+ HAYALLERİN GERÇEKLEŞTİRME TEKNİKLERİ
Düşüncenin maddeye dönüşümü.
Yaşadığımız dünyada tesadüf denilen hiçbir şey yoktur. Bizim
içimizde, etrafımızda baş veren her şey sebep-sonuç zincirine bağlıdır. Öyle ve
ya böyle her şey bir birine bağlıdır, biri birinden doğar, her şey
programlanmıştır ve yazılmıştır. Evrende rastgele bir şey tezahür etmiyor,
sebep sonuç doğurur ve olacak olan oluyor.
Oluşmuş durum, olay
bir sebebe dayalı, bu sebep de onu doğuran başka sebebe bağlıdır. Bundan
dolayısı gelecek hep geçmişte saklıdır.
Mesela beni bu yazıya iten birtakım sebepler vardır. Sizi bu
yazıyı okumaya sevk eden olaylar zinciri mevcuttur. Siz bu makaleden etkilene
bilirsiniz, belki hayatınız bile değişir. Bu arada siz de beni etkiliyorsunuz,
belki de daha çok etkilenen burada ben olurum.
Evrende her şeyin bir bağlılık, devamlılık içinde hareket
ettiği fikri size yaşamınızda yardımcı ola bilir, size bilgelik kazandırır.
Şimdi konumuza gelelim- hayallerin gerçekleşmesine.
Aslinde hayatınızı irdeleseniz görürsünüz –zaten arzular
gerçek oluyor. Evet, hayat hayallerin gerçekleşmesi demektir. Hayallerimizin,
düşüncelerimizin genelde bir özelliği vardır- onlar maddeleşiyorlar,
gerçekleşiyorlar. Bazı zaman garip ve anlamsız arzularımız bile gerçeğe
dönüşüyor. Hatırlayın, hayatınızda çok istediğiniz şeyi tesadüfen elde
ettiğiniz çok olmuştur. Birisinden yardım almayı düşündüğünüzde o, sizi
aramıştır ve ya sokakta ona rastlamışsınız. Tabi şimdi başka olumsuz şeyleri de
hatırlarsınız, elde edemediklerinizi. Bunların da açıklaması yine yanlış
düşüncelerinizde, bilinçaltınızda yatar. Ama bizim konumuz hayallerin
gerçekleştirme tekniği olduğu için ben burada hayalin gerçekleşme mekanizmasını
araştırmak istiyorum.
Sizin de, benim de hayatımızda çok istediğimiz arzular
gerçek olmuştur. Tesadüfen, masal gibi, sanki sihirli değnek o an harekete
geçmiştir. Hayallerimizin peşinden gideriz, arzularımız bizi hayatta sürükler.
Ama burada bir garip durum vardır. Mesela, ben her şeyi hayal edemem, yani
rastgele bir şeyi arzulayamam. Siz de bunu yapamazsınız. O zaman böyle bir soru
geldi aklıma: Biz arzularımızı seçe bilir miyiz? Bizim arzularımız gerçekten bizim mi?
Arzularımızı seçmekte ne kadar özgürüz? Bu sorunun cevabın üzerinde siz
düşünün.
Şimdi hayallerin gerçekleşmesi tekniğine dönelim. Hayallerin
gerçeğe dönüşmesini kendi hayatınızda ve ya başkalarının hayatında
izlemişsiniz. Burada bizim düşüncelerimizin, duygularımızın dış dünyayla
bağlantısı hakkında sorular öne çıkıyor. Sorular bunlardır:
1) Bizim
düşüncelerimizle bizi kuşatan dünya arasında bilmediğimiz bir bağ var mı?
2) Böyle
bir bağ varsa-onun doğası ne?
3) Bu
bağı kendi çıkarımız için kullana bilir miyiz? Ve nasıl kullanırız?
Ben bu sorulara “evet
“diye cevap veriyorum, bizim düşüncelerimiz dünyayı etkiliye biliyor. Bu o
demektir ki, biz düşüncemizi doğru kullandığımızda gerçekliği etkiliye
biliyoruz. Mesela, hastalıktan kurtulmak mümkündür, başkasının ne düşündüğünü,
yapacağını öğrene biliriz, olayları ve hadiseleri programlaya biliriz. Örneğin
Rus akademisyen Sitin telkin şeklinde yazılmış özel metinlerle her türlü
hastalığı iyileştire biliyor.
Kendi deneyimlerimden
ve başkalarının hayat hikayelerinden öyle bir kanaate vardım ki, insan hayatında
yaşadığı duruma “düşmüyor”, o kendi derinliklerinde bu durumu programlıyor.
Mesela her kurban kendi katilini kendi çekiyor. Bu inanılmazdır, ama gerçek.
Eğer birisi hayatın mücadele olduğuna ve etrafında herkesin
alçak ve hain olduğuna inanırsa, o tam böyle bir hayatı yaşar. Tam tersi o
insanların açık yürekli ve sevecen olduğunu düşünürse, aynen bunları alır.
Sözün tam anlamıyla- biz neyi istesek onu da alırız. Birisine düşünceyle hayatı
değiştirmek fikri inandırıcı gelmiyorsa, onun için bu böyle olacaktır, bizim
sunduğumuz teknik onun hayatında gerçekleşemez.
Yaşadığımız hayat derin inançlarımızın ve düşüncelerimizin
sonucudur. Dış dünya bizim içimizdekinin yansımasıdır.
Burada anlamamız gereken basit gerçek vardır: her şeyin
başlangıcı bizim içimizdedir. Başka değişle: içimizde ne varsa-dışımızda da
odur.
Pratikte bu ne demektir? Bu o demektir ki, siz içinizde
başarılı, hoşgörülü, zengin, güçlü olmadığınız süreçte bu özelliklerin
yansımasını dışarıda göremezsiniz.
Her şey bizim bilincimizde başlıyor. Güçlü bir kişilik önce
kendi düşünceleriyle çalışır, sonra onları hayata geçirmeye bakar. Hayatımızda
olup biten her şey önce bizim kafamızda oluyor.
Gerçek savaşı biz bilinçaltımızda veriyoruz.
Düşüncenin maddeleşmesi sadece bir
enerji titreşiminin değişmesi demektir aslinde. Biz düşüncenin bu temel
özelliğini, yani maddeleşme özelliğini kullanacağız.
Bir kere her düşüncenin
gerçekleşme payı vardır. Mesela: “ben hiçbir şey istemiyorum”, “ben bunu
başaramam”, “bu mümkün değildir”, “neyime lazım” ve s.
Düşüncenin gerçekleşmesi onun gücüne,
enerji frekansına bağlıdır. Nasıl düşüncemizi-isteğimizi aktif hale getire
biliriz?
Bir kere her düşünce kendini var
etmeye çalışıyor. O kendi kendini çoğaltıyor, kopyalıyor. Bu özellik bazı
takıntılarda ve ya bir ideanın toplumu sürüklediğinde görürüz. Hatırlayın Nazi
idealarını milyonlarca insan destekledi ve ya Komünizm ideasına hizmet eden
insanlar Dünyanın dengesini değiştire bildiler. Şimdi bize saçmalık ve delilik
gibi gözüken düşüncelerin peşinden milyonlarca insan koştu.
Demek ki, düşünce kendini var
etmeye ve çoğalmaya çalışıyor. Ayni bir hücre ve ya biyoloji tür gibi. Ben size
etrafınızdaki dünyanı nasıl tek bir düşünceyle değiştire bileceğinizi
göstereceğim. Siz kendi hayatınızda bunu deneye bilirsiniz. Ama yapmanız
gereken şeyler vardır.
- Değişik bilinç haline girmek(trans)
- İmgeleme becerisi (imajinasyon)
- Kendi düşüncelerinizi kontrol etme özelliği ( Konsantre olma)
- İlgisiz, soyutlanmış hal (bırakma)
Bunların
hepsini pratikte öğrenmeniz gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder