31 Ekim 2013 Perşembe

+KODLAMANIN UYGULAMA ALANLARI




            +   KODLAMANIN UYGULAMA ALANLARI



Kimse özel çalışmalar yapmadan başka birisini uzak mesafede etkileyemez. Ama teoride ve pratikte bu mümkündür.
Kodlamayı pratikte iyice benimsedikten sonra daha zor aşamalara geçe bilirsiniz. Mesela birisinin davranışlarını, düşüncelerini ve isteklerini programlaya bilirsiniz. Tabi burada etik prensipleri de göz ardı edemeyiz.
Kodlamayı kendi problemleriniz için ve kendi sağlığınız için kullanmanız daha hayırlıdır.
Doktorlar hastalıkların 30% psikosomatik nedenlere bağlı olduğunu söylüyorlar. Bunların çoğu cilt, kalp-damar, mide-bağırsak hastalıklarıdır.
Kendini kodlama yöntemiyle birçok hastalıktan kurtula bilirsiniz. Bunun için ayni pratiği kullanacaksınız. Bilincin değişik hali, kendini iyileşmeye programlama, sağlıklı vücudu ve ya organı imgeleme. Söylediğim gibi bunları uyuma esnasında yapmanız daha etkili olur. Dua, mantra zihni susturmaya yardımcı oluyor ve trans haline daha kolay giriliyor.
Kodlama yardımıyla istediğiniz psikolojik hali yakalarsınız: yaratıcılık, spor, çalışma modunu. Unutmayın, her davranışın psikolojik-fizyolojik  modu vardır: siz spor yaparken şiir yazamazsınız. Kodlama size gereken moda girmeye yardımcı olur.
Mesela, bir sporcuya hipnoz uygulandığında daha yüksek başarı sergiler. Hipnoz ona yeni güç ve ya yetenek katmaz, sadece onun içindeki psikolojik engelleri kaldırır ve sporcu yapabildiğinin en iyisini yapar.
Dünya Birdir, değil mi? Biz problemlerimizi psikolojik ve ya fizyolojik, maddesel, ruhsal diye adlandırıyoruz. Ayrıştırmak ve bölmek insan bilincinin özelliğidir. Gerçekte bunların hepsi birdir ve tek bir problem vardır.
Hayatınızda bir problem oluştuğu zaman siz ona karşı koyarsınız, onu görmezden gelirsiniz ve ya kontrol etmeye çalışırsınız. Böyle karşı koyma işi daha da zorlaştırıyor. Peki, ne yapmalı?
İlk başta problemle yüzleşmek lazımdır. Ona bakmak, ona zaman ayırmak, onun çağrıştığı duyguları ve düşünceleri görmek gerekir. Dışarıda ve kendi bedeninizde problemi hissetmelisiniz. Probleme yüzünüzü çevirdiğiniz zaman, o gücünü kaybetmeye başlar ve sebebini size açıklamaya başlar.
Problemin iki tür düşünmek vardır. Birisi onu çözmeye çalışmak, yollar aramak. İkincisi onun nedenini, geldiği yeri bulmaktır. Birincisinde siz yüzeysel çözüm peşindesiniz. İkinci de ise kendi benliğinizle yüzleşmeyi öğreniyorsunuz, sorunun özünü arıyorsunuz. İkinci yol gelişim yoludur, analiz etme, yüzeyselin altında yatanı sezme ve bulma yoludur.
Yaşadığınız problemin nedenini nasıl ararsınız?
Sakinleşin, gevşeyin ve problemi içsel gözünüzün önüne getirin. Sadece ona bakın, düşünce, ,yorum, çözüm üretmeyin. Bir süre sonra çözüm kendiliğinden gelir, siz her şeyi anlarsınız.
 Kodlama pratiğinin bir sonraki aşaması – olayları oluşturmaktır. Tabi hemen istediğiniz olayı programlama kolay değildir, ama bu yönde çalışmalarla ilerleme fırsatınız vardır.
Mesela, sınavda şansınız getire bilir, gereken kişiye rastlarsınız, iyi iş teklifi alırsınız. Öğrendiğiniz psikolojik teknik size gereken zamanda gereken kişilerle karşılaşmayı, gereken teklifi almayı sağlar. Ama çalışmak ve öğrenmek şarttır. Yarı yamalak yaparak,”olmuyor” demeyin. Çalışmadan sihirli değnek bile sihirli olmuyor.
Kodlama tekniğini kullanarak bunları yapmaya çalışın:
  1. Kendinizi geliştirin, yeni özellikler ve davranış biçimleri edinin.
  2. Tanıdığınız kişilerin davranış şekillerine uzaktan etki yapın.
    3.   Sizin için olumlu olayların gelişmesini sağlayın

30 Ekim 2013 Çarşamba

+KENDİNİ KODLAMA PRATİĞİ

             +  KENDİNİ KODLAMA PRATİĞİ



 Bu bölümde hayalimizi nasıl bilinçaltında kayıt ettiğimizden, yani kendini kodlama metodundan ayrıntılı konuşacağız. Bildiğimiz gibi hayal kodlamanın aşamaları bunlardan ibarettir:
      1. Hayali oluşturmak (yazmak)
      2. Gevşemek  ( müsait zaman-uyku esnasında)
      3. Hayali net ve canlı imgelemek
      4.  Uzun zaman hayalinize odaklanmak
5.  Hayalin gerçekleşmesini hissetmek, onun olacağına sevinmek
6.  Hayal imgesini kendinize karşın küçültmek
  1. Hayali tamamlamak- onun somut ve gerçek olduğunu hissetmek
  2. Hayali bırakmak


Kendini kodlama pratiği hayatınıza renk kata bilir. Siz bu metodu iyice benimsediğinizde hayatınızın tüm alanlarında kullana bilirsiniz. Siz kendi hayatınızın sorumluluğunu tamam elinize alırsınız: istediğiniz olayları, şeyleri, durumları gerçeğe dönüştürürsünüz.
Düşünseniz, bu değeri biçilmez bir yetenektir.
Kendinizi kodlayarak size cazip gelen özellikleri elde edersiniz. İçinizdeki gizli hazineleri keşfedip yüze çıkarırsınız. Mesela, siz özgüveninizi, girişkenliğinizi geliştirmek istiyorsunuz. Bunun için kendinizi istediğiniz şekilde ve özelliklerle imgeliyorsunuz ve imgenin üzerinde yukarıda belirttiğimiz plan ile çalışmaya başlıyorsunuz. Kısa süre sonra bu imajinasyon kişiliğinizin bir parçasına dönüşecektir.
Uzun zaman aklınızda olmak istediğinizin imgesini tutsanız, ona benzemeye başlayacaksınız. Siz kendinizi güzel, çekici hissettiğinizde ve buna inandığınızda etrafınızda her kez size komplimanlar yağdırmaya başlar.
Böyle bir eksersiz yapmayı öneriyorum.
Rahat oturun ve gevşeyin. Kendinize böyle telkin verin: “Ben şimdi kendi içime, bilinçaltıma dalacağım ve daha iyi, başarılı olmak için bazı şeyleri düzelteceğim.”
Gözlerinizi kapatmayın, dikkatinizi yayın, hiçbir şeye odaklanmayın. Şimdi daha da derine, içinizdeki derinliğe dalın. Etrafınızda gördüklerinizin dışında belli belirsiz sesler, sözler, resimler çıkacak. Zihninizi durdurun ve daha da derine dalın. Şimdi etrafınızdaki dünyanın sizin için önemi yoktur.
Şimdi iradenizi toplayıp son kez kişiliğinizin merkezine odaklanın. Bir vizyon oluşacaktır.
Bu ne olursa olsun. Onu iyice inceleyin. Eğri, hoş gözükmeyen şeyleri düzeltin. Onu istediğiniz hale getirin. Hoşlandığınız hale.
Bu eksersiz çok işinize yarayacaktır. Yapmayı ihmal etmeyin.
Hayalinizle çalışmanın tüm aşamalarını iyice benimseyin.
Şimdi başkalarının üzerinde etki yaratmayı öğreneceğiz. Düşünce gücüyle başkasının davranışını değiştirmek için en azından onu bir –iki kez görmek ve ya tanımak lazım.
Gevşeyin, zihninizi yavaşlatın ve konsantre olun. Etki yaratmak istediğiniz kişiye odaklanın. Nasıl birisidir? Size nasıl gözüküyor? Ne yapıyor ? Onu canlı ve net görmeye çalışın. Onu yanınızdaymış gibi canlı görün.
Şimdi ondan istediğiniz şeyi düşünün. Mesela onun size telefon etmesini istiyorsunuz. Ve ya sizinle dışarı çıkmasını.
Şimdi istediğiniz şeyi olmuş gibi hissedin ve görün. Sahneyi canlandırın. Bütün bu işlem sizin 15-20 dakikanızı alacaktır. Tanıdığınızın size telefon açmasını çok, ama çok istediğini görün, hissedin. Bu düşünceye yoğunlaştığınızda bir an gerçekten sizi arayacağına inanırsınız. Evet, dersiniz, tamam, arayacaktır. Biliyorum, olacaktır.
Bunu hissettiğiniz ve dediğiniz an hayalinizi bırakın. İstemeği ve düşünmeyi kesin. Sizin yarattığınız program bilinçaltına yerleşti. Artık onu unutmak gerekiyor.
Bu uzaktan programlama metodunu mutlaka deneyin. Sonuçlar sizi şaşıracaktır. Tabi her şeyi doğru yaptığınız süreçte.



29 Ekim 2013 Salı





                             +   HAYALİ HAYAL ETMEK


              Dikkat etseniz, etrafınızda bir çoğunun sıradan ve olumlu istekleri, hayalleri gerçekleşmiyor.
              Sizce bunun nedeni nedir? Mesele o ki, hayalin iki türü vardır: tamamlanmış hayal ve hayalin hayali.
              Bunların arasındaki farkı görmeye çalışalım.
                Tamamlanmış hayal realiteye dayalı, olası ve kişiyi sürükleyen, harekete geçiren hayaldir.
              Başka değişle: kişi ne istediğini bilir ve  başaracağını bilir. Bu aktif hayaldir.
              Hayali hayal etmek ise gerçek isteğin içeriğini barındırmaz, sadece hayal etme sürecini gösterir.
              Hayali hayal eden diyor ki, benim bunu istemek hoşuma gidiyor, ama uğraşmaya da niyetim yoktur.
              Bu çok önemlidir. Kişi istediği şeyi ve ya olayı, durumu düşünmekten mutlu oluyor, ama bu isteğin
              doğrultusunda hareket etmeyi aklına bile getirmiyor, ve ya kendi oluşturduğu engellerden harekete
              geçemiyor. Ve ya bu onun gerçekten istediği şey değildir, yanlış hayaldir, bilinçaltında reddettiği
              şeydir.
                   Kişi hayalini kabul etmeye hazır olduğunda, ona açık olduğunda, onu beklediğinde-hayal
                  tamamlanmış oluyor. En önemlisi onun hazır olmasıdır. Bu o demek değildir ki, kişi hemen
               hayalini gerçekleştirmek için koşuşturmaya başlıyor, her yolu deniyor.Hayır, kişi sadece şüphesiz
               ve kuşkusuz hayalinin gerçek olacağını biliyor.
               Nasıl hareket edeceğini, ne yapacağını ona sezgileri işaret eder.
               Peki, psikolojide "tamamlanmış hayal" ne anlama geliyor ? Psikolojinin bakış açısından
               "tamamlanmış hayal"  kendini kodlama işleviyle bilinçaltına bir kodu ve ya programı
                yerleştirmek  demektir. İnsanın bilinçaltı farklı davranışların ve olayların kodlamaları taşır.
                Şimdi ben size bu kodlamayı şuurlu şekilde yapmanızı öneriyorum.
                   Başlangıçta hayalinizi oluşturmanız gerekiyor, net ifadelerle ona form verip yazıyorsunuz.
                Sonra hayalinizi imgeleyip ona odaklanıyorsunuz. Bir süre hayalinize odaklandığınızda,onu
                düşündüğünüzde, onun size yaklaştığını hissedeceksiniz. Hayal imgesi sanki kendi başına var
                olmaya başlıyor ve size enerji veriyor. O,artık sizin parçanız haline geliyor.Dikkat edin-hiçbir şey
                yapmıyorsunuz, sadece hayal imgesine odaklanıyorsunuz(konsantrasyon). Doğru fikir,
                karar ve adım kendiliğinden oluşacaktır.
                Kendinizi bir şey yapmaya zorlamayın. Sadece hayalinizin frekansına girin, onunla uyum içinde    
               olun. Kendini hayale uyumlama işlevi kendini kodlama formudur. Burada sizin iradeniz sadece
               dikkatinizin imgede odaklanması için gerekir. Kendiniz hayalinizin karşısında sessiz ve görülmez
               olmalısınız. Böylece sizin hayaliniz tamamlanmış hale gelir.
               Siz sadece bilinçaltınızda kendi hayalinizi kayıt ediyorsunuz. Zaten bir şeyi düşünmek bilinçaltına
               bilgiyi yüklemek demektir.Sorunu bilinçaltına yükledikten sonra aklınıza çözümlerin geldiğini
               izlersiniz.Kendinizi hayalinize odaklayınca , onu sanki gelecekten alıp şimdiye getiriyorsunuz,
               onun yaklaştığını, elinizin altında olduğunu hissediyorsunuz. Hissettiğiniz şey size enerji, sevinç
               veriyorsa, hayaliniz mutlaka gerçek olacaktır.
               Hayatta istediğiniz şeyi önce düşüncelerinizde elde etmelisiniz.Bunu yaptığınızdan sonra, yani
               hayalinizi tamamladıktan sonra o gerçeğe dönüşür.
               Başka önemli detay daha var. Hayalinizin ulaşılır gözükmesi için onun imgesini küçültün. Kendinizi
               büyük, kocaman, hayalinizi ise küçücük  görün.
               Şimdi biz hayali oluşturduk, sonra onu imajine ettik ve ona içtenlikle odaklandık.Değişik bilinç
               halinde onu tamamladık, yani olmasına inandık, olduğunu gördük.
               Bundan sonra son ve önemli aşama daha var. Hayalimizi bırakmak lazım. Onun gerçekleşmesini
               beklemekten ve umut etmekten çıkmamız gerekiyor. En iyisi hayalinizi tamamen unutun.
               Böylelikle sizin hayalinizi gerçekleştirmede yapacağınız bunlardır: Bilinçaltını açmak(değişik bilinç
               hali) , hayalin gerçek olmasına inanmak ( hayalinizi imajine etmek), sonra da bilinçaltınızı
               kapatmak (hayalinizi bırakmak).
               Şüphelerin kafanızı karıştırmasın diye hayalinizi unutmak zorundasınız. İsteğiniz tam doruğa
               çıktığında, siz onu bırakıyorsunuz. Sanki siz hiçbir şey hayal etmediniz. Siz diyorsunuz ki, olmasa
               da olur, Allah bilir, ben bu hayalimi bırakıyorum.
               Siz böylelikle şüpheci zihninizi kandırıyorsunuz.
             

28 Ekim 2013 Pazartesi

+HAYAL OLUŞTURMAK




    +   HAYAL  OLUŞTURMAK



“Hayal bilgiden önemlidir”
Albert Einstein




Değerli okuyucularım, siz artık  gevşemeyi, imajinasyonu ve  konsantrasyonu öğrendiniz, en azından ben böyle düşünüyorum. Şimdi bu bilgileri kafanızda yenilemek lazım.  Bilincin değişik hali ne olduğunu hatırlıyor musunuz?
İnsan uyumadan önce kısa bir süre bu hale giriyor. Uyumak istediğinizde ama hala tam uyumadığınız da dikkatiniz tamamen kendi içinize yöneliyor ve siz gevşemiş oluyorsunuz. İşte bu hal bir arzuyu dilemek için en uygun zamandır.
Bu hal kendine telkin vermek için çok elverişlidir. Murat dilemenin ve telkinin doğası da aynıdır, diye biliriz.
Bilincin bu trans haline bir yatarken ve ya uyandığınızda girmiyoruz. Bu hale kendimiz kendimizi soka biliriz.
Bildiğimiz gibi bilinci değişik hale getiren üç etken vardır: gevşeme, imajine etme, konsantre olma. Bir şeye uzun süre içinde odaklanmak yetisini hep geliştirmek gerekiyor. Bu başarılı adamların genel özelliğidir. Sizce neden bazıları  hedefi yakalıyorlar, başkaları ise başarısız oluyor? Hedefe ulaşmış olan konsantre olmayı başarmış, o hedefe odaklanmış, onunla bir olmuştur.
Gevşeme sizin kurduğunuz hayalin bilinçaltında yerleşmesine ve orada çalışmasına yardımcı oluyor .Şimdi size yapmanızı önerdiğim çok önemli bir eksersiz vardır.
Kendinizi kumaştan yapılmış kukla –adam zan edin. Siz tamamen gevşemiş, dağılmış durumdasınız. Siz yatakta ve ya koltukta uzanmışsınız ve kafanızın içi boştur, ne bir istek var, ne düşünce. Bedeniniz sizin değildir. Birisi kolunuzu kaldırıp bıraksa, kolunuz cansız halde düşecektir. Bir elinizle o biri kolunuz yukarı kaldırıp bırakın. Kolunuzun nasıl düştüğünü görün. Aynı hareketi başka kolunuza ve bacaklarınıza yapın. Eğer siz gerçekten kumaş kukla olmayı başardıysanız, daha ileride kendi bedeninizin sizin olmadığını hissedeceksiniz.
Kukla olma deneyimini iyi yaptıysanız muhakkak  bu duygu kendiliğinden oluşacaktır- bu beden sizin değildir. Bu tam gevşeme ve rahatlama halidir, kafanızda düşünce yoktur. Bu eksersizi iyice benimsediğinizde her yerde: evde,işte, trafikte aniden “kukla” olma becerisi gelişecektir. Siz bu hali her yerde ve her zaman kullana bileceksiniz.
Şimdi imajinasyona gelelim. Hayal etmek insan psikolojisinin temel özelliğidir. Bu özelliğimizi basit ve bilinen bir misalde izleye bilirsiniz. Şimdi sarı, taze limonu hayal edin. Şimdi bir bıçakla onu kestiğinizi aklınıza getirin. Limonun suyu etrafa fışkırdı. Siz kestiğiniz dilimi ağzınıza koydunuz. Bunların hepsini düşündüğünüzde, yani hayal ettiğinizde ne oldu? Tabi ağzınız buruştu, ağzınızın suyu aktı. Sizin diliniz sanki ağzınızda limon varmış gibi tepki verdi. Bir tek dilin reseptörleri değil, tüm merkezi sinir sistemi buna tepki veriyor.
Bu ne anlama gelir, hiç düşündünüz mü?


Biz bu özelliğimizi kullanarak istediğimiz şeyi yarata biliriz!
Gorki “Okurov şehri” romanında kıskanç kocanın karısını bıçaklama sahnesini yazdığında kendisi düşüp bayılmıştır. G.Flober  “Madam Bovari” romanında hanım Bovari’nin kendini zehirleme sahnesini yazdığında ağzında zehrin tadını hissetmiş ve kusmuştur. Böyle misaller tarihte çoktur.
İnsan psikolojisinin bu yaratma özelliğini biz arzumuzun gerçekleştirmesinde kullanacağız. Biz kendimizi arzularımızın gerçekleşmesi için kodlaya biliriz.
Bir kere bu imajine etme özelliğimizi geliştirmek lazım. Bunun için bir çok meditasyon ve eksersiz mevcuttur. Bir önceki makalemizde bu eksersizlere değinmiştik.
Şimdi hayallerin gerçekleştirilmesi tekniğine geçelim.
İlk adım hayalinizi, isteğinizi oluşturmaktır. Yani net bir şekilde cümle kurmaktır. Burada kurduğunuz cümle hep pozitif olacak, yani “bunu istemiyorum” şeklinde değil, “bunu istiyorum” şeklinde olacaktır.
Kurduğunuz cümle dakik ve net olacaktır. Zaman ve mekan kavramlarıyla hayalinizi kısıtlamayın, bırakın hayaliniz gereken zamanda ve mekanda hayata geçsin.
Hayalinizi yazacaksınız. Yazılmamış hayal-hayal değildir.
Şimdi ise hayalinizi canlandırmaya başlayın. Burada yaptığınız imajinasyon ve konsantrasyon çalışmaları işinize yarayacaktır.

Arzuladığınız şeyi ve ya hayali olmuş, gerçekleşmiş gibi gözünüzün önüne getirin. Bu hayaliniz gerçek olsaydı nasıl tepki verirdiniz, ne hissederdiniz? Aynısını yaşamaya çalışın.Mesela, hayaliniz bir arabaysa, onun modelini ve rengini görün, geçip direksiyona oturun. Arzunuz müstakil ev ise, onun odalarını dolaşın, istediğiniz mobilyaları, duvarların rengini, perdeleri görün.Her zaman hayalinizin içinde olun, ona hareket getirin, bir tablo gibi izlemeyin, yoksa hayaliniz öyle tablodan öteye geçmez. Mesela, düşlediğiniz tabloyu bir yerde görürsünüz ve ya size benzeri bir tablo hediye ederler. 
Gördüğünüz manzara, yaşadığınız duygular-hepsi renkli ve  canlı olacaktır. Duygu-düşünceyi harekete geçirip hayalinizi kurmalısınız.
Başka bir önemli husus- hayaliniz tamamlanmış olacaktır. Hayaliniz olup-bitmiştir ve siz bundan eminsiniz.
Bunlar hepsi çok kulağa hoş gele bilir.Ama siz sora bilirsiniz: pratikte bunlar nasıl yapılır? Hayalimizin gerçek olmasından nasıl ve ne kadar emin ola biliriz? 






27 Ekim 2013 Pazar

+ BİLİNCİN DEĞİŞİK HALİ


        BİLİNCİN DEĞİŞİK HALİ



Şimdi değerli okuyucularım hayalleri gerçekleştirme yolunda pratik işlemlere geçe biliriz. Burada pratikte öğreneceğiniz ve yapacağınız deneyimler vardır.
İlk önce bilincin değişik haline, yani trans haline girmeyi öğreneceğiz. Bunu öğrenmenin bir çok yolu vardır ve bu konuyla ilgili geniş bilgi elde ede bileceğiniz literatür de mevcuttur. Ben burada yapabileceğiniz birkaç tekniki size sunuyorum.
1.Sakin, sessiz bir yerde uzanın. Önceden sizi rahatsız ede bilecek her şeyi engelleyin: telefonunuzu, televizyonu kapatın.
Gözlerinizi kapatıp nefesinizi yavaşlatın. Şimdi dikkatinizi kendi vücudunuza, nefesinize yöneltin. Kaslarınıza dikkat edin. Karın bölgenize odaklanıp, karnınızın kalkışını ve inişini hissedin.
Şimdi kaslarınızı sıkıp gerginleşmeye bakın. Bir süre sonra gerginliği bırakın ve nasıl gevşediğinizi hissedin. Bunu önce ayaklarınızda, kalçalarınızda, ellerinizde ve sonra yüzünüzde yapın. Yaptığını şey budur: kaslarını yapabildiğiniz kadar gerginleştirip bir süre sonra bırakmak ve kaslarınızın tam gevşediğini hissetmek. Sora tüm vücudunuzun gevşediğini hissedin ve bir süre nefesinizin akışına odaklanın.
Bu eksersizi birkaç gün yaptıktan sonra tam gevşemeyi öğreneceksiniz.
Bundan sonra hayal kurmayı, başka değişle imajinasyonun nasıl yapıldığını öğrenmek gerekiyor.
İMAJİNASYON  hayallerde dolaşmaya benzer, ama bizim için bu istediğimiz, önceden planladığımız hayaldir. İmajinasyonun gücüyle insan istediği, mutlu olacağı dünyayı yarata bilir. Bu sanki arzuladığınız olayın ve ya durumun provasıdır.
İmajinasyon eksersizleri birkaç aşamadan oluşuyorlar, siz bunları dikkatlice yapıp öğrenmelisiniz ki, istediğiniz şeyi renkli ve ayrıntılı şekilde canlandıra bilesiniz.

  1. Rahat bir pozisyonda uzanın ve ya oturun. Bundan önce öğrendiğiniz gevşeme halini alın. Birkaç saniye içinde etrafınızı tarayın, sonra gözlerinizi kapatıp gördüklerinizi aklınızda canlandırın: tablo, kitap,koltuk ,masa, vazo ve s. Sonra odadaki bir eşyaya dikkatle bakın ve gözünüzü tekrar kapatıp onu hayalinizde tüm detaylarıyla canlandırın. Bunu birkaç defa yapın, ta ki tam net bir canlandırmaya ulaştığınıza kadar.
  2. Şimdi gözlerinizi kapatıp odada olmayan bir şeyi canlandırmaya çalışın. Bu bir çiçek, mesela gül ola bilir. Onu elinize alın, dikenini hissedin, koklayın ve kokusunu duyun.
  3. Şimdi gözlerinizi kapatıp bulunduğunuz ortamın,odanın her hangi bir renge boyandığını görün. Odanız kırmızı, mavi, yeşil, sarı rengin içinde olduğunu düşünün ve görün.
  4. Gözleriniz kapalıdır. Şimdi yeşil çimenlerin üzerinde gökyüzünü hayal edin. Şimdi deniz kenarında, kumsalda uzandığınızı düşünün ve güneşin sizi yaktığını hissedin. Bu iki hayalde hissettiklerinin farkında olun.
  5. Şimdi yükseklikte uçaktan paraşütle atladığınızı düşünün. Siz özgürce havada süzülüyorsunuz. Kaslarınızı kontrol edemiyorsunuz, vücudunuz sizin değil gibi düşüyorsunuz.


Bu eksersizi birkaç gün ve ya günde birkaç defa yapmanız iyi olur. Bir şeyi canlandırma yetinizi geliştirdikçe hayallerinize yaklaşmış oluyorsunuz. Çünkü hayalinizi gerçekleştirme işleminde kullanacağınız esas malzeme imajinasyon olacaktır.
 Ama şimdi başka bir şeyi öğrenmeniz lazım. Konsantrasyonu.
Bunun için bu eksersizi yapa bilirsiniz.
 Gözlerinizi kapatıp gevşeyin ve bulunduğunuz odada daha önce seçtiğiniz eşyayı göz önüne getirin. Dikkatinizi tamamen ona yöneltemeye çalışın. Dünyada başka hiçbir şey yokmuş gibi ona bakın, ama gerilimsiz, sakince bakın. Sadece bakın, iç dikkatinizin alanını küçültün, dış dünyadan, seslerden uzaklaşın. Dikkatiniz başka yere yöneldiğinde, onu yeniden seçtiniz eşyaya yöneltin. 5-10 dakika tamamen o eşyayla bir olun, bunu yapa bilene kadar denemeye devam edin.
Gözü kapalı dikkatinizi bir şeye odaklamak size zor gelirse, o zaman bunu başta gözü açık yapmaya deneyin. Mesela, beyaz bir kağıdın üzerinde kırmızı nokta çizin ve 5-10 dakika ona konsantre olmaya çalışın. Burada başarılı olduğunuzdan sonra aynı deneyimi gözü kapalı yapın.
 Neden bizim için gevşeme, imajinasyon ve yoğunlaştırılmış dikkat eksersizleri bu kadar önemli?
Çünkü bu üç şeyi ayni anda yaptığımızda değişik bir hale gire biliyoruz. Bu değişik bilinç halidir. Başka sözle girdiğimiz hal-transtır.

                  DEĞİŞİK BİLİNÇ HALİ
                              =

GEVŞEME +  İMAJİNASYON + KONSANTRASYON



Bilincin bu değişik hali bize ileride çok işime yarayacaktır. Onun yardımıyla biz davranışlarımızı kodlamaya öğreneceğiz ve hatta hayatımızda bazı olayları programlamaya başaracağız! Bunları daha sonra öğrenirsiniz. Şimdilik  gevşemeyi, imajinasyonu ve konsantrasyonu öğrenmeniz lazım. 

26 Ekim 2013 Cumartesi

UMURSAMAZLIK



         UMURSAMAZLIK


Değerli okuyucularım, bundan evvel yazdığım bölümde düşüncenin maddeye dönüşmesi gibi özelliğinden, hayallerin gerçekleşmesi için gereken şartlardan konuşmuştum. Şimdi isteklerinizi gerçekleştirme işlevinin temelini oluşturan psikolojik bakış açısını, hayat felsefesini – UMURSAMAZLIĞI- ele almak istiyorum.  İlgisizlik, umursamazlık kulağa hoş gelmeye bilir, bazılarınız bu kavramlara negatif duygu da yükleye bilirsiniz. Ama bu hiçte böyle değildir. Bu kavramları biz arzularımıza verdiğimiz aşırı önemi düşürmek için kullanıyoruz. Aşırı önem her zaman dengeyi bozar ve istediğimiz şeyle aramızda ciddi engel oluşturur. İnanın-ilgisizlik ve umursamazlık sizin hayallerinizin gerçek olması için önemli şarttır.
Sizin Umursamazlığı anlamanızla beraber onu hissetmenizi sağlamak istiyorum. Siz bu hali iyice benimseyip hayatınızda kullana bilmek için elimden geleni yapacağım. Bilmeniz gerekiyor bütün isteklerin, arzuların hayata geçmesinin temelinde bu psikolojik durum yatıyor.
Ama Umursamazlık hakkında konuşmadan önce “İhtiyaç” denilen başka psikolojik kavramın üzerinde durmamız gerekiyor.
İhtiyaç –ne demektir? İhtiyaç –derin istektir, bir şeyi aşırı arzulamaktır, isteye bağımlı kalmaktır.  Kendi ihtiyaçlarından bağımlı hale gelmesi kişiyi zayıf düşürür. Biz kendi ihtiyaçlarımızın ve isteklerimizin kölesi olduğumuz halde kaybederiz, üzerimize olumsuzluklar yağar. İhtiyaç insanı psikolojik olarak zayıflatır. İhtiyacı olanın arzuları gerçekleşmez, başarıya ulaşamaz.
İnsanoğlu genelde neye ihtiyaç duyar? Tabi refaha, eve, arabaya, tatmin edici işe, iyi eşe, saygınlığa ve s. Bu listeyi sonsuza kadar uzata biliriz.
Şimdi sizin iyice anlamanız gereken bir şey var. Siz bir şeye derin ihtiyaç duyup ona aşırı önem verdiğinizde, o şey sizden uzaklaşır. Evet, bu çok önemli ayrıntıdır. Siz derin ihtiyaçınızla, yüklediğiniz önemle dengeyi bozmuş oluyorsunuz ve istediğiniz her neyse, onu itiyorsunuz.
Burada isteğinize verdiğiniz psikolojik değerden söz ediyorum. Arzuladığınız şeyin psikolojik değerini düşürdüğünüzde –yolunuz açılır. Eğer şimdi benim söylediklerimi hissedip kavradıysanız- siz dünyanın en başarılı ve mutlu insanısınız.
Hayallerimize, isteklerimize, niyetlerimize aşırı önem vermemek bizim için hayati bir meseledir.
İnsan kendi isteklerini önemseyerek onları ihtiyaca çevirir, ihtiyaç olan yerde ise hep ihtiyaç olur, başarı ve şans uzak kalır.
Hayallerinize ihtiyaç duymayı kesin ve onlar gerçekleşmeye başlar. Bu yol güçlü olanın yoludur. Her bağımlılık gibi ihtiyaca bağımlılık da sizi güçsüz, küçük ve aciz kılar.
Şimdi beni yanlış anlamanızı da istemiyorum. Tabi insan bir şeyleri hayal eder, ister, arzular ve bunları elde etmek için çalışır. Ama o ihtiyaç duymaz. Böyle birisi der ki, ben bunları ve bunları istiyorum, olsaydı mutlu olurdum, ama olmasa da dünyanın sonu değil, bunun için kendimi harap etmem. Ve bu her istek için geçerlidir!
  Kişi bu felsefi bakış açısına kendini getirdiğinde, onun hayalleri gerçeklemeye başlıyor.
  İhtiyaç içinde yaşamayı durdurun, isteklerinizden vaaz geçin, onların küçük ve önemsiz olduklarını kabul edin ve her şeyin nasıl değiştiğini göreceksiniz.

Psikolojik ihtiyaçtan kurtulmanın yolu -onu kabul etmekten başlar. Evet, ihtiyaçlarımızın olduğunu kabul edeceğiz. Ama sonra bu ihtiyacı doğuran sebepleri, niyetleri yeniden düşünüp onların önemini düşürmeye çalışacağız. İhtiyaçlarınızı umursamayın! Bu ihtiyaçtan kurtulmanın yoludur- Umursamazlık. Tabi bu umursamazlık, ilgisizlik hali hayatımıza sokmak kolay değildir. Biz ihtiyaçlarla yaşamaya, ıstırap çekmeye, yoklukla kıvranmaya alışmışızdır.
Ama alışkanlıkları değiştirmek mümkündür. İhtiyaç duygusundan kurtulun, onu bırakın, çünkü başka çareniz yoktur. Hayallerinizin gerçekleşmesi için size zemin lazım, bu zeminde ihtiyaca ve aşırı öneme yer yoktur.




25 Ekim 2013 Cuma

Hayallerin gerçekleştirme teknikleri


+  Hayallerin gerçekleştirme teknikleri
                                                                                                  

Düşüncenin maddeye dönüşümü.

Yaşadığımız dünyada tesadüf denilen hiçbir şey yoktur. Bizim içimizde, etrafımızda baş veren her şey sebep-sonuç zincirine bağlıdır. Öyle ve ya böyle her şey bir birine bağlıdır, biri birinden doğar, her şey programlanmıştır ve yazılmıştır. Evrende rastgele bir şey tezahür etmiyor, sebep sonuç doğurur ve olacak olan oluyor.
 Oluşmuş durum, olay bir sebebe dayalı, bu sebep de onu doğuran başka sebebe bağlıdır. Bundan dolayısı gelecek hep geçmişte saklıdır.
Mesela beni bu yazıya iten birtakım sebepler vardır. Sizi bu makaleyi okumaya sevk eden olaylar zinciri mevcuttur. Bu makale sizi etkiliye bilir, belki de hayatınızı değiştirir. Bu arada siz de beni etkilemiş olursunuz, belki de burada daha çok etkilene ben olurum. Var olan her şeyin bağlantı ve etkileşim içinde dönüştüğü fikri size günlük hayatınızda yardımcı olacaktır.
  Bizim hayatımız arzularımızın gerçekleşmesi demektir. Evet, hayatımız hayallerimizin gerçekleşmesiyle devam eder. Düşüncelerimiz, arzularımız gerçekleşiyor. Rastgele, saçma arzular bile gerçekleşe biliyor. Mesela, birisini düşündüğünüzde, o sizi aramıştır, birisinden yardım almak istediğinizde tesadüfen ona sokakta rastlamışsınız. Bu tip durumları hep yaşamışsınızdır. Tabi şimdi başka olumsuz şeyleri de hatırlarsınız, elde edemediklerinizi. Bunların da açıklaması yine yanlış düşüncelerinizde, bilinçaltınızda yatar. Ama bizim konumuz hayallerin gerçekleştirme tekniği olduğu için ben burada hayalin gerçekleşme mekanizmasını araştırmak istiyorum.
Sizin de, benim de hayatımızda çok istediğimiz arzular gerçek olmuştur. Tesadüfen, masal gibi, sanki sihirli değnek o an harekete geçmiştir. Hayallerimizin peşinden gideriz, arzularımız bizi hayatta sürükler. Ama burada bir garip durum vardır. Mesela, ben her şeyi hayal edemem, yani rastgele bir şeyi arzulayamam. Siz de bunu yapamazsınız. O zaman böyle bir soru geldi aklıma: Biz arzularımızı seçe bilir miyiz?  Bizim arzularımız gerçekten bizim mi? Arzularımızı seçmekte ne kadar özgürüz? Bu sorunun cevabın üzerinde siz düşünün.
Şimdi hayallerin gerçekleşmesi tekniğine dönelim. Hayallerin gerçeğe dönüşmesini kendi hayatınızda ve ya başkalarının hayatında izlemişsiniz. Burada bizim düşüncelerimizin, duygularımızın dış dünyayla bağlantısı hakkında sorular öne çıkıyor. Sorular bunlardır:
1)      Bizim düşüncelerimizle bizi kuşatan dünya arasında bilmediğimiz bir bağ var mı?
2)      Böyle bir bağ varsa-onun doğası ne?
3)      Bu bağı kendi çıkarımız için kullana bilir miyiz? Ve nasıl kullanırız?
 Ben bu sorulara “evet “diye cevap veriyorum, bizim düşüncelerimiz dünyayı etkiliye biliyor. Bu o demektir ki, biz düşüncemizi doğru kullandığımızda gerçekliği etkiliye biliyoruz. Mesela, hastalıktan kurtulmak mümkündür, başkasının ne düşündüğünü, yapacağını öğrene biliriz, olayları ve hadiseleri programlaya biliriz. Örneğin Rus akademisyen Sitin telkin şeklinde yazılmış özel metinlerle her türlü hastalığı iyileştire biliyor.
 Kendi deneyimlerimden ve başkalarının hayat hikayelerinden öyle bir kanaate vardım ki, insan hayatında yaşadığı duruma “düşmüyor”, o kendi derinliklerinde bu durumu programlıyor. Mesela her kurban kendi katilini kendi çekiyor. Bu inanılmazdır, ama gerçek.
Eğer birisi hayatın mücadele olduğuna ve etrafında herkesin alçak ve hain olduğuna inanırsa, o tam böyle bir hayatı yaşar. Tam tersi o insanların açık yürekli ve sevecen olduğunu düşünürse, aynen bunları alır. Sözün tam anlamıyla- biz neyi istesek onu da alırız. Birisine düşünceyle hayatı değiştirmek fikri inandırıcı gelmiyorsa, onun için bu böyle olacaktır, bizim sunduğumuz teknik onun hayatında gerçekleşemez.
Yaşadığımız hayat derin inançlarımızın ve düşüncelerimizin sonucudur. Dış dünya bizim içimizdekinin yansımasıdır.
Burada anlamamız gereken basit gerçek vardır: her şeyin başlangıcı bizim içimizdedir. Başka değişle: içimizde ne varsa-dışımızda da odur.
Pratikte bu ne demektir? Bu o demektir ki, siz içinizde başarılı, hoşgörülü, zengin, güçlü olmadığınız süreçte bu özelliklerin yansımasını dışarıda göremezsiniz.
Her şey bizim bilincimizde başlıyor. Güçlü bir kişilik önce kendi düşünceleriyle çalışır, sonra onları hayata geçirmeye bakar. Hayatımızda olup biten her şey önce bizim kafamızda oluyor.
Gerçek savaşı biz bilinçaltımızda veriyoruz.
Düşüncenin maddeleşmesi sadece bir enerji titreşiminin değişmesi demektir aslinde. Biz düşüncenin bu temel özelliğini, yani maddeleşme özelliğini kullanacağız.
Bir kere her düşüncenin gerçekleşme payı vardır. Mesela: “ben hiçbir şey istemiyorum”, “ben bunu başaramam”, “bu mümkün değildir”, “neyime lazım” ve s.
Düşüncenin gerçekleşmesi onun gücüne, enerji frekansına bağlıdır. Nasıl düşüncemizi-isteğimizi aktif hale getire biliriz?
Bir kere her düşünce kendini var etmeye çalışıyor. O kendi kendini çoğaltıyor, kopyalıyor. Bu özellik bazı takıntılarda ve ya bir ideanın toplumu sürüklediğinde görürüz. Hatırlayın Nazi idealarını milyonlarca insan destekledi ve ya Komünizm ideasına hizmet eden insanlar Dünyanın dengesini değiştire bildiler. Şimdi bize saçmalık ve delilik gibi gözüken düşüncelerin peşinden milyonlarca insan koştu.
Demek ki, düşünce kendini var etmeye ve çoğalmaya çalışıyor. Ayni bir hücre ve ya biyoloji tür gibi. Ben size etrafınızdaki dünyanı nasıl tek bir düşünceyle değiştire bileceğinizi göstereceğim. Siz kendi hayatınızda bunu deneye bilirsiniz. Ama yapmanız gereken şeyler vardır.

  1. Değişik bilinç haline girmek(trans)
  2. İmgeleme becerisi (imajinasyon)
  3. Kendi düşüncelerinizi kontrol etme özelliği ( Konsantre olma)
  4. İlgisiz, soyutlanmış hal (bırakma)


Bunların hepsi i pratikte öğrenmeniz gerekiyor.

HAYALLERİN GERÇEKLEŞTİRME TEKNİKLERİ





+   HAYALLERİN GERÇEKLEŞTİRME TEKNİKLERİ


Düşüncenin maddeye dönüşümü.

Yaşadığımız dünyada tesadüf denilen hiçbir şey yoktur. Bizim içimizde, etrafımızda baş veren her şey sebep-sonuç zincirine bağlıdır. Öyle ve ya böyle her şey bir birine bağlıdır, biri birinden doğar, her şey programlanmıştır ve yazılmıştır. Evrende rastgele bir şey tezahür etmiyor, sebep sonuç doğurur ve olacak olan oluyor.
 Oluşmuş durum, olay bir sebebe dayalı, bu sebep de onu doğuran başka sebebe bağlıdır. Bundan dolayısı gelecek hep geçmişte saklıdır.
Mesela beni bu yazıya iten birtakım sebepler vardır. Sizi bu yazıyı okumaya sevk eden olaylar zinciri mevcuttur. Siz bu makaleden etkilene bilirsiniz, belki hayatınız bile değişir. Bu arada siz de beni etkiliyorsunuz, belki de daha çok etkilenen burada ben olurum.
Evrende her şeyin bir bağlılık, devamlılık içinde hareket ettiği fikri size yaşamınızda yardımcı ola bilir, size bilgelik kazandırır. Şimdi konumuza gelelim- hayallerin gerçekleşmesine.
Aslinde hayatınızı irdeleseniz görürsünüz –zaten arzular gerçek oluyor. Evet, hayat hayallerin gerçekleşmesi demektir. Hayallerimizin, düşüncelerimizin genelde bir özelliği vardır- onlar maddeleşiyorlar, gerçekleşiyorlar. Bazı zaman garip ve anlamsız arzularımız bile gerçeğe dönüşüyor. Hatırlayın, hayatınızda çok istediğiniz şeyi tesadüfen elde ettiğiniz çok olmuştur. Birisinden yardım almayı düşündüğünüzde o, sizi aramıştır ve ya sokakta ona rastlamışsınız. Tabi şimdi başka olumsuz şeyleri de hatırlarsınız, elde edemediklerinizi. Bunların da açıklaması yine yanlış düşüncelerinizde, bilinçaltınızda yatar. Ama bizim konumuz hayallerin gerçekleştirme tekniği olduğu için ben burada hayalin gerçekleşme mekanizmasını araştırmak istiyorum.
Sizin de, benim de hayatımızda çok istediğimiz arzular gerçek olmuştur. Tesadüfen, masal gibi, sanki sihirli değnek o an harekete geçmiştir. Hayallerimizin peşinden gideriz, arzularımız bizi hayatta sürükler. Ama burada bir garip durum vardır. Mesela, ben her şeyi hayal edemem, yani rastgele bir şeyi arzulayamam. Siz de bunu yapamazsınız. O zaman böyle bir soru geldi aklıma: Biz arzularımızı seçe bilir miyiz?  Bizim arzularımız gerçekten bizim mi? Arzularımızı seçmekte ne kadar özgürüz? Bu sorunun cevabın üzerinde siz düşünün.
Şimdi hayallerin gerçekleşmesi tekniğine dönelim. Hayallerin gerçeğe dönüşmesini kendi hayatınızda ve ya başkalarının hayatında izlemişsiniz. Burada bizim düşüncelerimizin, duygularımızın dış dünyayla bağlantısı hakkında sorular öne çıkıyor. Sorular bunlardır:
1)      Bizim düşüncelerimizle bizi kuşatan dünya arasında bilmediğimiz bir bağ var mı?
2)      Böyle bir bağ varsa-onun doğası ne?
3)      Bu bağı kendi çıkarımız için kullana bilir miyiz? Ve nasıl kullanırız?
 Ben bu sorulara “evet “diye cevap veriyorum, bizim düşüncelerimiz dünyayı etkiliye biliyor. Bu o demektir ki, biz düşüncemizi doğru kullandığımızda gerçekliği etkiliye biliyoruz. Mesela, hastalıktan kurtulmak mümkündür, başkasının ne düşündüğünü, yapacağını öğrene biliriz, olayları ve hadiseleri programlaya biliriz. Örneğin Rus akademisyen Sitin telkin şeklinde yazılmış özel metinlerle her türlü hastalığı iyileştire biliyor.
 Kendi deneyimlerimden ve başkalarının hayat hikayelerinden öyle bir kanaate vardım ki, insan hayatında yaşadığı duruma “düşmüyor”, o kendi derinliklerinde bu durumu programlıyor. Mesela her kurban kendi katilini kendi çekiyor. Bu inanılmazdır, ama gerçek.
Eğer birisi hayatın mücadele olduğuna ve etrafında herkesin alçak ve hain olduğuna inanırsa, o tam böyle bir hayatı yaşar. Tam tersi o insanların açık yürekli ve sevecen olduğunu düşünürse, aynen bunları alır. Sözün tam anlamıyla- biz neyi istesek onu da alırız. Birisine düşünceyle hayatı değiştirmek fikri inandırıcı gelmiyorsa, onun için bu böyle olacaktır, bizim sunduğumuz teknik onun hayatında gerçekleşemez.
Yaşadığımız hayat derin inançlarımızın ve düşüncelerimizin sonucudur. Dış dünya bizim içimizdekinin yansımasıdır.
Burada anlamamız gereken basit gerçek vardır: her şeyin başlangıcı bizim içimizdedir. Başka değişle: içimizde ne varsa-dışımızda da odur.
Pratikte bu ne demektir? Bu o demektir ki, siz içinizde başarılı, hoşgörülü, zengin, güçlü olmadığınız süreçte bu özelliklerin yansımasını dışarıda göremezsiniz.
Her şey bizim bilincimizde başlıyor. Güçlü bir kişilik önce kendi düşünceleriyle çalışır, sonra onları hayata geçirmeye bakar. Hayatımızda olup biten her şey önce bizim kafamızda oluyor.
Gerçek savaşı biz bilinçaltımızda veriyoruz.
Düşüncenin maddeleşmesi sadece bir enerji titreşiminin değişmesi demektir aslinde. Biz düşüncenin bu temel özelliğini, yani maddeleşme özelliğini kullanacağız.
Bir kere her düşüncenin gerçekleşme payı vardır. Mesela: “ben hiçbir şey istemiyorum”, “ben bunu başaramam”, “bu mümkün değildir”, “neyime lazım” ve s.
Düşüncenin gerçekleşmesi onun gücüne, enerji frekansına bağlıdır. Nasıl düşüncemizi-isteğimizi aktif hale getire biliriz?
Bir kere her düşünce kendini var etmeye çalışıyor. O kendi kendini çoğaltıyor, kopyalıyor. Bu özellik bazı takıntılarda ve ya bir ideanın toplumu sürüklediğinde görürüz. Hatırlayın Nazi idealarını milyonlarca insan destekledi ve ya Komünizm ideasına hizmet eden insanlar Dünyanın dengesini değiştire bildiler. Şimdi bize saçmalık ve delilik gibi gözüken düşüncelerin peşinden milyonlarca insan koştu.
Demek ki, düşünce kendini var etmeye ve çoğalmaya çalışıyor. Ayni bir hücre ve ya biyoloji tür gibi. Ben size etrafınızdaki dünyanı nasıl tek bir düşünceyle değiştire bileceğinizi göstereceğim. Siz kendi hayatınızda bunu deneye bilirsiniz. Ama yapmanız gereken şeyler vardır.

  1. Değişik bilinç haline girmek(trans)
  2. İmgeleme becerisi (imajinasyon)
  3. Kendi düşüncelerinizi kontrol etme özelliği ( Konsantre olma)
  4. İlgisiz, soyutlanmış hal (bırakma)


Bunların hepsini pratikte öğrenmeniz gerekiyor.