25 Ekim 2013 Cuma

HAYALLERİN GERÇEKLEŞTİRME TEKNİKLERİ





+   HAYALLERİN GERÇEKLEŞTİRME TEKNİKLERİ


Düşüncenin maddeye dönüşümü.

Yaşadığımız dünyada tesadüf denilen hiçbir şey yoktur. Bizim içimizde, etrafımızda baş veren her şey sebep-sonuç zincirine bağlıdır. Öyle ve ya böyle her şey bir birine bağlıdır, biri birinden doğar, her şey programlanmıştır ve yazılmıştır. Evrende rastgele bir şey tezahür etmiyor, sebep sonuç doğurur ve olacak olan oluyor.
 Oluşmuş durum, olay bir sebebe dayalı, bu sebep de onu doğuran başka sebebe bağlıdır. Bundan dolayısı gelecek hep geçmişte saklıdır.
Mesela beni bu yazıya iten birtakım sebepler vardır. Sizi bu yazıyı okumaya sevk eden olaylar zinciri mevcuttur. Siz bu makaleden etkilene bilirsiniz, belki hayatınız bile değişir. Bu arada siz de beni etkiliyorsunuz, belki de daha çok etkilenen burada ben olurum.
Evrende her şeyin bir bağlılık, devamlılık içinde hareket ettiği fikri size yaşamınızda yardımcı ola bilir, size bilgelik kazandırır. Şimdi konumuza gelelim- hayallerin gerçekleşmesine.
Aslinde hayatınızı irdeleseniz görürsünüz –zaten arzular gerçek oluyor. Evet, hayat hayallerin gerçekleşmesi demektir. Hayallerimizin, düşüncelerimizin genelde bir özelliği vardır- onlar maddeleşiyorlar, gerçekleşiyorlar. Bazı zaman garip ve anlamsız arzularımız bile gerçeğe dönüşüyor. Hatırlayın, hayatınızda çok istediğiniz şeyi tesadüfen elde ettiğiniz çok olmuştur. Birisinden yardım almayı düşündüğünüzde o, sizi aramıştır ve ya sokakta ona rastlamışsınız. Tabi şimdi başka olumsuz şeyleri de hatırlarsınız, elde edemediklerinizi. Bunların da açıklaması yine yanlış düşüncelerinizde, bilinçaltınızda yatar. Ama bizim konumuz hayallerin gerçekleştirme tekniği olduğu için ben burada hayalin gerçekleşme mekanizmasını araştırmak istiyorum.
Sizin de, benim de hayatımızda çok istediğimiz arzular gerçek olmuştur. Tesadüfen, masal gibi, sanki sihirli değnek o an harekete geçmiştir. Hayallerimizin peşinden gideriz, arzularımız bizi hayatta sürükler. Ama burada bir garip durum vardır. Mesela, ben her şeyi hayal edemem, yani rastgele bir şeyi arzulayamam. Siz de bunu yapamazsınız. O zaman böyle bir soru geldi aklıma: Biz arzularımızı seçe bilir miyiz?  Bizim arzularımız gerçekten bizim mi? Arzularımızı seçmekte ne kadar özgürüz? Bu sorunun cevabın üzerinde siz düşünün.
Şimdi hayallerin gerçekleşmesi tekniğine dönelim. Hayallerin gerçeğe dönüşmesini kendi hayatınızda ve ya başkalarının hayatında izlemişsiniz. Burada bizim düşüncelerimizin, duygularımızın dış dünyayla bağlantısı hakkında sorular öne çıkıyor. Sorular bunlardır:
1)      Bizim düşüncelerimizle bizi kuşatan dünya arasında bilmediğimiz bir bağ var mı?
2)      Böyle bir bağ varsa-onun doğası ne?
3)      Bu bağı kendi çıkarımız için kullana bilir miyiz? Ve nasıl kullanırız?
 Ben bu sorulara “evet “diye cevap veriyorum, bizim düşüncelerimiz dünyayı etkiliye biliyor. Bu o demektir ki, biz düşüncemizi doğru kullandığımızda gerçekliği etkiliye biliyoruz. Mesela, hastalıktan kurtulmak mümkündür, başkasının ne düşündüğünü, yapacağını öğrene biliriz, olayları ve hadiseleri programlaya biliriz. Örneğin Rus akademisyen Sitin telkin şeklinde yazılmış özel metinlerle her türlü hastalığı iyileştire biliyor.
 Kendi deneyimlerimden ve başkalarının hayat hikayelerinden öyle bir kanaate vardım ki, insan hayatında yaşadığı duruma “düşmüyor”, o kendi derinliklerinde bu durumu programlıyor. Mesela her kurban kendi katilini kendi çekiyor. Bu inanılmazdır, ama gerçek.
Eğer birisi hayatın mücadele olduğuna ve etrafında herkesin alçak ve hain olduğuna inanırsa, o tam böyle bir hayatı yaşar. Tam tersi o insanların açık yürekli ve sevecen olduğunu düşünürse, aynen bunları alır. Sözün tam anlamıyla- biz neyi istesek onu da alırız. Birisine düşünceyle hayatı değiştirmek fikri inandırıcı gelmiyorsa, onun için bu böyle olacaktır, bizim sunduğumuz teknik onun hayatında gerçekleşemez.
Yaşadığımız hayat derin inançlarımızın ve düşüncelerimizin sonucudur. Dış dünya bizim içimizdekinin yansımasıdır.
Burada anlamamız gereken basit gerçek vardır: her şeyin başlangıcı bizim içimizdedir. Başka değişle: içimizde ne varsa-dışımızda da odur.
Pratikte bu ne demektir? Bu o demektir ki, siz içinizde başarılı, hoşgörülü, zengin, güçlü olmadığınız süreçte bu özelliklerin yansımasını dışarıda göremezsiniz.
Her şey bizim bilincimizde başlıyor. Güçlü bir kişilik önce kendi düşünceleriyle çalışır, sonra onları hayata geçirmeye bakar. Hayatımızda olup biten her şey önce bizim kafamızda oluyor.
Gerçek savaşı biz bilinçaltımızda veriyoruz.
Düşüncenin maddeleşmesi sadece bir enerji titreşiminin değişmesi demektir aslinde. Biz düşüncenin bu temel özelliğini, yani maddeleşme özelliğini kullanacağız.
Bir kere her düşüncenin gerçekleşme payı vardır. Mesela: “ben hiçbir şey istemiyorum”, “ben bunu başaramam”, “bu mümkün değildir”, “neyime lazım” ve s.
Düşüncenin gerçekleşmesi onun gücüne, enerji frekansına bağlıdır. Nasıl düşüncemizi-isteğimizi aktif hale getire biliriz?
Bir kere her düşünce kendini var etmeye çalışıyor. O kendi kendini çoğaltıyor, kopyalıyor. Bu özellik bazı takıntılarda ve ya bir ideanın toplumu sürüklediğinde görürüz. Hatırlayın Nazi idealarını milyonlarca insan destekledi ve ya Komünizm ideasına hizmet eden insanlar Dünyanın dengesini değiştire bildiler. Şimdi bize saçmalık ve delilik gibi gözüken düşüncelerin peşinden milyonlarca insan koştu.
Demek ki, düşünce kendini var etmeye ve çoğalmaya çalışıyor. Ayni bir hücre ve ya biyoloji tür gibi. Ben size etrafınızdaki dünyanı nasıl tek bir düşünceyle değiştire bileceğinizi göstereceğim. Siz kendi hayatınızda bunu deneye bilirsiniz. Ama yapmanız gereken şeyler vardır.

  1. Değişik bilinç haline girmek(trans)
  2. İmgeleme becerisi (imajinasyon)
  3. Kendi düşüncelerinizi kontrol etme özelliği ( Konsantre olma)
  4. İlgisiz, soyutlanmış hal (bırakma)


Bunların hepsini pratikte öğrenmeniz gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder