. Kuantum Fiziğinin ‘’babası’’ sayılan Maks Plank Nobel ödülünü alırken bunları söyledi: Evrende her şeyi bir güç yaratıyor ve tutuyor. Tahmin etmeliyiz ki, bu gücün arkasında bilinçli zihin vardır ve bu zihin tüm maddenin Matrisidir.
Düşünce maddeyi denetliyor.
Her şey Boşluktan doğuyor. Her şey hareket halindedir. Nesneler illüzyondur. Madde enerjiden oluşuyor. Her şey düşünceyle yaratılıyor.
Kuantum fiziğinin bu keşifleri yeni bir şey değildi. Bu bilgiler kadim zamanlardan  bilge kişiler tarafından biliniyordu. Birçok mistik öğretilerde sır gibi saklanan ve tek uygulananlara açıklanan bilgilerde nesne ve düşünce arasında farkın olmadığı söyleniyordu.
Dünyada her şey enerjiyle doludur.
Evren düşünceye tepki veriyor.
Enerji dikkati takip ediyor.
Dikkatini yöneldiğin şey değişmeye başlıyor.
Bu düşüncelere kadim öğretilerde, Hristiyanlıkta, Hinduizm’de, Sufi geleneğinde farklı anlatımlarla rastlamak mümkündür.
Mistik öğretilerde ima edilmiş ve Kuantum Fiziği tarafından ispatlanmış bilgiler günümüzde Gerçekliği değiştirmekte kullanılan yeni teknolojilerin anahtarlarıdır.