+ HAYAL OLUŞTURMAK
“Hayal bilgiden
önemlidir”
Albert Einstein
Değerli okuyucularım, siz artık gevşemeyi, imajinasyonu ve konsantrasyonu öğrendiniz, en azından ben
böyle düşünüyorum. Şimdi bu bilgileri kafanızda yenilemek lazım. Bilincin değişik hali ne olduğunu hatırlıyor
musunuz?
İnsan uyumadan önce kısa bir süre bu hale giriyor. Uyumak
istediğinizde ama hala tam uyumadığınız da dikkatiniz tamamen kendi içinize
yöneliyor ve siz gevşemiş oluyorsunuz. İşte bu hal bir arzuyu dilemek için en
uygun zamandır.
Bu hal kendine telkin vermek için çok elverişlidir. Murat
dilemenin ve telkinin doğası da aynıdır, diye biliriz.
Bilincin bu trans haline bir yatarken ve ya uyandığınızda
girmiyoruz. Bu hale kendimiz kendimizi soka biliriz.
Bildiğimiz gibi bilinci değişik hale getiren üç etken
vardır: gevşeme, imajine etme, konsantre olma. Bir şeye uzun süre içinde
odaklanmak yetisini hep geliştirmek gerekiyor. Bu başarılı adamların genel
özelliğidir. Sizce neden bazıları hedefi yakalıyorlar, başkaları ise
başarısız oluyor? Hedefe ulaşmış olan konsantre olmayı başarmış, o hedefe
odaklanmış, onunla bir olmuştur.
Gevşeme sizin kurduğunuz hayalin bilinçaltında yerleşmesine
ve orada çalışmasına yardımcı oluyor .Şimdi size yapmanızı önerdiğim çok önemli
bir eksersiz vardır.
Kendinizi kumaştan yapılmış kukla –adam zan edin. Siz
tamamen gevşemiş, dağılmış durumdasınız. Siz yatakta ve ya koltukta
uzanmışsınız ve kafanızın içi boştur, ne bir istek var, ne düşünce. Bedeniniz
sizin değildir. Birisi kolunuzu kaldırıp bıraksa, kolunuz cansız halde
düşecektir. Bir elinizle o biri kolunuz yukarı kaldırıp bırakın. Kolunuzun
nasıl düştüğünü görün. Aynı hareketi başka kolunuza ve bacaklarınıza yapın.
Eğer siz gerçekten kumaş kukla olmayı başardıysanız, daha ileride kendi
bedeninizin sizin olmadığını hissedeceksiniz.
Kukla olma deneyimini iyi yaptıysanız muhakkak bu duygu kendiliğinden oluşacaktır- bu beden
sizin değildir. Bu tam gevşeme ve rahatlama halidir, kafanızda düşünce yoktur.
Bu eksersizi iyice benimsediğinizde her yerde: evde,işte, trafikte aniden
“kukla” olma becerisi gelişecektir. Siz bu hali her yerde ve her zaman kullana
bileceksiniz.
Şimdi imajinasyona gelelim. Hayal etmek insan psikolojisinin
temel özelliğidir. Bu özelliğimizi basit ve bilinen bir misalde izleye
bilirsiniz. Şimdi sarı, taze limonu hayal edin. Şimdi bir bıçakla onu
kestiğinizi aklınıza getirin. Limonun suyu etrafa fışkırdı. Siz kestiğiniz
dilimi ağzınıza koydunuz. Bunların hepsini düşündüğünüzde, yani hayal
ettiğinizde ne oldu? Tabi ağzınız buruştu, ağzınızın suyu aktı. Sizin diliniz
sanki ağzınızda limon varmış gibi tepki verdi. Bir tek dilin reseptörleri
değil, tüm merkezi sinir sistemi buna tepki veriyor.
Bu ne anlama gelir, hiç düşündünüz mü?
Biz bu özelliğimizi kullanarak istediğimiz şeyi yarata
biliriz!
Gorki “Okurov şehri” romanında kıskanç kocanın karısını
bıçaklama sahnesini yazdığında kendisi düşüp bayılmıştır. G.Flober “Madam Bovari” romanında hanım Bovari’nin
kendini zehirleme sahnesini yazdığında ağzında zehrin tadını hissetmiş ve
kusmuştur. Böyle misaller tarihte çoktur.
İnsan psikolojisinin bu yaratma özelliğini biz arzumuzun
gerçekleştirmesinde kullanacağız. Biz kendimizi arzularımızın gerçekleşmesi için
kodlaya biliriz.
Bir kere bu imajine etme özelliğimizi geliştirmek lazım.
Bunun için bir çok meditasyon ve eksersiz mevcuttur. Bir önceki makalemizde bu
eksersizlere değinmiştik.
Şimdi hayallerin gerçekleştirilmesi tekniğine geçelim.
İlk adım hayalinizi, isteğinizi oluşturmaktır. Yani net bir
şekilde cümle kurmaktır. Burada kurduğunuz cümle hep pozitif olacak, yani “bunu
istemiyorum” şeklinde değil, “bunu istiyorum” şeklinde olacaktır.
Kurduğunuz cümle dakik ve net olacaktır. Zaman ve mekan
kavramlarıyla hayalinizi kısıtlamayın, bırakın hayaliniz gereken zamanda ve
mekanda hayata geçsin.
Hayalinizi yazacaksınız. Yazılmamış hayal-hayal değildir.
Şimdi ise hayalinizi canlandırmaya başlayın. Burada
yaptığınız imajinasyon ve konsantrasyon çalışmaları işinize yarayacaktır.
Arzuladığınız şeyi ve ya hayali olmuş, gerçekleşmiş gibi
gözünüzün önüne getirin. Bu hayaliniz gerçek olsaydı nasıl tepki verirdiniz, ne
hissederdiniz? Aynısını yaşamaya çalışın.Mesela, hayaliniz bir arabaysa, onun modelini ve rengini görün, geçip direksiyona oturun. Arzunuz müstakil ev ise, onun odalarını dolaşın, istediğiniz mobilyaları, duvarların rengini, perdeleri görün.Her zaman hayalinizin içinde olun, ona hareket getirin, bir tablo gibi izlemeyin, yoksa hayaliniz öyle tablodan öteye geçmez. Mesela, düşlediğiniz tabloyu bir yerde görürsünüz ve ya size benzeri bir tablo hediye ederler.
Gördüğünüz manzara, yaşadığınız duygular-hepsi renkli ve canlı olacaktır. Duygu-düşünceyi harekete geçirip hayalinizi kurmalısınız.
Başka bir önemli husus- hayaliniz tamamlanmış olacaktır. Hayaliniz olup-bitmiştir ve siz bundan eminsiniz.
Bunlar hepsi çok kulağa hoş gele bilir.Ama siz sora bilirsiniz: pratikte bunlar nasıl yapılır? Hayalimizin gerçek olmasından nasıl ve ne kadar emin ola biliriz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder