27 Kasım 2014 Perşembe

+ Soyumuzun önemi

                                                        
                                                                      



                                                                                                           Soyumuzun önemi 


Biz bu dünyaya neden geldik?  Yaşam amacımız ne? Bu sorulara cevap bulduğumuzda tüm problemlerin ortadan kalkacağını düşünürüz. Evet, yaşam amacımızı bildiğimizde ve onu gerçekleştirme yolunu bulduğumuzda tüm engellerin, zorlukların kaybolup gideceğini sanıyoruz.  Gerçekte böyle mi?
Biz buradaki hayatımızı temiz sayfayla başlamıyoruz. Geçmiş yaşamların deneyimleri, bilgisi, kayıtları bizimle yeniden doğdu. Biz onları bu hayata taşıdık. Ama siz yeniden doğuşa, yani reenkarnasyona inanmaya bilirsiniz. Bu durumda yine hayatınızın temiz sayfa olduğunu söyleyemezsiniz.
Dünyaca ünlü psikiyatrist ve filozof Karl Yung belirtmiş ki, insan ruhunun derinliklerinde tüm insanlık tarihinin kayıtları yer alır ve insanın kişiliğinin babadan, anneden miras almış özelliklerinin dışında uzak akrabalarının, soyunun özellikleri mevcuttur.
Bizim bu dünyada bulunmamızın tek amacı vardır. Her seferinde buraya gelişimizde tek bir amaç için geliriz.
Bizim varoluşumuzun amacı ruhumuzu besleyip geliştirmektir.
 Biz ruhsal varlıklarız, Yaratıcının özelliklerini az da olsa taşıyoruz. O bizi “kendi suretinde” yaratmış ve ruhundan üflemiştir. Allah’ı tüm canlı varlıklardan ayrı kılan esas şey nedir? O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. O gerekli bulduğu her şeyi anında var ediyor, O kendi sonsuz potansiyelini sonsuza kadar kullanabiliyor.
İnsanında kısıtlı da olsa tanrısal potansiyeli vardır. Ve dünyaya her gelişinde bu potansiyeli uyandırmaya çalışıyor. Yaşam amacımız bu potansiyeli uyandırmak, başka değişle ruhumuzu geliştirmektir.
Amaç tek olsa da ona giden yollar farklıdır. Nasıl kendi yolumuzu buluruz?
Gezeğenimizde insan dışında çeşitli canlı organizmalar yaşıyor. Bir tohumu uygun olmayan toprağa ekersiniz ondan bitki çıkmaz, çıksa da zayıf ve sağlıksız olur. Balığı kıyıya çıkarsanız, tavşanı ise suya yerleştirseniz- ikisi de ölür. Çünkü her birisinin yaşam amacı farklıdır. Aynı şekilde insan ruhu doğması ve büyümesi için gerekli koşullar vardır- onun Soyu. Ruh kendi soyunda doğuyor! Soy insanın karşısına görevler çıkarıyor ve gereken bilgiyi, gücü ve fırsatları sunuyor. Göksel soyumuz bizim ruhumuzu buraya getiriyor, yersel soyumuz ise ruhumuza görevini yerine getirmek için vücut ve koşullar veriyor.
Maalesef günümüzün insanı kendi soyuyla bağlantıdan kopmuş durumdadır.
Fakirlik, yalnızlık duygusu, amaçsız yaşam ve hastalıklar insanın soyuyla bağının yitirmesi sonucunda ortaya çıkan sorunların bir kısmıdır.
Kendi soyumuzla bağlantı kurmak çok önemlidir. Etrafınıza bakın, kaç aileyi sağlam ve mutlu görürsünüz? Sağlıklı aile birkaç kuşağın bir arada yaşadığı ailedir.
Sağlam ailede sağlam çocuklar doğar. Sağlam aile maddi sorunlar yaşamaz.
Çoğumuz ulu dedelerimiz ve ninelerimiz hakkında bilgi sahibi değiliz. Onlar hakkında bilgi alabileceğimiz kişiler de yoktur. Ne yapmalı?
Bilinçaltında söylediğimiz gibi bu bilgiler saklanıyor ve biz bir şekilde Soyumuzla ilişki kurabiliriz. Meditasyon ve enerji çalışmalarının yardımıyla biz Soyumuzla bağlantımızı canlandırabiliriz. Soyumuza zarar veren karmik programları bulup yok edebiliriz.  Soyumuzun güçlü özelliklerini, profesyonel becerileri, yetenekleri ve karakter özellikleri kullanabiliriz. Hangi olumlu özellikler Soyumuzun hayatta kalmasına neden olmuştur? Bu özellikleri kendimizde bulmamız lazım.
Soyumuzun enerjisiyle bağlantı kurduğumuzda biz ailemizin ve çocuklarımızın (doğmamış çocukların bile), torunlarımızın hayatını olumlu şekilde etkileriz.
Soy ağacı kavramı boş anlayış değildir.
Her bir bireyin ağacın yaprağı olduğunu düşünün. Yapraklar değişir, ağaç hep yerindedir ve aynıdır. Ama ağaç yapraksız yaşaya bilir mi? Bilim adamlarının söylediğine göre her yaprağın her hücresi genetik anlamda ağacın tüm bilgilerini taşır. Bir hücrede genetik değişimler yapıldığında bu değişim tüm ağacı etkiler.
Durum böyleyse bir insan kendi soyunun parçası olarak bilgisi ve niyetiyle kendi soyunu iyileştire bilir.
Her birimize mutlu ve başarılı olmaya, yakınlarımıza ve sevdiklerimize yardım etmeye şans verilmiştir. Her birimize hayat amacımızı yerine getirmek için şans verilmiştir.






22 Kasım 2014 Cumartesi

+ Bilinçli rüyalar

                                             







      Bilinçli rüyalar


                                                                                 

Bilinçli rüya ( Lucid Dreaming) bilincin değişik halidir: İnsan bu halde rüya gördüğünü bilir ve bir şekilde rüyanın içeriliğini değiştiriyor. Lucid Dreaming terimini ilk kez Hollanda psikiyatrisi ve yazarı Frederek Van Eden (1860-1932) tarafından kullanmıştır.
Bilinçli rüya bilimsel araştırmaların konusu olmuştur ve onun gerçekliği Japon bilim adamları tarafından ispatlanmıştır. Bilinçli rüya sıradan uykuda kişinin rüya gördüğünün farkında olmasıyla başlıyor veya uyanık halde tam uykuya dalmadan da gerçekleşebiliyor.
Bilinçli rüyayı denemek isteyen kişi bu soruyla karşılaşıyor: Ben rüya gördüğümü nasıl anlarım? Bu soruya cevap vermek zordur ama mümkündür.
Stiven Laberj rüya gördüğünüzü veya uyanık olduğunuzu anlamak için bazı yöntemler sunmuştur:
Bir yazıyı iki kez okumayı deneyin. Rüyada bu yazı değişecektir.
Saate bakın.
Bilgi içeren bir şeye odaklanın: Bilgi değişecektir.
Önceki anı kafanızda yenilemeye çalışın: rüya dayken bunu yapmanız imkansızdır.
Odada bulunduğunuzda ışığı kapatmaya veya açmaya çalışın. Rüyada elektrik düğmesi çalışmayacaktır veya ışık açılsa bile oda karanlık kalacaktır.
Ellerinize bakın: rüyada onlar değişmeye başlar.
Kendinize aynada bakın: Yüzünüz değişmeye başlar.
Tanıdık ve akrabaların görünüşü de dikkat etseniz değişecektir.
Burada genel bir izlenim vardır. Rüyada dikkatle baktığınız, odaklandığınız her neyse değişken olacaktır, garip şekilde değişmeye başlayacaktır.
 Rüyada sebep sonuç ilişkileri çalışmıyor. Bir şey yanlış gidiyorsa rüyada olduğunuzu düşüneceksiniz.
Bilinçsiz rüyalarda uzak mesafeler anında katlediliyor. Mesela bir arabaya bindiğinizde yolu görmeyebilirsiniz ve anında istediğiniz yere ulaşırsınız.
Eğer siz bir başka şehre iş gezisi için geldiyseniz ve akşam otele dönmek istediğinizde oteli ve şehri bile hatırlamakta zorlanıyorsunuz, demek ki siz rüya görüyorsunuz. Rüyada uçabilirsiniz. Tüm mesele odur ki, siz garip bir eminlikle bunları gerçekte yaşadığınıza inanıyorsunuz.
Peki, bilinçli rüyalar neye yarar? Neden bu rüyalar metafizik çalışmalarının ilgi odağı olmuştur? Denilene göre bilinçli rüya aracılığıyla gerçek hayatımızı etkileye biliriz. İlk bakışta bu fikri garipseyebiliriz, ama biraz mantık yürütsek belki kabulleniriz.
Rüyalar bazı zaman sembolik anlam taşırlar, bize geleceğe dair ipuçları veriyorlar, bulunduğumuz durumu anlamamızı sağlayabiliyorlar. Demek ki rüyalar sadece zihnimizin oyunları ve boş fantezileri değiller. Yoksa rüya tabirleri denilen kavram bile ortaya çıkmazdı. Rüyaların çoğu bizim yaşantımızla, problemlerimizle bağlantı içindeler. O halde biz bu bağlantıyı kendi lehimize kullanabiliriz. Biz negatif rüyayı pozitife çevirip hayatımızı olumlu şekilde etkileyebiliriz. Senaryoyu değiştirdiğimizde negatif olayları engelleyebiliriz.
Evet, rüyada bir şeyleri değiştire fırsatımız vardır. Bunun için irademizi ve niyetimizi kullanmak gerekiyor.
.Bilinçli rüyada kötü senaryoyu değiştirip mutlu senaryo üretirsiniz. İstediğiniz şeyi rüyada gerçekleştirdiğinizde gerçek hayatta onun olacağının olasılığı artıyor. Bu işlem imajinasyon çalışmasına benzer ama daha etkili olduğu düşünülüyor.





12 Kasım 2014 Çarşamba

+ CARLOS CASTANEDA'NIN DERSLERİ


                                                             
 
     CARLOS CASTANEDA'NIN
          
                   DERSLERİ
 
 
 
 
       Bir tek yola odaklanmanın anlamı yoktur, hala bu yol yüreğinizce değilse.

Fazla açıklama yapmanıza gerek yoktur. Her açıklamanın  arkasında aslında özür vardır. Sen neden bir şeyi yapamadığını açıkladığında kendi yetmezliğinden dolayı özür diliyorsun.

Hayattan istediğini almak için insanın değişimi öğrenmesi lazım. Maalesef insan zor değişiyor ve bu değişim çok yavaş gerçekleşiyor.

Bazıları değişime yıllarını harcarlar. Burada asıl zorluk gerçekten değişimi istemektedir.

Ben kimseye kızmıyorum. Benim bu tepkiyi göstermem için yapılacak bir şey yoktur. İnsanların davranışları önemli olduğunda kızabilirsin. Ben önemli bir şeyle karşılaşmadığım çok oldu.

Senin bilmen gerekir ki yol sadece yoldur. Eğer gittiğin yol senin olmadığını düşünürsen hemen o yolu terk etmen lazım.

Başkasının alışık gerçekliğini anlamak için kendi gerçekliğinizin dışına çıkmayı başarmalısınız.

Senin olan alışık dünya tablosundan kurtulmak kolay değildir, bu alışkanlığı güçle zorlayacaksın.

Rüyada olduğun gibi hareket et. Cesur ol ve mazeret arama.

Çoğu insanın en büyük engeli iç diyalogudur. İç diyalog her şeyin anahtarıdır. Bu diyalogu durdurmayı başardığınızda her şey mümkün oluyor. En akıl almaz projelerin gerçekleşmesi mümkün oluyor.

İnsanlar  istedikleri zaman hayatlarından bir şeyleri çıkarabileceklerinin farkında değiller. Herhangi bir zaman. Anında.

Bizim sahip olduğumuz en iyi hocamız ölümdür.  Her seferinde hayatın kötü gittiğini hissettiğinde, bunu sıkça hepimiz yaşarız, tam iflasın eşiğine geldiğinizde sola dönüp Ölümüne sor, gerçekten hey şey bu kadara mı kötü. Ölüm durumun böyle olmadığını söyleyecektir: Benim sana dokunuşumum dışında önemli hiçbir şey yoktu. Sana  Ölümün bunu söyleyecektir:  Ben sana henüz dokunmadım.

Her insan kendi yolunda yürüyor. Ama tüm yolların  varacağı yer hiçliktir. Demek ki önemli olan  yoldur, onunla nasıl gidiliyor... Yürüdüğün  yolda  kendini mutlu hissediyorsun, demek ki bu yol senindir. Kendini kötü hissettiğin halde yoldan çık, ne kadar ileri gittiğinin önemi yoktur. Bu doğru karar olacaktır.

Tüm dikkatimiz ve enerjimizi içimizdeki aptallığı yenmeye harcarız. Bu çok önemlidir, geri kalan  o kadar önemli değildir.  Neye odaklanmamız kilit noktamızdır. Biz kendimiz mutsuz olmayı seçeriz veya güçlü olmayı. Her iki yönde yapacağımız işin  hacmi aynıdır.

Savaşçı olma sanatı insan olmanın vahşeti ve  insan olmanın mucizesi arasında denge kurmaktan geçer.

 
Bilgin insan olmak için savaşçı olmak gerekiyor, kaprisli çocuk değil. Geri çekilmeden, teslim olmadan, şikayet etmeden savaşmak- ta ki görene kadar. Bunların hepsini de sadece dünyada hiçbir şeyin önemi olmadığını bilmek için yaparız.

 

9 Kasım 2014 Pazar

+ Bilmemiz gereken hakikatler


                                                             
 
 
 
 
  Bilmemiz gereken hakikatler

Hayatın akışını belirleyen  görünmez hakikatler vardır. Bu gerçekler ruhsal öğretilerde bize ima edilmiştir, bilge insanlar ve Öğretmenler tarafından aktarılmıştır. Bunların birazcık farkında olsak mutlu olmayı da başarırız. Size bu hakikatlerin kısa özetini veriyorum ki, düşünesiniz.

1.     Biz Dünyaya öğrenmek için geldik, her gün yeni bir ders alıyoruz.

2.     Evrenin sevimlisi olmuyor. O, kimseye torpil yapmıyor.

3.     Bizim hayatımız düşüncelerimizin aynasıdır. Biz kendi gerçekliğimizi kendimiz yaratıyoruz.

4.     Biz eşyalara, insanlara, paraya aşırı bağlandığımızda onları kaybederiz.

5.     Biz nefret ettiğimiz ve korktuğumuz şeyleri hayatımıza çekeriz.

6.     Kalbinizin sesini dinleyin, kalbinizin  götürdüğü yere gidin.


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
7.     Hiçbir zaman Allah gökten inip size : Bu günden itibaren mutlu olmana izin veriyorum-demeyecektir.

8.     Hayatla savaştığınızda bilin ki,  hayat kazanacaktır.

9.     İnsanları sevmek ne demektir? Sadece onları oldukları gibi kabul etmektir.

10. Bizim amacımız dünyayı değiştirmek değildir, kendimizi değiştirmektir.

11.   Başkalarını suçlamaktan vaaz geçin; Onlar kendi yollarıyla gidiyorlar, kendi derslerini alıyorlar.

12.   Bilin ki madalyonun iki tarafı vardır, bugün sizin arabanız çalındıysa, belki yarın  yapacağınız kazadan kurtulmuşsunuz.

13.  Burada ve şimdi yaşamayı öğrenin: geçmiş yok olmuştur, gelecek de hala gelmemiştir.

14.  Sevdiğiniz insanı sahiplenmeye çalışmayın. Bilin ki, kimse sizin değildir, sahip olduğunuzu sandığınız şeyler de sizin değildir, çünkü tek sahip O’dur.

1.  Hayat tiyatroya benzer. Bir oyunda rol aldığınızı düşünün. Kendinizi role kaptırmayın. Bazı zaman sahneden inip oyunu dışarıdan izlemekte fayda vardır.