31 Ekim 2014 Cuma

+ Dünya ruhsal güç merkezleri


 
 
Dünya ruhsal güç merkezleri:
  İvolginsky    Datsan

 
 
Rus Budizminin merkezi  sayılan İvolginsky Datsan Buryatia Cumhuriyetinde, Verkhnyaya  İvolga köyünde yerleşmiştir. Büyük manastır kompleksinde Rus Budist Sangha’sının  Başkanı Paudido Khamb Lama’nın resmi  ikametgahı bulunmaktadır.

İvolginsky Datsanın tarihçesi.

İvolginsky Dastan 1945 yılında açılmıştır. Bu olayı ikinci Dünya Savaşından sonra Stalin’in din ve inançlara yönelik izlediği politikaya bağlıyorlar. Stalin savaştan sonra daha esnek politika sürdürerek dinlere biraz özgürlük tanımıştır. !937 yılında Rusya’da  tüm Budizm merkezleri kapanmıştı. Savaştan sonra Buryat halkının savaşta gösterdiği özveriden  dolayı Stalin bu manastırın ve Budizm merkezinin açılmasına izin vermiştir.

1990-cı yıllarda manastırın nezdinde Daşi Choinkhorling adında  Budizmi üniversitesi açılmıştır. Budizm felsefesini öğreten bu üniversite Rusya'da tekdir ve her yıl 100 öğrenci kabul ediyor. Pazar günleri üniversite herkesin katılabileceği konferanslar düzenliyor.

Manastır kompleksinde sanat müzesi, otel ve kutsal emanetler ve türbeler  yer alıyorlar.

Hurde.

Datsanın arsasında siz kutsal trampetlere rastlayabilirsiniz. Bu trampetlerin içerisinde  kağıt parçalarında yazılmış mantralar yerleşmiştir. Trampleti saat yönünde çevirdiğinizde içindeki mantralar harekete geçerler. Bu ritüelin amacı sizi hastalıklardan, nazardan, büyüden -tüm negatiflerden arındırmaktır.

Budist bayrakları datsan

Bu bayrakların üzerinde yazılmış dualar size şans getirirler, hayatınızda engelleri kaldırıp yolunuzu açarlar.

Hamba Lama Etigelov

Bilim adamlarını ve din mensuplarının ilgisini çeken en önemli kutsal emanet manastırda Lama Etigelov’un cesedidir.

1927 senesinde hayata veda etmiş Lamanın cesedi tuzla doldurulmuş ahşap tabutun içine yerleştirilerek toprağa gömülmüştür.

2002 yılında Eylül ayında tabutu yerden çıkarıldığında herkes  şaşırdı. Ne Lamanın cesedi, ne üzerindeki giysiler, ne de tabutun kendisi değişime uğramamıştı. Araştırmalar sonucunda Lamanın beden dokusunun canlı olduğu ispatlandı. O zamandan Lamanın ölümsüz bedeni Datsan'da  tutuluyor. Özel hava soğukluğu ve koşulların olmadığı halde beden hala ‘’canlıdır’’. Hiçbir desteği olmadan Lotos pozisyonunda oturmuş Lamanın teni esnek kalmakta ve hatta terlemektedir. Orada bulunmuş insanlar bedenden bir sıcaklığın yayıldığını, aynı zamanda güçlü bir enerjinin alanı doldurduğunu ve ziyaretçileri etkilediğini söylüyorlar. Burada temiz kalple söylenen dilek muhakkak gerçekleşiyormuş.

Bilim adamları bu fenomeni açıklamakta zorlanıyorlar. Rahipler ise bunun Etigelov’un ruhsal çalışmalarla ve meditasyonlarla bedenin canlı kalmasını sağladığını ve Buda öğretisinin gücünün göstergesi olduğunu söylüyorlar.

İvolginsky Datsa’nın ziyaret kuralları

İvolginsky Datsa’nın ziyaret kuralları vardır. Budist olmadığınız takdirde bile onlara uymak lazım ki kutsal mekanın enerjisini alabilesiniz.

Manastır alanına sol kapıdan girilir. Burada soldan sağa hareket edilir. Alanın bu şekil dolaşmasına goroo deniliyor. Goroo yaptığınızda dua etmek, düşünmek gerekiyor. Goroonun sayısı  3,7, 12 olur.

Alanda sigara içmek, alkol almak, küfür etmek yasaktır.

Datsada Lamalarla konuşabilirsiniz, onlara soru sorabilirsiniz. Lamalar Budizme has alçakgönüllünle ve sevecenlikle sizinle konuşurlar. Fakat sizin de belli sınırları korumanız lazım ve Lamanın size ayırdığı zaman için ona teşekkür edin.

 

25 Ekim 2014 Cumartesi

+ HER ŞEYDE BİR HAYIR VARDIR



                                                                                
                                 



            HER ŞEYDE BİR HAYIR  VARDIR




   Büyük Moğol İmparatoru Akbar sol elinin serçe parmağının kaptığı iltihaptan eziyet çekiyordu.
Sonunda acı dayanılmaz hale gelince doktorlar parmağın kesilmesinden başka çare olmadığını söylediler. Akbar bu karara çok üzüldü, bedeninin bir parçasını kaybetmek ona öyle zor geldi ki, en yakın dostu ve veziri Radja Birbala'nı çağırıp ona derdini danıştı ki belki başka bir yöntem bulunur. Ama Birbala böyle söyledi: ''Doktorlar kesmek lazım demişlerse, kesmek lazımdır.'' Akbar vezirine :'' Ben inançlı adamım, hayatım boyunca tüm merasimleri ve kurbanları yaptım, dualar ettim, neden Tanrı şimdi benim bir parçamı benden alıyor? Benim hatam nerde?''-dedi. Buna karşılık Birbala  söyledi: ''İmparator hazretleri, Tanrının yaptığı her şeyde bir hayır vardır.''
Bu sözler Akbar'a çok dokundu, dişini sıkıp ameliyata onay verse de, içinde bunu Birbala'nın yanına koymayacağını, ona bunun hesabını soracağını düşündü. Bunun için iyi  fırsat bir kaç hafta sonra adamlarıyla avdan geri dönerken doğdu. Onlar dibi kurumuş bir su kuyusunun yanından geçiyorlardı. Akbar birden askerlerine Birbala'yı bu kuyuya atmalarını emretti. Sonra kendisi kuyuya yaklaşıp derinlikten hayretler içinde ona bakan Birbala'yı gördü. Birbala İmparatora sordu:'' Bunu bana neden yaptın?''

Akbar cevap olarak ona Birbala'nın sözlerini tekrarladı: 'Tanrının sana yaptığı her şeyde bir hayır vardır.'' Sonra Birbala'yı bir süre eziyet çeksin diye kuyuda bırakıp ormanın içine doğru tek başına koştu. ''Şimdi düşün bakalım, senin için bu durumda ne hayır saklamış Tanrı.'' Birbala da kuyunun dibinde kendi kaderine lanet okuyarak ne olacağını bekliyordu.
Bu arada ormanda tek başına atla dolaşan Akbar'ı eşkıya çetesi yakaladı. Bu adamlar yalnız zengin insanlara saldırıp, onları soyduktan sonra kurban ediyorlardı. Eşkıyalar Akbar'ı kuşatıp onu soydular, üzerindeki giysileri ve tüm ziynetleri aldılar. Sonra ona ölümüne hazırlanmasını söylediler, onu Tanrıçaya kurban edeceklerdi. Akbar sonunun geldiğini anladığında Birbala'nın yanında olmadığına çok pişman oldu. Çünkü Birbala onu her türlü çıkılmaz durumlardan kurtarabilirdi. Bu arada eşkıya başı kurbanı incelemeye başladı ve onun parmak eksikliğini görünce bağırdı:'' Tanrım! Sen bütün değilmişsin! Ben böyle sakat birini güzel Tanrıçama armağan edemem!'' Başçı Akbar'ın giysilerini üzerine atıp defolmasını istedi. Kurban olmaya layık olmaması durumu İmparatorun gururunu zedelese de buradan hemen uzaklaşma fırsatını kullanıp atına atladı. Çöldeki kuyuya doğru koşarken Birbala'nın haklı olduğunu düşündü.'' Benim parmağım kesik olmasaydı şimdi çoktan ölmüştüm.'' Kuyuya yaklaştığında burada onu bekleyen adamlarına Birbalan'ı kuyudan çıkarmalarını emretti.  Birbala  Akbarın davranışında bu çabuk değişime şaşırmıştı. Akbar dostundan özür diledi ve ona açıklama yaptı. Sana öyle kızgındım ki, bu kuyuda seni çürütmeğe hazırdım. Ama büyük bir ders aldım!'' Ormanda başına gelenleri anlattı.
Sonra bir düşünüp Birbala'ya sordu: ''Peki senin kuyuda oturmanda ne hayır vardı?''
''Hünkarım, dedi Birbala,-''Her şey çok açık. Ben kuyuda olmasaydım bizim ikimizi de yakalayacaklardı. Benim bedenimde eksik olmadığına göre muhtemelen beni kurban edeceklerdi. Tanrının bize yaşattığı her şeyde bir hayır vardır.

23 Ekim 2014 Perşembe

+ DURUGÖRÜ ÖZELLİĞİMİZ


                                                           
 
                DURUGÖRÜ ÖZELLİĞİMİZ

 

Siz mağazada alışveriş yaptığınızda satın almak istediğinizin sizde nasıl oturacağını veya bu yiyecek ise ürünün nasıl tat vereceğini düşünüp hayal ettiğinizde durugörü özelliğinizi harekete geçiriyorsunuz. Bir problemi çözmek için kişilere danışmak gerekli olduğunu düşündüğünüzde tanıdıklarınızı gözden geçirdiğinizde siz yine üçüncü gözü çalıştırıyorsunuz. Siz günlük yaşantınızda farkında olmadan hep durugörüyle meşgulsünüz aslında. Sadece çoğumuz durugörünün gözle görmek olduğunu sanıyor ve üçüncü gözün bir kazanın ( şimşek  çaktı, ölümden döndü) sonucunda açıldığını düşünüyoruz. Durugörü görmek demektir, fakat fiziksel gözle değil. İçsel gözle görmek demektir.  Yani siz zihninizle görürsünüz. Günlük yaşantınızda  bazı insanlardan hoşlanmazsınız. Ortada bir yanlış yoktur, ama size bu kişi itici gelebiliyor, sevmezsiniz, ondan negatif enerji alırsınız. Böyle durumlarda sizin durugörü özelliğiniz harekete geçmiştir ve kendinize güvenmeniz lazımdır. Durugörü geliştikçe siz karşınızdaki insanın enerjisini anında hissedersiniz, onun aurasını görebilirsiniz, kalbini okursunuz.  Peki durugörü mekanizmasının çalışması neyle bağlıdır? Genelde hayal etmekle. Hayallerin boş şey olduğunu düşünen insanlar, genellikle erkeler,  durugörüden de yoksun olurlar. Bazı kişiler en ufak bir şeyi bile, mesela elmayı, hayal edemezler, tıkanırlar.  Çünkü hayal etmenin utanç verici ve değersiz bir şey olduğunun kanısındadırlar.  
Şimdi bir arkadaşınızın yanınızda olduğunu hayal edin. O canlı karşınızda oturup sizinle konuşmaya hazırdır, sorularınıza cevap vermeye hazırdır. Yaptığınız şey durugörü demektir. Bu yeteneğe sahip kişileri biz mistik özelliklerle donatıp abartıyoruz, onları başka dünyadan olduklarını sanıyoruz.  Gerçekte bu kişilerde  insanın doğasında bulunan özellik daha güçlü şekilde belirlenmiş ve ön plana çıkmıştır. Onun yapısı, genetiği buna daha çok müsaittir.

Bu özellikleri siz de geliştire bilirsiniz, sadece bunun için daha fazla çalışmanız gerekecektir. Bu işin de teknikleri vardır ve literatürde bize sunulmaktadır. Bunlardan birisi- bir noktaya bir süre odaklanmaktır. Gözünüzü kırpmadan bir noktaya baktığınızda renkler ve şekiller görebilirsiniz. Ama bu görüntüler önemli değiller.
Burada amaç  içsel monoloğu durdurup zihni susturmaktır. Zihni susturmakla biz hafif transa giriyoruz.

Hepimizin beyninde içsel ekran bulunuyor. İmajine ettiğiniz şeyler o ekranda görünüyor. Transa girip gözlerimizi kapattığımızda o ekran harekete geçer ve bize görüntü verir. İçsel ekranı çalıştırmak için, onun farkına varmanız için size birkaç egzersiz sunuyorum.

1.Bir eşyaya odaklanma. Basit bir eşyaya odaklanın, onun ayrıntılarını değil, bütününü algılamaya çalışın. Sonra gözlerinizi kapatıp aklınızda beyaz bir boşluğun içinde o eşyayı canlandırın. Burada maksat o beyaz boşluğu görebilmektir, onu gördüğünüzde bu egzersizi bırakabilirsiniz.

2.Kağıtlar.  Egzersizin amacı içsel ekranınızı harekete geçirmektir. Karton kartlara renkli kağıt parçalarını yapıştırın. Sonra kartonu elinize alıp rengi bulmaya ,hissetmeye çalışın. Aynı şeyi iskambil kağıtlarıyla yapabilirsiniz. Çalıştıkça daha çok doğruyu bulacağınıza şaşıracaksınız.

3.Düşünceyle başka yerlere gitmek. Bulunmadığınız bir yere gitmeyi deneyin. Bunu düşünce gücüyle, hayalinizde yapacaksınız. Mesela, arkadaşınızın evine. Kendinizi orada hissedin, neler görüyorsunuz, arkadaşınız ne yapıyor, ne düşünüyor. 

4. Başka birisini tarama. Sizin içsel aleminiz sizin evinizdir. Burada duygularınız, en gizli istekleriniz ve düşünceleriniz saklıdır. Herkesin böyle bir evi vardır. Siz başkasının evine izinsiz girip baktığınızda bilin ki, aynı şekilde sizin de evinize girilebilir. İzin almak her zaman sizin için daha iyidir. Kendi dünyanızı temiz tutmaya çalışın, evinizin köşelerini, bodrumunu temizleyin. Başka bir kişiye odaklandığınız zaman sizin aranızda bir kanal oluştuğunu düşünün. Bu kanalın yardımıyla taradığınız kişi hakkında istediğiniz bilgiye ulaşırsınız. Durugörü yeteneğiniz iyi bir seviyede ise onun yaşadığı evin duvar kağıdının rengini bile görebilirsiniz.  Kişinin aurasını, kurduğu bağları, blokajları görebilirsiniz. Tarama esnasında bu bağlara ve blokajlara asla dokunmamalısınız. Blokaj  çözümleme işi o kadar da kolay değildir, uzun ve dikkatli çalışma ister. Biz blokajları tehlikeden korunma amacıyla yaratıyoruz. Her blokajın gerisinde enerji birikimi vardır. Blokaj kalktığında bu enerji akımına hazır olmalıyız, yoksa  güçlü akımın bizi nereye götüreceği belli olmaz.  Bu egzersizi yakın çevrenizden izin alarak yapabilirsiniz.

 

 

 

 

21 Ekim 2014 Salı

+ ÜÇÜNCÜ GÖZ


                                                                                      
 
              Üçüncü göz

Üçüncü göz alnın merkezinde iki kaşın arasında Adjna çakrada ( insanın 6-enerji merkezinde) yerleşiyor. Üçüncü gözün açık olması kişinin durugörü yeteneğine, bazı olağanüstü özelliklere sahip olması demektir.

 Üçüncü gözü açmak ve durugörü yeteneklerini elde etme konuları her zaman insanların ilgisini çekmiştir. Durugörü mekanizmasına bir göz atalım ve onun nasıl çalıştığına bakalım.

Durugörü yeteneğine sahip  kişi şimdiyi, geçmişi, geleceği-istenilen ne varsa, görür. Böyle birisi olaylar, durumlar, insanlar, prosesler ve objeler hakkında gereken bilgiyi fiziksel yolla almak mümkün olmadığında başka yollarla alabiliyor. Burada söylemek gerekiyor ki, durugörü yeteneği kişiye göre değişiyor, farklı yollarla çalışıyor. Durugörü bir tek görme algısıyla bağlı değildir, burada ,duyma ve bilme gibi algılayış şekilleri de yer alıyorlar. Bazıları görmezler, tabi burada içsel görmeden bahsediyorum, sadece duyarlar, bazıları bilirler. Bana ‘bilmek ‘ daha yakın olduğundan onun nasıl çalıştığını anlatım. Bilmediğim ve bilemeyeceğim bir olay veya durum hakkında birdenbire içimde kesin bilgi oluşuyor. ‘Bu böyledir’, ben biliyorum. Biliyorum. Eminim. Bu eminlik duygusu neye dayalıdır, neden oluştu, nereden geldi –bilemem, açıklama yok.  Ama hiç yanılmadım. Biliyorum duygusu içime sezdiği halde hatam sıfır oldu. Bildiğim her zaman doğru çıktı. Fakat kendi düşüncemle, mantığımla ileri sürdüğüm varsayımlarda yanıldığım çok oldu. Hatırlasanız siz de hayatınızda bazı şeyleri bilmişsiniz, görmüşsünüz. Sezmişsiniz. Yanılmadığınız kesin bilgiler edinmişsiniz. Bu doğal bir durum aslında. Çünkü durugörü yeteneği hepimizde az veya çok vardır. Bu bizim doğamıza has özelliktir. Sadece çoğumuz bunun farkında değiliz veya farkında olmak istemiyoruz. Bazıları üçüncü göz olayını içten ret ederler, saçmalık derler ve bu  özelliklerini tamamen kapatırlar. Çoğumuz ise farkında olmadan durugörü özelliğimizi günlük hayatımızda kullanıyoruz. Kadınlar özellikle bunu sık yaparlar. Mesela bir kadın iş yerinde evde bıraktığı çocuklarını düşünerek onların yüzlerini göz önüne getirip, evin içinde dolaşıp her şeyin yolunda olduğunu hayal ettiğinde o durugörü özelliğini kullanıyor demektir.

Size burada zamanında bana ilginç gözüken bir olayı anlatayım. Ben bir kadının hayat hikayesini örnek alarak  roman yazmaya kalkıştım. Sovyet döneminde Azerbaycan’da yaşamış , Stalin rejiminin kurbanı olmuş, sürgün edilmiş, eşini kaybetmiş, çocukları elinden alınmış  kadının hayat öyküsü  beni çok etkilemişti. Ben hikayede hayli ilerledikten sonra gerçekte neler olduğunu merak ettim. Çünkü böyle bir kadın yakın geçmişte yaşamıştı, ben gerçekleri kaleme alıp süslemek istiyordum, ama yaşananları da bilmek zorundaydım. Bu maksatla bir araştırmacı gazetecinin bu kadınla zamanında yaptığı röportajı okudum, onun hakkında topladığı bilgilerle tanık oldum. Ne kadar şaşırdığımı size anlatamam! Ben bu kadının yaşadıklarını , rüyasını, onu sorguya çekmiş komiserin boyunu, görünüşünü, kel olduğunu, onların konuştuklarını, ilk evladının ismini- ama her şeyi bilmişim! Ben kadının yaşadıklarından o kadar etkilenmiştim ki, ona odaklanıp yazdığımda gözümün önüne gelen resimler gerçekten yaşananlarmış. Hayal ürünü sandığım şeyler gerçeğin yansımasıymış! Hayalimde dolaşıp o kadının yaşadıklarını kaleme alıp canlandırmak istediğimde ben durugörüyle meşgul olmuşum, ama farkında olmadan tabi! Canlılık adına uydurduğum detayların ve ayrıntıların hepsi gerçekmiş! Demek ki, Zaman ve Mekan olmaksızın bir yerlerde bilgiler saklıdır ve biz oralara niyetimizle ulaşabiliyoruz. 
Demek ki, durugörü yeteneğini geliştirmek, üçüncü gözü açmak sadece bizde olanı yüze çıkarmak anlamına geliyor.  Bunun da farklı teknikleri vardır. Bu teknikleri öğrendiğimizde bilmeliyiz ki, biz bizde olanı öğreniyoruz. (devamı var...)

 

 


                                                                                            ŞİVA PURANA



Dharma ne demektir? Dharma  ödev demektir. İnsanın hayatta ödevi nedir?  Yaratılışının amacını yerine getirmektir.

Her insanın hayatında kendine özgü dharması vardır. Bir annenin dharması çocuğuna bakmaktır, onunla ve ailesiyle ilgilenmektir. Bir  babanın da dharması ailesiyle ilgilenmektir, biraz farklı tabi-o çalışıp ailesinin geçimini sağlamalıdır.

Ama en önemlisi insanın kendi dharmasını kabul etmesidir-yaptığın iş senin dharmandır. Sizi Allah nereye yerleştirse bunda bir amaç vardır. Bunu kabul etmeği öğrenmeliyiz. Ve siz her şeyi kabul etmeyi öğrendiğinizde, yaptığınız işi sevmeyi öğrendiğinizde Allah'ın adaletini göreceksiniz. Bu kabul ediniş ve teslimiyettir. Ve siz küçük dharmayı kabul ettiğinizde size hayatınızın gerçek amacı-büyük dharma açılacaktır.

Neden Allah küçük işlerin üstesinden gelmeyene büyük işleri  havale etsin ki? Bundan dolayı hayatın küçük ayrıntılarını kabul etmeniz gerekiyor ki, Allah yaşamınızın gerçek dharmasını size açsın ve sizi doğru yola çıkarsın. Hayatta da böyle oluyor. Biliyorsunuz, insanlar ruhsal yolculuğa girdiklerinde çalıştıkları işi değiştirme gerekliğini duyarlar. Bundan önce ofiste, şirkette çalıştıkları halde artık medyum, şifacı olmayı düşünürler. Anlıyor musunuz? Büyük  aşama  elde etmek isterler. Fakat böyle olmuyor.
Biz kendi aklımızla, şuurumuzla gerçek dharmamızı bilemeyiz. Allah sizi yöneltecektir. O sizi hazırlayacaktır. O sizi bir yerden o birisine atlamaya mecbur kılmaz. O size şifacı olma duygusunu yerleştirse elbette siz şifacı olursunuz. Ama bunun için sizin çalışmanız gerekecek, adım adım ilerlemeniz gerekecektir. Öğrenmek için ise siz bulunduğunuz yeri kabul etmelisiniz. Bunun için büyük sıçramalardan kaçının. Kişi bir anda büyük  basamağı  atladığında bundan iyi bir sonuç alamıyor. Siz buna dikkat ettiniz mi? Kişi büyük sıçrama yaptığında orada hayat yoktur, orada boş delik oluşmuştur. Her şeyi öğrenmek lazım ; adım adım. Bu adımlarla ilerlemenin adı dharmadır

7 Ekim 2014 Salı

+ ZERDÜŞT ENERJİ SİSTEMİNİN DİĞER KANALLARI


Zerdüşt enerji  sisteminin diğer kanalları.

  Zerdüşt enerjilerine inisiye olmadan onları kullanmak sakıncalıdır. Bundan dolayı enerjilerin sembollerini burada vermiyorum. Zerdüşt kanalları yaşantımızda  farklı sorunları çözmeye yardımcı oluyorlar ve sebep-sonuç ilişkileriyle çalışırlar. Daha önce söylediğim gibi enerjiler ateş ve tütsüyle çalışıyorlar, alıştırma döneminde evde hep ateşin bulunması gerekiyor.  İnisiye olduktan sonra her kanalı ayrıca çalışmak lazım, bu alıştırma dönemidir ve alıştırma sürecinde kanaldan bir şey istenilmez.  Alıştırma döneminde kanallarla sadece ilişki-bağ kuruluyor.  Zerdüşt enerjileriyle çalışma tekniğinin temelinde sadece sevgi vardır-ne kadar sevgi verirsiniz o kadarını alırsınız. Dileğiniz içten ve samimi dile getirilmeli ve tabi ki genel yaşam planınıza uyup gerçekçi olmalıdır. Mesela, siz bir şirkette satış elemanı olarak çalıştığınızda Amerika  Cumhurbaşkanı olma dileğinde bulunamazsınız. Ama  kariyerinizde bir kaç basamak yükselmeyi niyet edebilirsiniz.  Dileğin gerçekleşme süreci iki saatten  iki aya kadardır deniliyor, ama pratikte daha fazla zaman alabiliyor.

                                                                           MİRİH
 
Zerdüşt enerji sisteminin sıradaki kanalı Mirih’dir. Mirih kanalı karşıt güçlerin birleşmesini temsil eder. Mirih gücün, azmin enerjisidir . Bu güç bir şeyleri yok etmeye, dağıtmaya ve aynı zamanda kurmaya , toplamaya yarar. Mirih  engelleri dağıtıp yok eder ve yeniliğe yol açar. Mirih birleştirir ve ayırır, dağıtır ve toplar, gereksiz bağları koparıp atar. Varlıktan, negatif enerjilerden arındırmakta çok etkilidir. Mirih'in yardımıyla siz kendi kalıplarınızı kırabilirsiniz, sizi engelleyen şeylerden kurtulursunuz. Mirih küçük bebeklerin uykusunu korur.

 
 
 
 
ANAHİTA, NAHİT

Anahita kocaman beyaz kuştur ve yuva sorunlarıyla ilgileniyor. Yuvayı kurma, koruma, sağlıklı yavruları dünyaya getirme onun işidir. Anahita kanalı doğurganlıkla, bolluk bereketle alakalıdır : Ailede huzuru, mutluluğu, bolluğu, bereketi sağlar. Anahita enerjisi kadın doğum problemlerinde etkilidir. Kadınlara gebe kalmakta, sağlıklı bebek doğurmakta, doğum yapmakta yardım eder. Şifacı kısırlık problemi olan kadınla çalıştığında Anahita ona konuyla ilgili vizyon gösteriyor. Kadının kısmetinde bebek varsa şifacı onu kucağında bir bebekle görür, yok ise- eli boş görüyor. Anahita sevgi enerjisidir. Ailede gerginliği dengeler, sorunları ortadan kaldırır ve huzuru, mutluluğu getirir. Tüm hastalıklarda yardımcı oluyor.

YEDİNE

Zerdüşt kanalı Yedine kalkana benzetiliyor ve gerçekten koruyucu kanaldır. Yedine hayatın her alanında her yerde insanı korur. Yedine fobilere iyi geliyor. Yolda, seyahatte bizi her türlü tehlikelerden korur. Yedine enerji blokajlarını çözümler, kişiliği güçlendirir, endişe ve korkulardan kurtulup özgüveni kazanmaya yardımcı oluyor. Yedine en ağır hastalıklarda bile yardımcı olabiliyor, hücre belleğini ve bilgisini aktif hale getiriyor.

MAH
Mah kanalı dişi enerjiyi temsil ediyor. Psikolojik bozukluklarda, şizofrenide kullanılıyor.

DEYEN

Deyen ateş enerjisidir. Deyen güçlü kanaldır ve geniş etki alanına sahiptir. O tüm engelleri yok eder, yakıp geçer. Kanalın enerjisi içsel dengeyi kurmaya yardım eder,  nötr olmayı sağlar. Deyen agresifliği, nefreti, kini, negatifi yakar. Bilinçaltı negatif blokajlar, kompleksler ve korkular bu enerjinin etkisinde eriyip gider. Deyen'in yardımıyla depresyondan çıkabiliriz. Deyen'in sıcak yakıcı enerjisi  büyüden ve nazardan arınmaya yardımcı  oluyor.
Deyen mekanı arındırmakta çok etkilidir.
Kanal irade merkeziyle çalışıyor. İrade harekete geçtiğinde  insanın özgüveni  yükseliyor, kuşkular ve korkular yok oluyor. Kişi kendi yolunu görüyor ve bu yolda ilerlemek için Deyen’le gerekli enerjiye sahip oluyor.

EŞMA kanalı ikili ilişkilerde, cinsellikle ilgili problemlerde kullanılıyor.

1 Ekim 2014 Çarşamba

+ Zerdüşt enerjisi HUBBİ








               Zerdüşt enerjisi Hubbi

Zerdüşt  Egrogorunun enerjileriyle sizi tanıştırmaya devam ediyorum.  Bugünkü konumuz Hubbi'dir. 
 

Hayatımız seçimlerden, aldığımız kararlardan ve değişimlerden ibarettir.  Bazen yaptığımız planı, tuttuğumuz yönü değiştirmek gerekiyor. Bazen ilerlemek için herşeyi geride bırakıp özgürleşmek gerekir. Fakat bu o kadar da kolay değil, çünkü eski alışık ortamımız ( düşüncemiz, bakış açımız, değerimiz) bizim için daha konforludur. Yeni ve bilinmeyen şeyler bizi her zaman korkutuyorlar. Belirsizlik korkusu bize yeniliye doğru adım atmaktan alıkoyuyor, biz aynı yerde  dönüp duruyoruz ve problemler yaşıyoruz.  Oysa hayat hareket demektir , durağanlık değil. Bu konuda Hubbi kanalı bize  yardımcı oluyor. Hubbi enerjisi  canlılığı, hareketi, yeniliği  destekliyor.Hubbi’nin yardımıyla kişi yeni projelere sağlam adımlarla başlaya biliyor. Kanal Hubbi gelişimin yolunda engel oluşturan eski ve fazlalık olan herşeyden kurtulmayı öğretiyor. Hubbi içimizdeki akıcılığı, hafifliği ve esnekliği yüze çıkarıyor. Hubbi enerjisi  şifalı su gibi yaşantımızdan akıyor ve sezgilerimizi, anlayışımızı genişletiyor.

Hubbi kanalı ve ilişkiler

İlişkilerde, özellikle yakın ilişkilerde bazen kilitlenme noktasına geliriz. Can sıkıcı monotonluk ilişkiyi yıpratıyor, şüphelere, çelişkilere yol açıyor. Hataların, kırılmaların , suçlamaların kısır döngüsünden çıkmayı herkez başaramıyor. Nasıl yıpranmış ilişkiyi dönüştüre ve değiştire biliriz? Eski hatalardan, alışkanlıklardan nasıl kurtuluruz? Bu soruların cevabı Hubbi kanalıyla çalıştığınızda gelir. Hubbi hayatınızda sıcak ve  ışıklı anlar yaratır. Kısa zamanda  Hubbi uzun zaman sizi yıpratan sorunları çözer  ve ilişkiniz yeni aşama kazanır, yeni şekile girer, canlanır ve hayat bulur.

Hubbi kanalı ve iş hayatı

Sürekli değişim içinde olan Dünyada yaşadığımıza göre iş hayatında da değişimlere açık olmak gerekiyor. Geçmiş planlar ve stratejiler bir yerden sonra etkili olamaya bilirler. Yeni metotlara ve idealara açık olmakla başarılı adımlar atabiliriz. İş hayatında esneklik ve çeviklik önemli hususlardır. Hubbi kanalıyla çalıştığınızda esnekliği ve akıcılığı kazanırsınız, doğru zamanda  doğru kararlar verirsiniz.

Hubbi ve kişisel gelişim

Gelişim her zaman devrelerle gerçekleşir. Çok yükseklere ulaştığınızdan sonra düişüşler yaşarız ve sonra yeniden yükseliriz. Bu devrelerde yaşamanız gereken şeyler  vardır.  Bazen geçit dönemlerinde acı çekeriz, yolumuzu kaybederiz, yaptığımız her şeyin nafile olduğu fikrine kapılırz. Bu dönemler bazı kişilerde uzun sürebilir, kişi olduğu yerde tıkanıp kalır. Birey sistemin dişlisi olarak kalır, kendi idealarından, arzularından vazgeçer.

Zerdüşt kanalı Hubbi’yle insan ilerlemek için ek enerji kaynağına bağlanıyor, ağır dönemleri, geçitleri  atlatmaya enerji kazanıyor. Hubbi’nin en büyük özelliği akıcılıktır, o su gibi akıp gider , engellerden ve taşlardan süzülüp yolunu bulur. Kişisel gelişim yolunda Hubbi enerjisi bize engelleri aşıp yolumuzu devam etmeykte yardım eder, yolumuzu aydınlatır  .