31 Mart 2014 Pazartesi

+ GEORGİY SITİN DÜZENLEMELERİ




                 Doktor  Georgiy Sıtin’in  düzenlemeleri

Rus asilli doktor profesör Georgiy Sıtin ömrünün  40 yılını telkinlerle şifa işine adamıştır. Tıp ve bilim tarafından defalarca denenmiş ve onaylanmış  Sıtin metodu binlerce kişinin sağlığına kavuşmasına sebep olmuştur. Onun kişilere yazdığı özel telkinleriyle kalp –damar hastalıklarından tümöre kadar kesin iyileşme sonuçları alınmıştır. Sitin Almanya’da yaşıyor ve şuan 93 yaşında faal iş hayatı sürdürüyor. Onun yazdığı binlerce düzenlemeler Rus ve Alman, İngiliz dillerinde kitaplar şeklinde basılmıştır. İnsanın psikolojik ve somatik durumunu etkileyen metodun özü düşüncenin, sözün maddesel forma dönüşme özelliğine dayalıdır. Sıtin’in telkinlerine genelde düzenleme deniliyor, çünkü burada telkinden daha geniş sistem kullanmaktadır. Düzenlemeler nasıl kullanılıyor? Onları sesli ve normal konuşma tarzında okumak lazım. Yüksek sesle ve artistik ifadeyle okumak etkiyi azaltıyor, fakat okuduğunuz ifadele duygularınızı katmanız, odaklanmanız ve imgelemeniz çok önemlidir. Sizi etkileyen cümleleri ve sözleri tekrarlamağın da büyük faydası vardır. Ses kaydı yaparak gün içi dinlemek de iyidir. Kime nasıl rahat gelirse öyle kullana bilir. Fakat burada zaman önemlidir. Deneyimler gösteriyor ki, düzenlemeleri 23 dakikadan az sürede okuyunca iyi bir sonuç alınamıyor. Düzenlemeni her gün disiplinli şekilde sonuca ulaşana kadar okumak gerekiyor.
Şimdi size Sıtin’in kadınlar için oluşturduğu gençlik düzenlemesini sunuyorum. Bu düzenlemeni Rus dilinden sizin için çevirdim. Tekrarlamalara ve size garip gelen ifade tarzlarını değiştirmek sonuçları olumsuz etkileye bilir- onları olduğu gibi okumak gerekiyor, zaten metinin özelliklerini ola bildiği kadar korumaya çalıştım.


                                Kadının İlahi  gençleşmesi

Allah devasa hızla- normal zaman akışından 50 defa daha hızlı -zamanı geçmişten benim doğum günümden geleceğe ilerletiyor. Devasa hızla benim geçmişim kısalıyor, ben devasa hızla geçmiş etaplarıma dönüyorum: daha enerjik, daha enerjik, daha genç doğuyorum.

Oysa Allah olağanüstü hızla- normal zaman akışından 50 defa daha hızlı -zamanı benim geçmişimden, doğum tarihimden geleceğe doğru çekiyor. Zaman devasa hızla benim içimden geleceğe akıyor. Devasa hızla benim geçmiş hayatım kısalıyor, devasa hızla benim gelecek hayatım uzuyor. Devasa hızla ben geçmiş gelişim etaplarına geri dönüyorum. Her geçen gün, her geçen saat ben yeniden doğuyorum: daha enerjik, daha da enerjik, daha genç, daha güzel.

Her geçen gün, her geçen saat ben daha genç, daha sağlıklı- daha sağlıklı genç güzel doğuyorum. Allah ise muazzam devasa yaşam gücünü devamlı akınla bana aktarıyor. Ben tamamen muazzam devasa yaşam gücüyle doluyorum.
Allah sürekli yirmi dört saatlik akınla bana muazzam devasa İlahi enerjiyi yüklüyor. Ben bunu daha derinden anlamak istiyorum: Allah yirmi dört saat, yirmi dört saatlik sürekli bitmeyen akınla bana muazzam devasa olağanüstü -yeni doğmuş gençliğin enerjisini yüklüyor. Ben tamamen yeni doğmuş gençliğin muazzam enerjisiyle doluyorum.

Ben her geçen gün daha enerjik, daha enerjik, daha genç insan olarak doğuyorum. Ben her geçen gün daha genç, daha taze, daha enerjik, daha da enerjik, daha hızlı, daha seri mükemmel güzel doğuyorum. Devasa hızla benin içimde daha genç, daha da genç, daha taze, daha şen, daha cilveli ruh doğuyor. Ben bunu daha derinden anlamaya çalışıyorum: devasa hızla gençleşme gerçekleşiyor.

Yaşadığım bir günde ben 50 gün gençleşiyorum. Ben bu yasayla yaşıyorum: yaş ilerledikçe ben gençleşiyorum. Gençleşme süreci normal zaman akışından 50 kez daha hızlı gerçekleşiyor. Devasa gençleşme hızı benim 17 yaşa uygun duruma geldiğime kadar devam edecektir. Bundan sonra Allah zamanı benim geçmişimden geleceğe  normal zaman hızıyla hareket ettirecektir. Bundan dolayı ben 30 sene ve daha sonra,100 sene ve sonrası hep daima gelişim içinde olan yeni doğmuş- genç ilahi kusursuzlukta güzel olacağım.

 Allah  şimdi devasa hızla zamanı benim içimden geçmişten geleceğe ilerletiyor. Devasa hızla ben geçmiş etaplara dönüyorum. Her gün, her saat ben daha enerjik, daha da enerjik, daha sağlıklı kusursuz güzel oluyorum. Ruhum daha genç, daha genç, daha taze, daha neşeli doğuyor. Sevinç kıvılcımı gözlerimde daha parlak yanıyor. Kalbim yaşam sevincinden, mutluluktan şarkı söylüyor.

Oysa Allah  kalbime sürekli akınla kalbime daima yeni olan İlahi sevinci aktarıyor.
Ben daha sevinçli, her geçen gün daha sevinçli, sevinçli ve hayat dolu yaşıyorum. Ben tamamen sevinçle neşeyle doluyorum. Benim içimde daha genç, daha da genç, sevinçli ruh doğuyor.
Benim içimde yeni doğmuş genç kız ruhu, neşeli-sevinçli- cilveli ruh doğuyor.

Devasa hızla gençliğin tazeliği yüzümde doğuyor. Devasa hızla ben yeniden- yeniden 17 yaşında genç kusursuz tanrısal güzel oluyorum. Allahın muradıyla içimden zaman geçmişten geleceğe devasa hızla akıyor.

Ben sürekli ve daima organizmamın işlevinin daha yüksek seviyesine çıkıyorum. Ben sürekli, büyük hızla yaşam enerjisinin daha yüksek frekanslarına ulaşıyorum. Ben daha enerjik, daha enerjik, daha genç, daha da genç, daha taze, daha sağlıklı- İlahi sağlıklı kusursuz güzel doğuyorum.

Allahın muradıyla, Allahın yardımıyla tüm ara gelişim etaplarını atlayarak ben hemen 17 yaşında genç İlahi sağlıklı kusursuz güzel doğuyorum. Bunu iyice anlamaya çalışıyorum: Allahın muradıyla ben hemen, devasa hızla, bir anda 17 yaşında kusursuz güzel doğuyorum, Allahın isteğiyle gelişim içinde olan yeni doğmuş İlahi güzellikte genç kız doğuyorum.

Allah Teala sürekli akınla bana olağanüstü devasa yaşam gücünü aktarıyor. Oysa Allah kesintisiz yirmi dört saatlik akınla bana olağanüstü, devasa gençlik enerjisini yüklüyor. Ben tamamen muazzam devasa gençlik enerjisiyle doluyorum. Muazzam gençlik enerjisi organizmamda fışkırıyor, tüm bedenimde yeni doğmuş gençliğin muazzam enerjisi kaynıyor.

Allah  sürekli akınla bana muazzam devasa gençlik enerjisini aktarıyor. Ben şimşek parlaklığıyla hissediyorum: yeni ve yeni enerjinin gelişini. Oysa Allah bana sürekli gençleşme düzenlemesini daha aktif, daha enerjik öğrenmeme yardım ediyor. Allah beyin düşünce mekanizmalarına muazzam devasa yaşam gücünü yüklüyor, muazzam devasa İlahi enerjiyi aktarıyor.

Beynin düşünce mekanizmaları aniden aktif hale geliyorlar, güçleniyorlar. Düşüncenin gücü artıyor. Her düşüncem şimşek kadar parlak yeni uygun imge yaratıyor. Allah  bana hızlı gençleşme düzenlemesini daha aktif, daha enerjik benimsememe yardım ediyor. Allah  beynimin düşünce mekanizmalarına muazzam devasa yaşam gücünü aktarıyor, muazzam devasa İlahi enerjiyi yüklüyor. Düzenlemelerin maddeleşme süreci devam ediyor. Ben düzenlemeni yüksek psişik enerji frekansında benimsiyorum. Ben düzenlemeni yüksek psişik enerji frekansında, psişik aktivitede öğreniyorum. Allah beynin yaratıcı hayal mekanizmalarına muazzam, devasa İlahi gücü yüklüyor, muazzam devasa enerjiyi aktarıyor.

Beynin yaratıcı mekanizmaları aniden aktif hale geliyorlar, aniden güçleniyorlar. Yeni şimşek kadar parlak imgeler doğuyor: benim tanrısal kusursuzlukta genç sağlıklı güzel kız olmamım imgesi. Oysa Allah beyin irade mekanizmalarına muazzam devasa Tanrısal gücü aktarıyor, muazzam enerji aktarıyor, saf Tanrısal enerjiyi aktarıyor. Beyin irade mekanizmaları aniden aktif hale geliyorlar, aniden iyileşiyorlar.

Ben her an daha güçlü iradeye sahip olarak doğuyorum, daha cesur, daha da cesur, kendimden daha emin. Benim ruhsal gücüm aniden yükseliyor. Ben İlahi iradenin gücüne sahip kişi olarak doğuyorum. Büyük irade gayreti gösterme yeteneği doğuyor. Ben irademin çabasıyla hızlı gençleşmeye, şifalaşmaya inancımı güçlendiriyorum. Ben irademin gücüyle tüm kuşkularımı yok ediyorum. Ben kendimi inanılmaz coşku ve inanç haline getiriyorum.

 Hızlı gençleşme düzenlemesinin İlahi maddesel dönüşüm sureci devam ediyor. Benim kendim hakkımda söylediklerimi gerçekleştirmek için organizmam tüm gücünü toplamış durumda.

Oysa Allah  yirmi dört saatlik sürekli akınla bana  yeni doğmuş İlahi gençliğin devasa enerjisini aktarıyor. Ben şimşek parlaklığıyla hissediyorum: ben yine- yeniden 17 yaşında yeni doğmuş genç güzel kız oluyorum.

Allah Teala ise sürekli yirmi dört saatlik akınla bana muazzam devasa gençlik enerjisi aktarıyor. Genliğin devasa enerjisi benim tenime akıyor- tüm cildime. Cildim muazzam devasa gençlik enerjisiyle doluyor. Tüm cildim bir anda yeni doğmuş taze kusursuz kaygan ve parlak doğuyor.
Tüm kafamın, yüzümün, boynumun, göksümün cildi yine kaygan ve parlak doğuyor. Kar beyaz renginde, kar beyaz saflığında cilt doğuyor. Yüzüm hafif pembe renkle doluyor. Tüm vücudum hafif pembe renkle doluyor. Sağlıklı genç neşeli doğal pembe allık yanakları kaplıyor.
İlahi güzellikte pembe-beyaz cilt doğuyor.

Yüzümün yeni doğmuş genç İlahi güzellikte görünüşü doğuyor. Vücudumun yeni doğmuş genç İlahi görünüşü doğuyor. Tüm tenim yeniden doğuyor: yeni doğmuş taze genç kız teni gibi, elastik kaygan parlak kaygan-cilalı. Kar beyaz, temiz, pembe –beyaz İlahi kusursuzlukta cilt doğuyor.

Devasa hızla gençliğin tazeliği yüzümde doğuyor. Devasa hızla gençliğin taraveti yüzümde doğuyor. Devasa hızla genç kızın neşeli zarafeti yüzümde doğuyor. Ben daha belirgin, daha net kendimi 17 yaşında genç güzel hissediyorum. Allah ise bedenimin tüm organlarına sürekli yirmi dört saatlik akınla muazzam devasa yaşam enerjisini aktarıyor.

Tüm kemiklerimin omuriliğine, dalağıma, mideme Allah muazzam devasa yaşam enerjisini aktarıyor. Tüm kan dolaşım sistemi aniden iyileşiyor, güçleniyor. Kemiklerdeki omurilik güçleniyor. Allah tüm kemiklerin omuriliğine muazzam devasa yaşam enerjisini aktarıyor.
Omurilik daha hareketli, daha hareketli oluyor. Omurilik devasa hızla geçmiş gelişim basamaklarına geri dönüyor. Daha hareketli, daha hareketli –daha genç- daha genç doğuyor.

Omurilik daha çok sağlıklı yetişkin enerjik eritrositler üretiyor. Ben genç güzel doğuyorum-  kanım daha bol, daha bol kana sahibim, daha enerji doluyum. Dalak aniden hızlanıyor. Midem hızlanıyor. Midem kan üretiminde daha aktif iştirak ediyor.

Midem daha çok, daha çok demir alıyor. Omurilik eritrosit üretimi için gerekli en güzel malzemeyle temin ediyor. Tüm kan üretim sistemi aniden hızlanıyor, aniden güçleniyor. Ben genç güzel kız doğuyorum- daha çok kanım vardır, kanım daha boldur, daha enerji doluyum.

Allah  tüm endokrin sistemine, tüm bezlere gençliğin muazzam devasa enerjisini yüklüyor. Muazzam devasa enerji sürekli akınla yumurtalıklara- cinsel bezlere- aktarılıyor.
Yumurtalıklar aniden aktif hale geliyorlar, aniden güçleniyorlar. Yumurtalıklar daha çok hormon-madde üretiyorlar- tüm beyni-omuriliği harekete geçiriyorlar, tüm iç organları ve sistemleri harekete geçiriyor.

Beyin ise daha çok, daha hızlı cinsellik bezleri-yumurtalıkları harekete geçiriyor, güçlendiriyor. Cinsellik bezleri-yumurtalıklara muazzam devasa enerji aktarılıyor. Muazzam devasa enerji tüm boğaz bölgesindeki bezlere aktarılıyor. Böbreküstü bezlere muazzam devasa enerji aktarılıyor. Tüm endokrin sistemi aniden aktifleşiyor, güçleniyor- organizmanın tüm sistemlerini, iç organlarını, beyni harekete geçiren hormonları daha çok üretiyor. Organizmanın tüm sistemlerine, tüm iç organlarına muazzam devasa hayat enerjisi sürekli akınla aktarılıyor.
Oysa Allah  tüm endokrin sistemine sürekli akınla muazzam devasa gençlik enerjisini yüklüyor. Tüm iç organlarda ve bezlerde muazzam devasa enerji kaynıyor. Tüm endokrin sistemi aniden iyileşiyor, güçleniyor Tüm iç organlara, organizmanın tüm sistemlerine daha çok, daha çok onları canlandıran hormonlar işliyor.
Ben büyük hızla organizmanın daha yüksek seviyelerine ulaşıyorum, daha çok yaşam enerjisi kazanıyorum. Her geçen gün, her geçen saat ben daha enerjik, daha enerjik, daha seri genç güzel kız doğuyorum. Ben şimşek parlaklığıyla yeni sürekli akını hissediyorum-hayat enerjisinin akımını-yeni yaşam enerjisini- yeni İlahi saf yaşam enerjisini. Ben şimşek parlaklığıyla hissediyorum: gece gündüz sürekli akınla yeni doğmuş gençliğin muazzam devasa enerjisi bana yükleniliyor.
Allah ise tüm kalp-damar sistemine-kalbe-tüm kan dolaşım damarlarına-tüm kalp-damar sistemine muazzam devasa yaşam gücünü aktarıyor, yeni doğmuş gençliğin muazzam devasa enerjisini yüklüyor. Tüm kan dolaşım sistemi bir anda iyileşiyor, aktifleşiyor. Tüm kan dolaşım sistemi devasa hızla geçmiş gelişim etaplarına geri dönüyor ve daha enerjik, daha enerjik, daha genç, daha enerjik doğuyor.
Allah benim kalbime muazzam devasa fiziksel güç aktarıyor. Muazzam devasa fiziksel güçte yeni genç kız kalbi doğuyor. Tüm bedenimde İlahi hızla neşeli kan dolaşımı doğuyor. Tüm bedenimde özgür hızlı-neşeli İlahi kan dolaşımı doğuyor. Bedenim dolu- dolu sevinçli-neşeli hayat sürdürüyor.
Kalbin içinde kan sevinçli- neşeli akımla akıyor. Kalbime fazlasıyla güzel ve doyurucu besin veriyor. Benim genç taze yıpranmamış kalbim sevinçli- neşeli yaşam sürdürüyor, sevinçle –neşeyle yaşıyor, benim genç taze kalbim, benim genç yıpranmamış taze kalbim.
Oysa Allah tüm kalp-damar sistemine kesintisiz yirmi dört saat muazzam, devasa yaşam gücünü, muazzam devasa İlahi yaşam enerjisini yüklüyor. Tüm kan dolaşım sistemi bir anda aktifleşiyor, güçleniyor. Muazzam devasa fiziksel güce sahip genç kız yüreği doğuyor. Tüm bedenimde özgür İlahi-İlahi özgür sevinçli- neşeli, sevinçli- hızlı kan dolaşımı doğuyor.
Allah tüm beynime, tüm sinirlerime-tüm sinir sistemime muazzam devasa yaşam gücünü, muazzam devasa saf İlahi enerjiyi yüklüyor. Tüm sinir sistemim bir anda güçleniyor Beyin omurilik bir anda güçleniyor. Tüm beyin sistemleri bir anda güçleniyorlar.
Sinirlerim bir anda güçlü ve sağlıklı oluyorlar.
Allah tüm sinirlerime İlahi kutsal dayanıklı çelik kuvveti yüklüyor. Tüm sinirlerime gece gündüz çelik kuvveti yükleniyor, çelik kuvveti gece gündüz tüm sinirlerime yükleniyor.
Ben çelik sinirli insan doğuyorum.
Oysa Allah İlahi sevinçli hızlı gelişimi sürekli akınla bana aktarıyor. Tüm beyin mekanizmalarına hızlı –hızlı sevinçli gelişim sürekli akınla aktarılıyor. Tüm beyin mekanizmaları sürekli aktif hale geliyorlar, güçleniyorlar, sürekli gelişiyorlar Benim tüm zihinsel ve ruhsal özelliklerim sürekli gelişim içinde. Benim fiziksel yeteneklerim de sürekli gelişiyorlar.
 Allah benim vücuduma muazzam devasa fiziksel gücü kesintisiz akınla aktarıyor. Ben daima yeni ve yeni fiziksel gücün akışını hissediyorum Ben her geçen gün, her geçen saat genç güzel kız doğuyorum- daha çok fiziksel güce sahip, daha güçlü, daha da güçlü- usanmaz, yorulmaz.
Yürüyüş doğuyor- hızlı ve hafif. Sevinçli hızlı yürüyüş doğuyor. Bacaklar tüy gibi hafif, adımlar geniş ve hafif. Yürüyorum sanki kuş gibi kanat açıp uçuyorum. Güçlü genç bedenim tüy gibi hafiftir. Kafam hafif-hafif, hafif ve aydındır.

Oysa Allah güneşten parlak kutsal gümüş İlahi ışığı benim ruhuma aktarıyor. Tüm ruhum parlak ışıldayan İlahi ışıkla doludur. Kafam daima parlak-parlak aydındır. Gözlerimde daima parlak aydınlık vardır.

Devasa hızla ben geçmiş yaşam etaplarına dönüyorum. Ben yeni, hep yeni gençlik enerjisiyle doluyorum. Her geçen gün, her geçen saat ben genç güzel kız doğuyorum- daha enerjik, daha enerjik, daha hızlı, daha dayanıklı. Ben bütün gün çalışa bilirim, taze güçle, büyük enerjiyle.
Ben bu düzenlemeni yüksek psişik enerji frekansında gün içinde yorulmadan öğrene bilirim Ben düzenlemeni büyük ilhamla, coşkuyla günlerce yorulmak bilmeden benimseye bilirim. Şimdi hızlı sürekli gençleşmeni maddeleştiren düzenlemenin benimsemesi gerçekleşiyor.
Benim organizmam bana karşı koymadan teslim oluyor. Tüm organizmam ona has sınırsız kaynakları benim konuştuklarımı gerçekleştirmek için ortaya koyuyor, bundan dolayı söylediğim her şey mutlaka ve kaçınılmaz şekilde ben söylediğim gibi olacaktır.
Devasa hızla bir anda ben 17 yaşında yeni doğmuş genç- İlahi güzellikte, ilahi sağlıkta, genç kız doğuyorum. Ben bunu iyice anlamak istiyorum: her geçen gün, her geçen saat ben daha enerjik doğuyorum- daha enerjik, daha da enerjik, daha genç, daha taze –daha sağlıklı güzel kız.

. Organizmada oluşmuş tüm fazlalıklar devasa hızla yok oluyorlar, güneşin sıcak ışınları altında eriyen kardan daha hızlı eriyip gidiyorlar, Evrenin boşluğunda kayıp oluyorlar.
Organizmanın tümü yeni doğmuş İlahi kuruluşunu devasa hızla yeniden düzenliyor. Ben bunu iyice anlamaya, kavramaya çalışıyorum: Tüm iç organlarım devasa hızla yeni doğmuş genç İlahi düzeye yeniden geliyorlar.

Oysa Allah beynime muazzam devasa yaşam gücünü kesintisiz akınla aktarıyor. Beyin muazzam devasa karşı konulmaz süreklilikle iç organların yaşantısını İlahi doğrulukla yönetmeye devam ediyor, tıpkı 17 yaşında olduğu gibi.

Allah rahmi kontrol eden beyin mekanizmalarına kesintisiz akınla muazzam devasa yaşam gücünü aktarıyor. Rahmi kontrol eden beyin mekanizmaları bir anda güçleniyorlar, bir anda aktif hale geliyorlar. Beyin devasa güçle tıpkı 17 yaşında gibi rahmi kontrol etmeye devam ediyor.
Rahimde tüm yeni oluşumlar devasa hızla yok oluyorlar- Evrende kayıp olup gidiyorlar. Devasa hızla rahim yeni doğmuş genç İlahi kuruluşunu yeniden düzenliyor, devasa hızla normal hacimde ve büyüklükte, normal kuruluşta rahim doğuyor.Devasa hızla yeni doğmuş genç kız rahmi normal İlahi kuruluşta doğuyor.
Beyin daha enerjik daha da enerjik cinsel organları, tüm cinsel sistemi aktifleştiriyor, güçlendiriyor. Tüm cinsel sistem bir anda güçleniyor, bir anda aktifleşiyor.
Allah tüm cinsel sisteme muazzam devasa yaşam gücünü kesintisiz akınla aktarıyor. Tüm cinsel sistem aniden güçleniyor, aktifleşiyor. Yumurtalık bezleri aniden güçleniyorlar, iyileşiyorlar, aktifleşiyorlar. Her geçen gün cinsel arzu artıyor. Her geçen gün ben daha genç, daha aktif, daha enerjik genç kız olarak doğuyorum. Her geçen gün cinsel sistem güçleniyor, her geçen gün cinsel istek artıyor.
Ben daha enerjik, daha da enerjik, daha aktif, daha güzel genç kız olarak doğuyorum. Ben yeni doğmuş, İlahi güzellikte, İlahi sağlıkta genç kız olarak doğuyorum.
Ben şimşek parlaklığıyla hissediyorum: ben yeniden ve yeniden doğmuş genç kız İlahi sağlıkta ve güzellikte neşeli sevinçli genç kız olarak doğuyorum. Bende daha genç, daha taze, daha neşeli, daha da cilveli ruh doğuyor. Sevincin pırıltısı gözlerimde daha parlak yanıyor. Kalbim sevinçten, mutluluktan şarkı söylüyor.
Yüzüme baharın güneşi doğuyor. Şimşek parlaklığıyla hissediyorum: devasa hızla güzel vücut doğuyor. Yeni doğmuş genç güzel düzgün vücut hatları doğuyor.

Şimşek parlaklığıyla hissediyorum: Bir anda devasa hızla yeni doğmuş İlahi güzellikte genç vücudum doğuyor. Yeni doğmuş genç kız vücudu doğuyor. Yürüyorum-sanki uçuyorum. Bacaklarım hafif tüy gibi, adımlarım hafif ve geniş. Kafam hafif, hafif aydın. Gözlerimde İlahi kıvılcımlar parlıyor.

Oysa Allah kesintisiz devamlı akınla bana kutsal ilahi şifa yüklüyor. İlahi kutsal şifa devasa hızla bir anda beni gençleştiriyor, ben yeniden 17 yaşında genç güzel doğuyorum.
Allahın muradıyla devasa hızla bir anda ben yeniden 17 yaşında genç sağlıklı güzel kız doğuyorum. Sağlığım gözlerimde parlıyor. Gençliğin çekici gücü gözlerimde parlıyor, meydan okuyor.

Allah ise sürekli akınla bana muazzam güçte yaratıcı Tanrısal yeni doğmuş yaşamı yüklüyor. Bana devasa muazzam yeni doğmuş yaşam gücü akıyor. Bana devasa muazzam yaşam gücü akıyor. Bana kesintisiz akınla muazzam devasa yeni doğmuş güç aktarılıyor. Ben şimşek parlaklığıyla hissediyorum: ben genç yeni doğmuş tanrısal güzellikte kusursuz gelişen güzel doğuyorum.
Oysa Allah bana kesintisiz akınla hızlı ve sevinçli gelişimi aktarıyor. Benim zihnim hızla gelişiyor, hızla güçleniyor. Daha enerjik, daha enerjik, daha genç, daha hızlı zihin doğuyor. Bir anda belleğim güçleniyor ve hızlanıyor.
Her geçen gün, her geçen saat daha hızlı, daha canlı, daha genç, daha kuvvetli bellek doğuyor.
Bir anda belleğim aktifleşiyor, bir anda güçleniyor. Bir anda yaratıcı düşüncem güçleniyor, bir anda aktifleşiyor. Şimşek parlaklığında yeni imge doğuyor: ben 17 yaşında genç sağlıklı kusursuz güzelim.
Oysa Allah zamanı devasa hızla benim içimden geçmişten geleceğe itiyor. Zaman devasa hızla benim içimden geçmişten geleceğe akıyor. Benim geçmiş hayatım devasa hızla kısalıyor. Benim gelecek hayatım devasa hızla uzuyor. Yaşadığım bir günde benim gelecek hayatım 50 gün uzuyor. Ben bu kuralla yaşıyorum: Ne kadar büyük- o kadar genç.



28 Mart 2014 Cuma

+ HAK ETMEK

                                           








                                                                                         
                  Hak etmek


Biz çoğu zaman çok iyi şeyleri hak etmediğimizi düşünürüz. Bu benim için fazla iyi olur-deriz. Fakat düşüncenin çekim yasası bu tür düşünceleri desteklemiyor. Bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum: Hiçbir şey sizin için fazla iyi olamaz. Siz her şeyin en iyisini hak ediyorsunuz!
Bundan dolayı istemeye, talep etmeye ve almaya çekinmeyin. Dünyanın güzellikleri seçilmiş insanlar için değildir. Sadece istediğini almaya cesaret eden ve kendini buna layık gören kişi amacına ulaşır. Siz istediğiniz şeyi almaya kendinizde cesareti bulamadığınızdan birçok nimetten mahrum kalıyorsunuz. Siz kendinizi bir şeylere layık görmeyince, bunu hak etmediğinizi düşününce çekim yasası ayni sizin istediğiniz şekilde çalışır. Çekim yasası sizin söylediğiniz şeyleri ciddiye alır, ona bir şey söylediğinizde dikkatli olun. Ben her şeyin en iyisini hak ediyorum,-diye düşündüğünüzde, o bunu ciddiye alır ve der:” Evet, o haklarını biliyor. Ben ona her şeyi bol vereceğim.” Eğer :”Hayır, bu benim için fazladır”-dersiniz, Çekim yasası der ki: Tabi o daha iyi biliyor, ben ona karşı koyamam, bu ona fazla gelir. Çekim yasası böyle çalışır.
Neden kendinizin bir şeyleri hak etmediğinizi sanıyorsunuz? Siz kim olduğunuzu hiç düşündünüz mü? Siz Tek olanın tezahürüsün ve burada var olan her şeye hakkınız vardır. Siz ne isteseniz onu alırsınız-gücü ve ya güçsüzlüğü-çünkü sizde ikisi de mevcuttur. Talebiniz ne kadar gülcüyse ve İradenizi ne kadar kullanırsanız -istediğinizi de öyle alırsınız.
Arzunuzu kendinize çekmek için size Güçlü istek, Özgüven ve eylemlerinizde Cesaret gerekir. Fakat bu güçleri harekete geçirmek için sizin uyanmanız ve bilmeniz gerekiyor: siz hak ettiğiniz şeyi istiyorsunuz. Sizin bilincinizde hak edinişinize dair ufak bir şüphe varsa, bilin ki, siz Çekim gücüne engel oluşturacaksınız. Fakat anlasanız ki Bu Dünya sizindir ve burada her kes için her şey vardır, bu Dünya bolluk dünyasıdır, o zaman engeller kalkar ve siz arzuladığınızı alırsınız.
Siz gelişiminiz için, mutluluğunuz için her şeyi hak ediyorsunuz. Ben burada insanın kendi gücünü bilip despot olacağını ima etmiyorum. Despot ve zalim güçlerini içlerinde olan güçsüzlüğü örtmek için sergiliyorlar. Gerçek güce sahip olan kişi gücünü sergilemekten kaçınır, onun buna ihtiyacı yoktur, o kendinden emin ve sakindir.
Kafanızı kaldırın ve dünyanın yüzüne bakın. Sizin korkacak bir şeyiniz yoktur, kendiniz olun ve kimseye boyun eğmeyin. Bu sizin içsel hedeflerinize ve dış görünüşünüz için geçerlidir. Düşüncelerinizde bile taviz vermeyin.
Çekingen olmayın. Çocuklardan ders alın: onlar nasıl bilinçaltı hareket edip her şeyi istiyorlar ve elde ediyorlar. Onlar kendi haklarını biliyorlar ve her şeyle oynamağa hazırlar. Biz de Yaratanın “yuvasında” oynayan çocuklarız. Biz istediğimiz oyuncağı alıp oynaya biliriz, oyunumuz için her türlü eşyayı isteye biliriz. Burada çekinmeye gerek yok, her şey boldur ve herkese yeter.

Fakat oynadığımız şeylerin sadece oyuncak olduğunu unutmamak lazım. Bize verilen oyuncaklar bizi eğitiyor, mutlu ediyor, eğlendiriyor. Onlardan faydalanın, ama onlara bağlanmayın. Kendinize onlara yapışmayı izin vermeyin. Çünkü günün biri onları bırakıp başka yere gideceksiniz, orada bu oyuncaklar size lazım olmayacak. Bundan sonraki etapta  onların sizin mutluluğunuz için önemi olmayacaktır, o zaman onları geride bıraktığınız diye üzülmeye, ağlamaya değer mi? 

27 Mart 2014 Perşembe

+ ZİHNİ GELİŞTİRMEK






                                                                             

               Zihni geliştirmek


Biz düşüncelerimizi ve duygularımızı kontrol ede biliriz ve bunu yapmaya öğrenmeliyiz. Biz kendimizi duygularımızla özdeştirmeye meyilliyiz, fakat bilmemiz gerekiyor ki, daha önce söylediğim gibi, biz duygularımızın kölesi değiliz. Çoğumuz genelde duygularımıza teslim oluyoruz, karşı koymayı bile denemiyoruz. İnsan bilincinin, beyninin nasıl çalıştığını kabaca öğrensek görürüz ki duyguları ve düşünceleri kendi amaçlarımızın doğrultusunda kullana biliriz.
İnsan beynini bilincin enstrümanı gibi düşünün- milyonlarca tele sahip müzik aleti. Tellere dokunuştan sonsuz çeşitlilikte müzik parçaları ortaya çıkar. Biz bu hayata belli özelliklerle, miras aldığımız (soyumuzdan, geçmiş hayatlardan) eğilimlerle gelmişiz. Bundan dolayı tellerimiz bazı dokunuşlara daha hassas ola bilirler, bazı durumların gidişatı bizi etkilediğinde notlar daha yüksek seslenir. Fakat biz irademizin gücüyle telleri tutup fazla ses çıkarmamalarını sağlaya biliriz. Biz istediğimiz telleri güçlendirip, istediğimizi  etkisiz hale getire biliriz. Bütün mesele bu.
Beynimizin bazı hücrelerini geliştirip bazılarını da yavaşlata biliriz. Zihni eğitmek ve geliştirmek mümkündür, bunu yapan birey şaşırtıcı sonuçlar elde eder. Tüm kişisel gelişim literatüründe sıkça kullanılan “olumlu düşünün” önerisi zihnin geliştirmeye açık olduğu özelliğine dayalıdır. Negatif düşüncelerden ve duygulardan kurtulmak için( tabi böyle isteğimiz olunca) pozitifleri beynimize yerleştirmeliyiz. Onları harekete geçirince beynimizdeki onlara bağlı hücreleri(telleri) kuvvetlendiriyoruz ve bir süre sonra pozitif düşünceler beynimizde üstünlük alır. Tabi negatif düşünceler direniyorlar, karşı koymaya çalışıyorlar fakat siz ısrarla pozitif yönde hareket etmeyi devam etseniz onları etkisiz hale getirirsiniz.
Mesela, siz insanlardan nefret ediyorsunuz. Kalbinizde insan sevgisini büyütün, sevgiyle hareket edin, sevgini düşünün. İyi şeyler yapmaya çalışın. İlk başta zorlana bilirsiniz, çünkü yaptığınız şeyler size yapmacık gelecektir, fakat sonra Sevgi Nefreti yenecektir. Mesela hep karamsarsınız, melankolik yapıya sahipsiniz. Bu özellik sizin başarılı olmanıza engel oluyor, insanlarla ilişkilerinizi etkiliyor. Gülümsemeye çalışın, her olayda gülümsemek için bir detay bulun. Sabah uyandığınızda zoraki olsa bile dünyaya, hayata gülümseyin, yaşam sevincini hissedin. Bir süre sonra görürsünüz –yeni alışkanlık edinmişsiniz-güler yüzlü olma alışkanlığı.
Kendiniz için seçtiğiniz ve ya oluşturduğunuz olumlamaları kullanın, İradenizi ve Yüksek benliğinizi harekete geçirin. Disiplinli çalışmalar sonucunda tembelden girişken birisine dönüşürsünüz. Pozitif düşüncelere odaklanın. Ve onları hayata geçirip güçlendirin. Bunu yaptığınızda yeni ve kalıcı alışkanlıklar edinirsiniz.
Düşünceler davranışlarda gerçekleşir, davranışlar ise düşünceyi etkiler. Bunu yaptığımızda bir bütünlük kazanmış oluyoruz: söylediklerimiz, düşündüklerimiz, yaptıklarımız bir olur. Bütün bir kişiliğe sahip olmak istemez misiniz? Bütün kişilik güçlü kişiliktir ve hayatın her yönünde başarıyı elde eder. Biz kiminle iş yapmayı, aşk yaşamayı isteriz? Bütün kişilik her kesin muhatap olmak istediği kişidir, her kesin hayal ettiği kişidir. Çünkü o güvenilirdir, onunla her yere gidilir ve her tehlike göze alınır. Hiç böylesine rastladınız mı? Rastlamadınız ise kendiniz bütün kişilik olmayı seçin.
Pozitif düşünceleri hayata geçiren davranışlar zihni etkileyip bilincin bir bölümünü geliştiriyorlar. Her yeni pozitif düşünceyi tezahür etmek daha kolay oluyor ve her gerçekleştirme de daha net düşünceyi ortaya çıkarır. Yani burada proses iki yönlü hareket ediyor :direk ve ters etki. Eğer siz sevinçliyseniz gülücük sizin için doğaldır. Siz perişan olduğunuzda gülseniz – sevinci hissedersiniz.
Size bunu anlatmaya çalışıyorum. Kısaca: eğer belli bir davranışı alışkanlık etmek istiyorsunuz bu yönde düşünmeyi alışkanlık edinin. Bir düşünce alışkanlığını edinmek için ise gerekli davranışları yapın. Bunu deneyin!
Mesela hoşlanmadığınız bir işi yapmanız gerekiyor. Gerekli davranışı doğuran düşünceleri oluşturun. Kendinize bunları söyleyin:”Ben bunları ve bunları yapmak istiyorum. Sonra söylediklerinizi sevinçle, sanki bunlardan hoşlanıyorsunuz gibi, yapın. Yaptığınıza merak gösterin, onu en iyi şekilde yapmaya çalışın. Aklınızı kullanın, gurur duyun ve göreceksiniz ki bu iş size zevk vermeye başladı.

Bir düşünce alışkanlığından kurtulmak istediğinizde de aynisini yapın. Tam tersi düşünceyi oluşturun ve onu gerçekleştiren hareketleri yapmaya başlayın. Bunu sevinçle, merakla ve inatla yapın. Sonra sizde baş vermiş değişiklere dikkat edin. İlk başta karşı koyma ve sertlik hissedersiniz, fakat aldırmayıp yolunuzu devam edin. Merakınızı ve pozitif yaklaşımı sürdüre bilseniz az geçmeden sizi şaşırtacak sonuçlara ulaşırsınız.

26 Mart 2014 Çarşamba

+ DUYGUSAL ALIŞKANLIKLAR

                                                    




       DUYGUSAL ALIŞKANLIKLAR






 Bazıları duyguların alışkanlıklarımızla ilgisi olmadığını düşüne bilir. Fakat bizim düşünce ve davranış alışkanlığı gibi duygusal alışkanlıklarımız da vardır. Düşüncelerimizi kontrol ede bildiğimiz kadar duygularımızı da kontrol ederiz. İnsan duygularını geliştirme, güçlendirme, değiştirme ve bastırma gücüne sahiptir.
 Duygu tekrarlanınca derinleşir. Kişi bir duyguya onu büst bütün ele almağına izin verdiğinde daha sonra kolaylıkla ayni duyguyu çağrıştıra bilir ve sonunda bu duygu onun kişiliğinin parçasına dönüşür. Siz her hangi bir olumsuz duyguyu sık yaşamaya başladığınızda bilin ki onu alışkanlık haline getirmeden onu kontrole almalısınız. Tekrarlanan duygu daha güçleniyor ve sonunda alışkanlık haline geliyor, bu sefer ondan kurtulmak zordur.
Siz hiç kıskançlık yaşadınız mı? Yaşadığınızdan eminim. O zaman bu duygunun gittikçe güçlendiğini ve kriz haline geldiğini izlemişsiniz. Duyguya karşı koymayıp onu kontrol etmediğinizde o size hakim olur, alışkanlık haline gelip sizi yönetmeye başlar. Kıskançlık gibi negatif duygunun alışkanlık haline gelmesi ise sizi kıskanç, sinirli ve itici bir kişi yapar ve hayatınızda çok problem yaşarsınız.
Siz bir olaya, ya kişiye sinirli olmayı kendinize izin verdiğinizde bir sonraki durumda küçük bir şeyden dolayı daha büyük sinir krizine girersiniz.
Endişe etmek duygusu da tüm başka duygular gibi böyle büyüme ve çoğalma özelliğini taşıyor. İnsanlar önce ciddi bir şeyle ilgili endişe duyarlar, sonra daha küçük şeylere de endişe duymaya başlarlar ve sonunda en küçük detaylar bile onları panik haline sokar. Onlar her yerde ve her şeyde tehlike görmeye başlarlar. Her telefon çağrısının ucunda kötü haber olacağından korkarlar. Endişe duygusunu alışkanlık haline getirmiş kadın çocuğu sakin olunca hemen onun hasta olduğundan endişe eder, eşi işe odaklandığında – beni artık sevmiyor “diye üzüntüye kapılır. Bir kere kapımızı Endişeye açtığımızda o gittikçe artıyor ve hayatımızı zehir ediyor. Bu tür insanların dış görünüşleri de değişiyor, alnında derin çizgiler oluşuyor, sesi mazlumluğu çağrıştırıyor.
Suçlu kim?-arayışına giren insanlar da aynen bu duyguyu, suçlu aramak duyusunu alışkanlık etmişler. Suçlu arayışı daha çok kadınlara özeldir. Önce suçluyu burada ,sonra başka yerde, daha sonra her yerde aramaya başlarlar. Her zaman ve her yerde suçlu kişi bulunur. Bu tür insanlar çekilmez hale geliyorlar- arkadaşları, yakın çevresi onlardan uzaklaşmaya çalışıyor.
Suçlu aramak alışkanlığı küçük şeylerden başlar –kendi probleminde suçluyu partnerinde, ebeveynlerde, devlette, yanlış koşullarda aramaya başlar. Sonra bu duygu derin kökler salar, her fırsatta insan suçluyu arar ve bulur- bu da onu çok itici hale getirir.
Dedikodu yapmak da aynen duygusal alışkanlıktır. Kavgacı kişi de her fırsatta kavga eder, düşünmez, sonuçları göze alamaz, çünkü artık derin duygusal alışkanlık edinmiştir. Birkaç deneyimden sonra kavga etme duygusu ona hakim olur, kişiliğinin bir parçası haline gelir. Kişi bu duyguyu idare edemez, alışkanlık onu yönetir.
Kıskançlığını, kavgacılığın ve buna benzer negatif duyguların tohumları hepimizin kalbinde yatıyor, sadece gerekli toprak ve biraz su onların filizlenip büyümesine yeter. Bir negatif duygunun büyümesine izin verdiğimizde onun arkasından başkaları da hemen gelir.
Çok garip bir durum, değil mi? Biz bir şeyleri,duyguları yaşarken onları güçlendirip alışkanlık haline getiririz ve sonra onlara teslim oluruz. Artık duygusal alışkanlığımız bizi yönetir ve bizim hayatımızı etkiler. Biz kendimiz kendi düşmanlarımızı üretiyoruz! İşte duygu psikolojisi aynen böyle çalışıyor.
 Peki, ne yapa biliriz? Negatif duygu alışkanlıklarından hoşnut olan kişilere diyecek bir şey yok, ben kimseye burada moral dersi vermeye kalkışmıyorum. Bu alışkanlıklardan kurtulmak isteyenler için ise tek bir yol vardır. Siz yüksek Benliğinizi, olağanüstü ölümsüz varlık olduğunuzu hatırlayın. Yüksek İradenizi kullanın. Mesela bildiğimiz basit yöntem vardır: kızmak, bağırmak istediğimizde durup içimizden 10 kadar saydığımızda sinirimiz yatışır ve bağırma isteği azalır. Bu çok doğru yöntemdir. Burada içimizdeki alışkanlığın dışa vuruşunu engelliyoruz. Biz İrademizi kullanarak istikrarlı ve kararlı şekilde duygusal tepkilerimizi değiştirdiğimizde zaman içinde onları doğuran alışkanlıkları da yok etmiş oluruz. Bir kıskanma krizine girme aşamasında kendinize “dur” deyin. Söylemek istediğiniz sözleri, yapmak istediğiniz davranışları İradenizin gücüyle yapmayın. İçinizde kopan fırtınayı eyleme dökmeyin. Bunu bir- iki defa yaptığınızda kıskançlık duygusunun azaldığını görürsünüz. Çünkü söylediklerinizle, yaptıklarınızla siz onu daha güçlü hale getirirsiniz- eylemlerinizle bu tür duygusal alışkanlığı beslemek ve doruğa çıkarmağın sonucu psikolojiniz bozulur ve kendinizi hastane köşesinde bula bilirsiniz.
 Fıtratımızdan dolayı biz hepimiz bizim için neyin iyi ve neyin kötü olduğunu biliyoruz. Olumsuz alışkanlıklarımızdan kurtulma yönünde yaptığımız uzun vadeli ve istikrarlı çalışmalar bizim kişiliğimizi iyi yönde değiştirir. Kendimizi değiştirerek biz hayatımızı da değiştiriyoruz

25 Mart 2014 Salı

+ ALIŞKANLIKLARIMIZ

                                                              



                                                                                                   Alışkanlıklarımız







Bir kağıdı ikiye katladığınızı düşünün. Sonra onu açtığınızda bir çizgiyi göreceksiniz, açık durumda bile kağıt o çizginin yönünde katlanmaya yönelecektir. Siz kağıdı yeni çizgiyle katlaya bilirsiniz, bu sefer kağıtta yeni çizgi oluşacaktır. Bu kağıt bizim bilinçaltımızdır, çizgiler ise alışkanlıklarımızdır. Eski alışkanlıktan kurtulmak istediğimizde yenisini yaratmamız lazım. Kağıdın eski çizgiyle katlanmaması için yeni çizgiyi oluşturmak gerekiyor.
Biz bir hareketi, eylemi yaptığımızda bilinçaltımız  bize yardımcı oluyor, bu hareketi tekrar yaptığımızda daha kolay  yapılmasını sağlıyor ve zaman içinde onu otomatiğe bağlıyor. Ta ki, bu hareket bizi sıkı bağlamış alışkanlığımız oluncaya kadar. Bilinçaltı her zaman iyi niyetlidir ve bizim için en iyisini ister. Alışkanlık yaratıp, onun zincirleriyle bizi sıkıca bağlayıp hayatımızı kolaylaştırmak ister. Artık bu hareket bizim alışkanlığımız olunca biz ona fazla enerji harcamayız, o otomatiğe bağlıdır, çabuk ve kolayca gerçekleşir. Meslek hayatımızda, araba kullandığımızda iyi alışkanlıklar gerçekten hayatımızı kolaylaştırıyorlar. Fakat ayni şekilde biz kötü alışkanlıklar da edine biliriz. Bilinçaltı bizim yerimize kötü ve iyini seçemez, onun görevi bizim için her şeyi kaydetmek ve çalıştırmaktır.
Bilinçaltına kaydedilmiş ve otomatiğe bağlanmış alışkanlıkların bağlarını çözmek çok zordur. Fakat mümkündür.
Bir kere kötü alışkanlıkları önlemek  lazımdır. Siz sabah kalkıp kendinize “Şimdi ne yapmalı?” sorduğunuzda aslinde “şimdi ne gibi alışkanlık edinmeli” soruyorsunuz. Bu gün bir şey yapıp yarın onu tekrarlamakta kötü bir şey yoktur, fakat bilmemiz gerekiyor ki bazı eylemlere alışkanlık bizim için zararlı ola bilir. Bundan dolayı bazı şeyleri tekrar ve tekrar yaparsak kendimize bunu sormalıyız:” Ben böyle bir alışkanlık edinmek istiyor muyum?”
Bilinçaltımız telkinler deposudur ve biz oraya iyi telkinler yükleyip iyi alışkanlıklar yapa biliriz. Yeni pozitif alışkanlılara sahip olmak için kararlı olmalısınız, yeni alışkanlık yerleşmeyene kadar hiç taviz vermemelisiniz. Eski alışkanlığınıza “bir kere” dönmek isteseniz bilin ki “bir kere” denilen şey yoktur, o “bir kere” eski mekanizmayı hemen harekete geçirir ve siz artık “bin kerenin” etkisinde kalırsınız.
Alışkanlık ne kadar güçlü olursa olsun, o sizden güçlü değildir. Evet bilinçaltınızda kayıt vardır, fakat siz onu belli eylemle destekliyorsunuz. Zaten o kaydı da tekrarlanan eylemlerinizle yaptınız. Şimdi bilinçli şekilde, İradenizi kullanarak bu eylemi bir süre tekrarlamaktan vaaz geçip onun yerine başka şeyi yapmaya gayret etseniz, eski kaydı hafifletip sile bilirsiniz. Eski alışkanlığınızı ret ettiğiniz her seferinde sizin niyetiniz daha da güçlenecektir.
Bir duygu, onu ifade etmedikçe azalıyor. Ve tam tersi bir- duyguyu ifade eden eylemleri yaptığımızda biz o duyguyu çağrıştıra ve yarata biliriz. Bu insan psikolojisinin genel özelliğidir. Sevmediğiniz birisine sevdiğiniz gibi davranmaya başlasanız, ona sürekli sevdiğinizi söyleseniz, onunla ilgilenseniz, ona fedakarlık yapsanız bir süre sonra onu sevdiğinizi görürsünüz.
Yeni alışkanlıklar oluşturmak da bu yoldan geçer-siz size faydası olan eylemleri sürekli tekrarlasanız bir zaman sonra bilinçaltınız onları alışkanlık haline getirir ve siz artık zorlanmazsınız. Hayatınızı kolaylaştıran, size ve çevrenize faydalı olan ve mutluluk veren her şeyi alışkanlık haline getire bilirsiniz. Siz düşüncelere ve alışkanlıklara hizmet etmek zorunda değilsiniz, siz onların kölesi değilsiniz: onlar size hizmet etmeli.
Yüksek benliğinizi hep hatırlayıp “ben varım” söyleyin, İradenizi harekete geçirip hayatınızı kötü alışkanlıklardan arındırın.
Gizemli, her şeyin kaynağı ve suçlusu sayılan Bilinçaltı da sonuçta Bizim bilinçaltımızdır. Biz oraya güzel kayıtlar yapa biliriz, bu bizim elimizdedir, ve sonra da sonuç olarak güzellikleri yaşarız

24 Mart 2014 Pazartesi

+ KORKULARIMIZ VE ONLARDAN KURTULMA YOLU

                                                                                        

                                                                                     Korkularımız ve onlardan kurtulma yolu



Korkularımız birçok olumsuzlukların ve belaların nedenidirler. Hayatımızda değişikler yapmak istediğimizde onlardan başlamalıyız. Yani korku ve endişelerimizden kurtulmalıyız.
Siz bunu biliyorsunuz, defalarca okumuşsunuz, fakat gerçekte bunu yapmaya yaklaşmamışsınız. Korku bizim bilincimizin negatif düşüncelerden kaynaklanan derin alışkanlığıdır ve ondan kurtulmak gayret ve ciddi içsel çalışmalar ister. İradenizin gücüyle, inadınızla ve isteğinizle korkularınızdan kurtula bilirsiniz.
Güçlü istek mıknatıs gibi çalışır. Güçlü istek bize istediğimizi elde etmemiz için gereken şeyleri çeker: insanları, eşyaları, durumları. Ayni şekilde korku hissettiğimizde biz korktuğumuz şeyleri bize çeken güçleri harekete geçiriyoruz. Siz dikkat etseniz görürsünüz: birisi bir şeyden korktuğunda sanki o şeyi bekliyor gibidir. Düşünce çekim yasasına göre istenilen şeyi ve ya istenilmeyeni ayni şekilde bize çekiyor. Burada ayni prensip çalışmaktadır.
Karanlık odanı aydınlatmak için biz perdeleri çekip içeriye ışığın girmesine izin veririz. Korku alışkanlığımızdan kurtulmak için Cesareti davet etmeliyiz.
Korkularımıza savaş ilan etmek, onları yok etmeye çalışmak boş uğraştan başka şey değildir.
Bir kere bu kuralı unutmamak lazım: savaştığımız neyse, ona odaklandığımızda biz onu güçlendiriyoruz. Peki, ne yapmalı?  Cesaretli ve kararlı düşüncelere sahip olmaya odaklanıp  yeni alışkanlık edinmelisiniz. Ben Cesaretliyim, Kararlıyım sözlerini kendinize devamlı söylemelisiniz. Güne başladığınızda kendiniz için Cesareti, Kararlığı imgeleyin. Cesurca düşünün, konuşun ve hareket edin. Cesaret imgesini hep aklınızda tutun, ona odaklanın ve bir zaman sonra ona yaklaştığınızı göreceksiniz. Cesaret sözünün bilincinizde yerleşmesine izin verin, o kuvvet kazanana kadar ona odaklanın. Kendinizi cesur ve kararlı kişi olarak hayal edin, zor durumlarda nasıl davranacağınızı düşünün. Bilin ki, korku ve endişenin kimseye faydası yoktur. Korku sizi hareketsiz hale getirir, Cesaret ise harekete iter.
“Ne kadar şanslıdır” –deriz başarılı birisine. Fakat burada şansla ilgili hiçbir şey yoktur. Bence şans denilen şey hayalimizin ürünüdür. Bütün mesele düşüncenin frekansındadır, akışındadır. Ben bunu yaparım! Ben Başarırım! –düşüncesi mıknatıs gibi istediklerimizi çeker. Ben yapamam! Korkuyorum- sözleri ise olumsuzlukların yolunu açar.
Bunların boş söz olmadığını görmek için etrafınıza dikkat edin. Hiç başarılı birisinde “ben yapamam, korkuyorum” gibi düşünce haline rastladınız mı? "Başaracağım" sözü bizim yeteneklerimizi ortaya çıkarır, dışarıdan bize yardımcı güçleri çeker. Korkularımız ise yeteneklerimizi bastırır ve negatif olayları yaratır.
Boşuna düşüncelerinizi harcamayın, onları kendi hayrınıza kullanın. Artık pişmanlığı, olumsuzluğu, negatifliği, dengesizliği kendinize çekmeyi bırakın. Hayatta genel çizginiz “Başaracağım” olsun! “Ben yaparım” titreşiminde hayaller kurun, konuşun, hareket edin! Ben yaparım, ben başarılıyım- bilincinin boyutunda yaşadığınızda göreceksiniz ki hayatınızda yeni titreşimler yeni olayları, durumları çekiyorlar. Bakış açınızın değiştiğini, kendinize, özünüze daha çok yaklaştığınızı göreceksiniz. Artık kendinizi daha iyi hissedeceksiniz, her şeyi daha iyi anlayacaksınız.
Korku-endişenin, nefretin, acının, öfkenin, başarısızlığın kaynağıdır. Korkudan kurtulduğunuzda aslinde bütün negatif yönlerinizden kurtulmuş olursunuz.
Özgür olmanın tek yolu korkunun kökünü kazımaktır. Düşünce gücünü kullanmak isteyen birey ilk önce korkudan kurtulmalıdır. Korku sizi yönelttiğinde siz düşünce aleminde başarılı olamazsınız. Bundan dolayı bu engeli kaldırmanız lazım. Sonuçta bu sizin elinizdedir ve samimi olduğunuzda bunu yapa bilirsiniz. Korku ve endişenin alt titreşimlerinden kurtulduğunuzda daha mutlu, özgür, güçlü ve pozitif kişilik olarak ortaya çıkarsınız.
Hemen şimdi korkunun gitmesine ve tamamen size teslim olmasına karar verin. Onunla pazarlığa girmeyin. Korkunuzu beslemeyin, onu dondurun: o Cesaretin hakimiyet kurduğu yerde barınamaz. Korku “ben yapamam,ama, belki, korkarım..”sözleriyle etrafınızda dolaştığında siz Düşünce gücünü kullanmakta zorluk çekersiniz.

Size önerim: yapmaya korktuğunuz birkaç şeyi yapın! Göreceksiniz ki, Cesaret ve Kararlılık yolunuzdaki engelleri kolaylıkla kaldırıyor. Cesarete odaklanıp onu kişiliğinizin merkezine yerleştirdiğinizde hayatınızdaki değişimlere şaşıracaksınız. Korkudan kurtulmanın en güzel yolu onu unutmaktır. Onu unutun ve yeni Cesareti onaylayın. Düşüncelerinize yeni yön verin. O zaman sizi geriye ve aşağıya çeken eski negatif düşünceleri kökünden kazımış olursunuz. 

20 Mart 2014 Perşembe

+ YÜKSEK BENLİĞİNİZ









                                                                                                         
                   Yüksek Benliğiniz.


İnsanoğlu bilincini geliştirip onu kendi istekleri için kullana bilir. Zaten biz bunu her saat, her dakika bilinçli ve ya bilinçsiz yapıyoruz. Çoğumuz bunu bilinçsizce yapıyoruz, fakat bazı bireyler işin özünü kavramışlar ve sorumluluğu üzerilerine alarak kendi gerçekliklerinin yaratıcısı olmuşlar. Tabi bunlar hayatta büyük başarılara imza atan bireylerdir. Artık kimse onlara etki yapamaz, onlar kendi hayatlarının patronlarıdırlar. Onlar kendilerini kazandılar ve düşüncelerini kontrol altına ala bildiler. Bizim irade adlandırdığımız şey yüksek “Benliğimizin” kullandığı enstrümandır. Fakat bu insan iradesinin dışında yüksek ve tek İrade vardır ki, ona Mutlak İrade diye biliriz. Bizim her aldığımız soluğun arkasında bu Mutlak İradenin var olmasına rağmen, biz onu hissetmekte ve kavramakta zorluk çekeriz. Oysa insan iradesini kullandığında o Tek iradeye bağlanıyor ve ondan güç alıyor. Bilmemiz gereken o ki, Mutlak İradeye bağlanmak Yüksek benliğimize ulaşmaktan geçer. Bu çok önemli noktadır. Bakın, derin metafizik araştırmalara ve yolculuğa girmeden size basit ve kısa bir yol sunuyorum. Bu basit yolu anlasanız ve kullana bilseniz başarının sırrını çözmüş olacaksınız.
İnsan karanlık taraflarını dengeleyip yüksek benliğini kabul ettiğinde Mutlak İradeye yaklaşma fırsatı buluyor ve onun gücünü kullanıyor. İnsan kendi yüksek “Benliğini” kabul ettiği an kendini buluyor ve kendi iradesi ve Mutlak İrade arasında bağ kuruyor.
 Fakat bu Gücü kullanması için kişinin kendi alt ”titreşimlerini”, negatif yönlerini dizginlemesi lazım. Düşünsenize, kendi hayvani isteklerinin, duygularının kölesi olan birisi nasıl İradenin verdiği güzellikleri hak ede bilir?  Ben burada kendini kontrol etmekten, kişiliğimizin her yönünü Yüksek benliğimize teslim olmaktan söz ediyorum. Kişiliğimizin negatif yönleri, yani bizim gölge taraflarımız ayrı bir konudur. Fakat burada hatırlamamız lazım ki, biz bir şeye savaş açtığımızda onu güçlendiriyoruz ve kendimizle savaşta aciziz. Bizim yapa bileceğimiz tek şey karanlık yönlerimizi kabul edip onları kontrol altında tutmak, dengelemektir.
Yüksek “Benliğimiz” bizim tek gerçek benliğimizdir. Biz tüm yönlerimizle onun doğrultusunda hareket etmeliyiz. Bizim zaaflarımız bizi yönelttiğinde biz onların kölesi oluyoruz, biz onları yöneltmeliyiz- onları bizi değil.
 Şimdi kendi varlığınızı bir kraliyet gibi hayal edin. Burada İradeniz kenara itilmiş ve sizin karanlık yanlarınız tahtı ele geçirmişler: Tembelliğiniz, Korkunuz, Cimriliğiniz, Oburluğunuz, Tutkularınız, Nefretiniz, Hayvani duygularınız. Şimdi bu kraliyette denge ve düzeni kurmanız lazım. Siz iradenizin gücüyle burada kendi yüksek benliğinizi tahta geçire bilirsiniz. Siz ülkede isyanı yatıştırıp denetimi Yüksek benliğinize teslim ede bilirsiniz. Bunun için “Ben varım” emrini uygulamak size yeter. Gün içinde bu olumlamayı tekrar edin: “ Ben gerçek yüksek “Benliğimin” gücünü kabul ediyorum”. Gün içinde kendinize bu cümleyi her saat başında tekrarlayın. Karar verme durumlarında da içinizden bu olumlamayı söyleyin. Uyumadan önce de birkaç defa içinizden tekrarlayın. Kendi yüksek benliğinizin imgesini kurun ve canlandırın, onun başka yönlerinizin üzerinde kurduğu iktidarı hissedin- kralı tahtta görün! Bir süre sonra göreceksiniz ki,  olumlu düşünmeye başlamışsınız ve önce size zor gelen şeyler kolay gözüküyor. Kendinizi daha dengeli ve sakin hissedeceksiniz, siz artık köle değil-siz patronsunuz.

Karanlık yönleriniz sizi etkilemeye başladığında hemen yüksek benliğinize odaklanın ve ondan güç alın. Korku hissettiğinizde yüksek benliğinizin hiçbir şeyden korkmadığını hatırlayın ve cesur olmayı seçin. Her yerde ve her zaman yüksek benliğinizi var edin, gölge yanlarınızın sizi rahatsız etmeye izin vermeyin. Siz zaten uzun zamandır onların kölesi oldunuz, artık özgür olma zamanı gelmiştir. Size sunulmuş sade olumlamayı bile istikrarlı şekilde uygulayıp hep yüksek benliğinize hitap etseniz altı ay sonra başka insan olacaksınız ve geriye dönüp kendinizde baktığınızda sadece gülümseyeceksiniz.

17 Mart 2014 Pazartesi

+ TELEPATİ

                                                                                



           TELEPATİ

                                                                                                          


Her düşünce dalgalar ve ya titreşimler şeklinde etraf alana yayılıyor. Bu titreşimler başkalarının üzerinde az ve ya çok etki yaratıyor. Düşünce dalgalarını bilinçli şekilde bir objeye ve ya kişiye yönelte biliriz. Bu işleme genelde telepati deniliyor. Ruhsal gelişimde ilerlemiş kişiler telepati yeteneklerini geliştirip başkalarına mucize gözüken şeyleri gerçekletire biliyorlar. Biz burada günlük hayatımızda bize yardımcı ola bilecek basit teknikleri araştıralım. Siz bir konuşma sırasında karşınızdaki insanın ne düşündüğünü hissediyor musunuz?  Bir şekilde hissettiğinizden ve hatta bildiğinizden eminim. Sadece bunu ciddiye almıyorsunuz ve ya farkında değilsiniz. Ben konuştuğum insanın düşüncelerini dalga dalga hissediyorum, söylediğim şeye içindeki tepkiyi biliyorum, yüzüme başka şey söylese bile. Dikkat etseniz siz de bunu hissettiğinizi göreceksiniz.
Biz düşünce dalgalarını, titreşimlerini üretiyoruz, yayıyoruz ve ayni zamanda onları kabul ediyoruz. İşte telepati de bu titreşimlerin hareketine dayalıdır. Siz bu mekanizmanın nasıl çalıştığını bildiğinizde (tabi burada bilimsel araştırmalardan söz etmiyorum) onu kullana bilirsiniz. Kullanmak belki de doğru kelime değildir, geliştire bilirsiniz-daha doğrudur, çünkü zaten siz bu işlevi hayatınız boyunca yapıyorsunuz.
Şimdi bizden uzak mesafede olan kişiye telepati yoluyla etkilemeyi öğrenelim. Bu telepatinin ilk basamağıdır ve uygulaması da kolaydır.
Diyelim ki siz uzakta birisinin sizi düşünmesini, hatırlamasını istiyorsunuz. Tabi düşüncelerin dalga şeklinde yayınlandığı bildiğinizden onu düşünmeye başlarsınız. Fakat bu düşüncelerin titreşimleri her kesi yayılır ve siz istediğiniz kişiye de az miktarda etki yapar. Onun daha güçlü etki alması için sizin ona odaklanmanız ve konsantre olmanız gerekir. Siz “yayın makinesini” bilinçli şekilde çalıştırıp düşüncelerinizi ona yöneltseniz daha iyi sonuç alırsınız.
Konsantre olma yeteneğiniz burada çok önemlidir. Size daha önceki makalemde sunduğum egzersizler odaklanma yetinizi artırır.
Mesela, bu günlerde sizin bir iş görüşmeniz vardır, siz birisine yeni projenizi anlatacaksınız ve onun ilgisini kazanmak istiyorsunuz. Tabi görüşmeden önce bu kişiyle ilişki kurmak ve onun ilgisini çekmek sizin lehinize olur. Bu durumda onunla telepati isteğiyle düşüncelerinizi paylaşa bilirsiniz. Bunun için sakin bir yere çekilip uzanmanız ve ya rahat koltukta oturmanız lazım. Zihninizi susturup bedeninizi gevşetin. Sonra etkilemek istediğiniz kişiyi düşünmeye başlayın. Burada çok sakin ve rahat olmanız şarttır. Konsantre olmak, odaklanmak yüzünüzü buruşturmak ve ya yumruklarınızı sıkmak anlamına gelmiyor. Yakın zamanda görüşme yapacağınız kişinin yüzünü hayal edin. Eğer onu hiç görmediyseniz ve yüzünü bilmiyorsunuz, o zaman belirsiz bir figürü imajine edin. Siz onu düşündükçe bu belirsiz figür daha belirli ve aydın hala gelecektir. Hayal ettiğiniz yüz daha gerçekçi hale gelmesi o demektir ki, siz onunla artık düşünce bağı kurmuşsunuz. Böyle durum oluştuğunda siz ona istediğiniz şeyi telkin ede bilirsiniz ve onun sizin isteğinizi yerine getirdiğini de hayal ede bilirsiniz. Siz böylece belli düşünce dalgalarını yayınlıyorsunuz, fakat siz bu kişiyle ilişki kurduğunuzdan bu dalgalar onu daha çok etkileyecektir. Sizin bu yönde başarınız yaptığınız pratiğe başlıdır.
Peki siz kendinizi başkalarının etkisinden nasıl korursunuz?  Dış etkeni hissettiğinizde “ben varım” sözlerini söyleyin ve kendi merkezinizde olmaya çalışın. Bu sözler size psişik güç verecektir ve siz düşünce dalgalarına tepkisiz olacaksınız. “Ben varım” sözleriyle siz kendi yüksek “benliğinizi” çağrıştırıp onunla birleşmelisiniz. Bunu tam yapmakta zorluk çekseniz bile, onu sadece anımsamak, farkında olmak ve bu sözleri söylemek size yardımcı olur.


16 Mart 2014 Pazar

+ İRADENİN GÜCÜ

                                                                                 





                                                                                                       
                   İradenin gücü


Biz düşüncenin çekim gücüne sahip olduğunu biliyoruz. Düşüncenin çekim gücü bizim isteğimizin dışında, irademizin dışında çalışır, fakat düşüncenin bu özelliğinin farkında olduğumuzda onu kullana biliriz. Ama bizim bilinçli şekilde kullandığımız başka bir gücümüz de vardır- irademiz. İrade bilinçli şekilde bir objeye odaklanmış düşünce gücüdür diye biliriz. Biz irademizle düşünce dalgalarını bir objeye yönelte biliriz.
Doğanın olağanüstü gücü olan iradeyi her kes az ya çok kullanıyor. Çoğu kişi iradenin kaynağını ve gelişimini anlamasa da onun gücünü hisseder ve kullanır.
Pratik yaparak biz irademizi güçlendire biliriz. Fakat önce onun nereden geldiğini, kaynağını anlamamız lazım. İrademizi anlamak için, onu güçlendirip bilinçli kullanmak için biz gerçek “beni” bulmalıyız ve bilmeliyiz.
Materyalist bakış açısına sahip kişilerin dışında insanlar bizim bir tek fiziksel bedenden ibaret olmadığımızı bilir. “Ben” dediğimizde biz fiziksel bedenimizin, zihnimizin, düşüncelerimizin dışında bir varlık olduğumuzu bilmeliyiz. Bu bizim “yüksek benliğimizdir”. Çok az insan yüksek benliğini tanır ve onun doğrultusunda yaşar- bu gerçekten derin ruhsal değişim ve gelişim ister. Fakat her fert “yüksek benliğini” hissede bilir, onu algıladığı anları yaşar. Meditasyon halinde, hayallere daldığımızda, içimizdeki varlığa doğru yolculuk ettiğimizde “ben varım” dediğimizde yüksek benliğimizi hissederiz.
Şimdi bu satırları okumayı bırakın, bedeninizi gevşetin ve sizin bedeninizin ve aklınızın üzerinde var olan “beni” hissetmeye çalışın. Zihninizi susturup bedeninizi gevşete bildiyseniz, gerçek “benin” esintisini algılarsınız. Hiçbir şey gerçek “bene” zarar veremez, onu yok edemez. Beden ve zihin yok ola bilirler, fakat  “ben” her zaman vardır ve var olacaktır. Zihnini yüksek benliğinin yönetiminde tuta bilen insan artık başka boyutta yaşıyor, o “ benin” sonsuz gücünü kullana biliyor. Siz “ben varım” diyen yüksek parçanızla temas kura bilseniz, yüksek benliğinizi hissetseniz hayatın sırrını bulmuş olursunuz.
Söz ettiğimiz “irade”  “ben” varımın tezahürüdür. Biz irademizle düşüncelerimizi yönetiyoruz ve başka insanları etkiliyoruz. Düşünce dalgalarıyla başkasını etkilemek için irademizi, daha basit söylesek isteğimizi kullanmalıyız. Biz yüksek benliğimize yaklaştıkça irademiz de güçlenir ve etki alanımızda fiziksel dünyada genişliyor.
İrademiz bizim isteklerimizde tezahür eder, bundan dolayı iradenin gücü dediğimizde isteğin gücünü kast ederiz. Diye biliriz ki, insanların başkalarını etkileme gücü onun isteğine bağlıdır. İnsanlığın önderleri bu gücü hep kullanmışlar, belki de hiç farkında olmadan. Tabi onlar karizmalarının bir sırrı olduğunu biliyorlardı, fakat bu gücün kaynağından haberleri yoktu. Napolyon irade gücünü kullanan ender insanlardan biridir. Onun iradesine milyonlarca insan teslim oldu ve o isteğinin gücüyle mucizeler yarattı. Onun bazı sözlerinden anlaşılıyor ki, bir gülce uyum içinde olduğunun o bir süre farkındaydı.
Fakat daha sonra o bu gücü istismar etmeye başladı, onu doğru kullanmayınca güç onu terk etti. Siz belki de her zaman şanslı olan kişilere rastlamışsınız. Onların kendi benliğiyle uyum içinde olduklarını, kendilerine güvendiklerini görmüşsünüz. Onlar kendi “yıldızlarına” inanırlar. Burada onların yüksek benliği tezahür eder. Onlar hakikatin bir zerresini benimsemişler- yüksek benliğinin gücünü kullanıyorlar. Genelde insanları bu gücü kullanmaya iten şey  şöhret ve zenginlik dürtüsüdür. Bazıları ise  “ben varım” hakikatini benimsemişler, fakat bunu mal devlet, şöhret için kullanmaktan çok uzaklar. Onların gücü var, fakat istekleri yoktur. Onlar bu gücü daha yüksek amaçlar için kullanmayı seçerler. Ben şimdi burada doğru ve yanlış yoldan konuşmuyorum. Doğru ve yanlış burada yoktur, her kesin kendi doğasına, planına göre yolu vardır.
İstek irademizle düşüncelerimizi bir objeye yöneltmek demektir. İsteğin, irademizin gücü bizim kendi benliğimizi bilmemize bağlıdır. Kendi benliğimizin gücünü bildiğimiz kadar isteğimizin gücü gelişir. Benliğinizin farkında olduğunuz kadar gücünüz olur. Burada benliğinize ulaşma yollarını size sunmaktan acizim. Her kesin yolu farklıdır. Siz bunu daha çok sezgilerinizle anlaya bilirsiniz, aklınızla değil. Doğru yolda olduğunuzu hissedeceksiniz, kuşkunuz olmayacaktır. Bilinciniz genişledikçe gücünüz de artacaktır. Siz kendinizi bedeninizin ve zihninizin dışında yüksek varlık olduğunuzu hissettiğinizde zihninizin sadece sizin kişiliğinizi tezahür etmesi için bir vasıta olduğunu göreceksiniz. Zihin o kadar da mükemmel değildir ve gerçek benliğinizi ifade etmekten acizdir. Siz hep “ben varım” deyip düşündüğünüzde zaman içinde zihniniz de genişleyecektir ve sizin gelecek planınıza uyum sağlayacaktır.
İradenizin gücünü artırmak istediğinizde tabi pratikte bazı şeyleri denemek isteyeceksiniz. Bunun için basit egzersizler mevcuttur. Mesela, sokakta yürürken birkaç metre uzaklıkta sizin önünüzde yürüyen insanın ensesine bakın. Onun ensesine odaklanıp, dikkatle bakarak içinizden onun dönüp size bakmasını isteyin. Ona komut verin.
Birkaç gün bu egzersizi yaptıktan sonra siz başarılar elde etmeye başlayacaksınız.
Başka egzersiz. Sinemada, tiyatroda, konserde önünüzde oturmuş kişinin ensesine bakın ve size bakmasını isteğin. Bu tür egzersizleri farklı şekillerde yapa bilirsiniz. Pencereden sokakta yürüyene kafasını kaldırıp size bakması için komut vere birsiniz. Burada 10 kişiden 7 si inanın size bakacaktır.
Sol ve ya sağ kaldırımda yürüyen birisine de komut vere bilirsiniz. Bunun için ona bakmayın, önünüze bakın, fakat onu dikkat alanınızda tutun ve içinizden ona komut verin. Bir zaman sonra o dönüp sizin tarafa nazar atacaktır.

Bu tür egzersizleri yaparken bunları eğlence için değil, irade gücünüzü geliştirmek için yaptığınızı da unutmamanız lazım. 

15 Mart 2014 Cumartesi

+ MANYETİK BAKIŞ

                                                                   
                                                               
                                                                         Manyetik bakış

   Manyetik bakış derken biz etkili, cazibeli bakışı kast ediyoruz. Bu bakışları siz gerekli egzersizleri yaparak elde ede bilirsiniz. Egzersizler göz kaslarını ve sinirlerini geliştirip güçlendirecektir. Disiplinli şekilde egzersizleri uygulasanız bir süre sonra çevrenizde çok az kişi sizinle göz göze gele bilecektir. Sizin bakışlarınızın etkisinde insanlar telaş ve endişeye kapılacaklar. Mükemmel manyetik bakış elde ettiğinizde siz onu hiçbir şeye değişmeyeceksiniz, bu bakış sizin en büyük silahınız olacaktır. Fakat egzersizleri yaptığınızda bir tek çalışmalarla yetinmeyin, pratik uygulamalar da yapın.  Çevrenizdeki insanlarla bakışlarınızdaki değişimleri deneyin ve sonuçları kendiniz için kayıt edin.
Bu egzersizleri sizin için iyi kaynaklardan derleyip topladık:
  1. Bir beyaz kağıdın ortasında daire( 5sm yarıçapında) çizin ve sonra onu karalayın. Kağıdı gözlerinizin hizasında (otururken) duvara asın karşısında bir iki metre uzaklığında oturun. Bir dakika içinde gözlerinizi kırpmadan dikkatle siyah noktaya bakın. Sonra ara verip bunu tekrarlayın. Toplam 5 defa yapın.
Sonra kağıdın yerini duvarda değiştirin, onu sağ tarafa (50sm) çekin. Aynı sandalyede oturup önce karşınızdaki duvara, bir süre sonra kafanızı çevirmeden sağa çektiğiniz kağıda, oradaki siyah noktaya bakın. Bunu bir dakika gözünüzü kıpmadan sürdürün. Bunu dört defa yapın.
Ayni şeyi kağıdı sol tarafa yerleştirip yapın.
Bu egzersizi yapmaya 3 gün devam edin. Üç gün sonra bakma süresini iki dakikaya çıkarın. Üç gün sonra üç dakika yapın. Böylece her üç günün tamamında süreyi bir dakika artırın. Bunu 15 dakikaya ulaştığınıza kadar yapın.
Bu egzersiz son derece önemlidir, bunu istikrarlı şekilde yapıp 15 ulaştığınızda artık konuştuğunuz her kişiyi manyetik bakışınızla etkileye bileceksiniz. Sizin bakışlarınıza kimse karşı koyamayacaktır. Egzersiz size sıkıcı gele bilir, fakat onun ödülü de sizi memnun edecektir.
  1. Ayni egzersizi başka şekilde yapa bilirsiniz. Bir aynanın karşısında durup gözlerinize bakmanız gerekir. Burada zamanı aynen yukarıdaki egzersizdeki gibi her üç günde bir dakika uzatmanız lazım. Sizin bakışlarınız daha anlamlı ifade kazanacaktır ve karşı tarafın bakışlarına kolaylıkla karşı koyacaksınız. Bu egzersizi de sistematik şekilde yapmanız lazım.
  2. Duvarın karşısında 1,5 metre aralığında durun. Gözlerinizin hizasında yapıştırılmış kağıda, orada çizdiğiniz siyah noktaya bakın. Gözlerinizi siyah noktadan ayırmadan kafanızı çevirmeye başlayın. Bu egzersiz gözlerinizin ayni noktaya bakarak dönmesini sağladığından göz kaslarınızın ve sinirlerin gelişimine hizmet eder. Kafanızı her yöne çevirin, fakat egzersizi yavaş ve yorulmadan yapmaya dikkat edin.
  3. Karşınızdaki duvarın farklı noktalarına gözlerinizi çevirin:yukarı,aşağı,sola,sağa.Sonra dinlenmek için siyah noktada duraksayın. Bu egzersiz de kasları ve sinirleri geliştiriyor.
  4. Karizmatik bakış elde ettiğinizde kendinize güvenmeniz lazım. Bunun için bakışlarınızı arkadaşınızda deneyin. Arkadaşınız karşınızda sandalyeye otursun, ondan sizin bakışınıza yapa bildiği kadar cevap vermesini isteyin. Sonra onun gözlerine bakmaya başlayın. Az geçmeden arkadaşınız size “yeter” diye bilir ve bunu söylediğinde onun yarı hipnoz halinde olduğunu göreceksiniz.

Anlaşılır ki sakin dikkatli bakışlar asla haddini bilmez, yırtık bakış değildir. İlk başlarda yeni bakışlarınız insanlarda şaşırtıcı etki yaratacaktır, fakat daha sonra siz kimseyi rahatsız etmeden bakışlarınızı kullana bileceksiniz. Yaptığınız egzersizler ve çalışmalar hakkında ne kadar az konuşsanız ve paylaşsanız o kadar sizin için iyidir. Bu sizin sırrınız olsun, aksi taktirde siz kazandığınız gücü kullanmakta zorluk çekersiniz. Bunu dikkate alın ki, sonra pişman olmayasınız. Çalışmalarınızı yavaş ve temkinle sürdürün, acele etmeyin.

14 Mart 2014 Cuma

+ PSİKOLOJİK ETKİ

                                                                                  





                                                                                                   
                    Psikolojik etki


Başkalarına psikolojik etki yapma becerisine sanat diye biliriz ve bu sanata sahip olanlar genelde hayatta başarılı oluyorlar. Bizim başarımız bizim irademizin, hayal gücümüzün, yeteneklerimizin dışında insanlarla kurduğumuz ilişkilere bağlıdır. Çoğu zaman bir problemi çözmek için, bir adım atmak için karşımızdaki insanı ikna etmeliyiz. Sözleriyle, konuşma tarzıyla, bakışlarıyla güçlü etki yaratan kişilere hayatınızda muhtemelen rastlamışsınız. Bu kişiler direk psikolojik etki yapma yeteneğini benimsemişler, bilinçli ve ya bilinçsiz. Şimdi biz bunu bilinçli şekilde yapmaya çalışalım.
Biz birisiyle karşı karşıya geldiğimizde ona birçok yollardan etkiliyoruz, bütün bu yolları birleştiren üç yöntem vardır:
  1. Direk etkileşim: ses, görünüş, konuşma tarzı, göz ifadesi. Bunları bilerek ve ya bilinçsiz kullanırız.
  2.  Zihninizin gücüyle yönelttiğiniz düşünce dalgaları, frekansları.
  3. Düşüncenin çekim gücü. Bu güç düşünceye sürekli odaklandığınızda elde ediliyor ve bir kere oluştuktan sonra kendi bağımsız hareket ederek kişiye “çekicilik, karizma” kazandırıyor.
Biz hepimiz daima bir birimizi etkiliyoruz. Konuşma sırasında karşı koyduğumuz bir düşünce bile bilincimizde küçük tohum şeklinde yerleşe bilir, ve daha sonra biz içimizde bu düşünceyi kabul ede biliriz, evet deriz kendimize,  belki de böyledir, doğrudur- tohum filizlenir ve biz bu düşünceyi kabul etmiş oluruz.
Bilinçli şekilde psikolojik etkiyi kullanmamız için zihnin farklı fonksiyonlarını bilmemiz lazım. Burada bize gerekli olan zihnin aktif ve pasif görevlerini ele alacağız. Zihnin aktif yönü şuurlu ve iradeli düşüncede tezahür eder. Aktif, hareketli, ihtiyatlı bir iş adamı iş saatlerinde iradesini ortaya koyar ve aktif zihni kullanır. Pasif zihin ise otomatik, bilinçsiz, sezgisel düşüncede kendini belli eder. Zihnimizin pasif tarafı bize aslinde en büyük hizmeti veriyor, o tüm işlerin altyapısını hazırlıyor ve hiçbir zaman yorulmuyor. Aktif zihin tüm sinir sistemini harekete geçiriyor, organizmanın gücünü kullanıyor ve yoruluyor. Aktif zihin etkilenmeye yatkın değildir, pasif zihin hipnozda kullanılan zihindir. Her iki zihnin zayıf ve güçlü tarafları vardır.
İnsan kendi zaaflarından güçlü değildir ve bundan dolayı siz onun zayıf noktasını bulup onu kullana bilirsiniz. Siz zayıf noktaya atak yaptığınızda göreceksiniz ki, en önemlisi konuştuğunuz kişinin aktif zihnini kandırmaktır, onu atlata bilmektir. Burada çok yöntem vardır, mesele en iyisini bulmaktır.
Hiçbir zaman “hayır” sözünü cevap olarak kabul etmeyin! İşlerinizde bu kuralı uygulayın. Aşık olduğunuz kızın nasıl hayır cevabı sizi ikna etmiyorsa, işlerinizde de bu cevap sizi ikna etmesin.
Bu taktiği iş hayatınızda kullanarak başarıyı elde edersiniz. Telkin tekrarlanarak güç kazanıyor! Birisi sizin teklifinizi bir kere ret ede bilir, fakat onu tekrar ve tekrar dinlediğinde ikna ola bilir. Siz kendiniz tekrarlanan sözlerle ikna olmuşsunuz, neden o olmasın? Belki de hemen size hayır cevabı verirler, fakat sizin düşünceleriniz onun bilincinde tohum ekmiş, bir daha geri döndüğünüzde o sizin düşünceyi kabul eder.
Karşınızdaki insanla ilişki kurduğunuzda telkin gücünü kullanmaya çalışın, siz karşı tarafın aktif zihnini şaşırtmaya bakın. Burada sizin iki güçlü ortağınız vardır: düşüncenizin yaydığı dalgalar ve düşüncenizin çekim gücü. Bu iki gücü de iyi kullanmanız için pratik yapmanız lazım.
Bu güçler aslinde herkes sahiptir, fakat bunun farkında olanlar onu kullanıyorlar. Bazıları bu güçleri bilinçsiz de kullanır. Bu bir çocuğun yüzme öğrenmesine benzer. Yüzme becerisi insanda doğuştan vardır. Fakat çocuk bundan emin değil, emin olduğunda yüzecektir.

Bir konuşmada en önemli etken sizin bakışlarınızdır. Konuşma sırasında muhatabınızın gözünün içine bakmaya çalışın. Her fırsatta, ona bir şey gösterdiğinizde, ona bir şey sorduğunuzda, bir şeyi tastık ettiğinizde iradeli sert bakışlarla onun gözlerine bakın- böylece ona daha çok etki göstermiş olursunuz. Karşınızdaki gözlerini kaçırsa bile her fırsatta onu yakalayın ve gözlerinin içine bakın. Siz bakışlarınızla da kendi isteğinizi belirtmeye çalışın, onu kararlı bakışınızla etkileyin. Siz konuşmada dinleyici rolünde olduğunuzda, sizden bir şeyler beklendiğinde tam tersini yapın- konuşmacının gözlerine bakmayın ve ya göz göze geldiğiniz anda karar vermekten kaçının. Başınızı çevirip düşünür gibi yapın ve onun bakışlarının etkisinin geçmesini bekleyin. Konuşmada dinleyen her zaman daha pasif durumdadır ve onu etkilemek daha kolaydır. Pasif dinleyici halinde telkine açık olduğunuzu bilin ve karar vermekte acele etmeyin, başkasının etkisinde olmadan karar verdiğinizden her zaman emin olmanız gerekir.

12 Mart 2014 Çarşamba

+ GÜNLÜK HAYATINIZDA FENG SHUİ

                                                                                  



   

    GÜNLÜK HAYATINIZDA FENG SHUİ

                                                                                        


 Feng Shui üstadı Yan Çen Hay diyor ki, milyarder olmak için sizin yattığınız yer, giriş kapınız ve mutfak ocağınız Şen Chi istikametinde olmalıdır. Eğer siz her işte ve her alanda kendi Şen Chi yönünüze bakmaya alışkanlık etseniz maddi durumunuz iyileşir. Bu durumda sizin Chi enerjinizi Dünya akımlarıyla uyum içinde olur.
Kendi Gua rakamanızı çıkarıp iyi istikametlerinizi öğrendiğinizden sonra kaliteli pusula satın alıp işe konula bilirsiniz. Feng Shui’nin derinliklerine, tekniklerine girmek istemeseniz bile, istikametlerinizi bilmenizde sizin için fayda vardır. Her zaman Şen Chi istikametinize yönelmeye dikkat edin. Eğer sizin iş yerinizde ve ya evinizde çalışma masanız sizin için kötü olan istikamete bakıyor ise sizin başarılı olmanız mümkün değildir. Feng Shui çalışır, bundan hiç kuşkunuz olmasın.
Yatağınızın iyi yönünüzde olması, uyurken Chi istikametine yönlenmeniz çok önemlidir. Yemek yediğinizde de masada kendi iyimser yönlerinizden birisini seçip oturun. Aile fertlerinin Gua rakamını çıkarıp onlar için de masada uygun yerler seçin.
Sizin dört şanslı istikametleriniz vardır (önceki makalemde onları konuşmuştuk), her fırsatta onları kullanmayı unutmayın.
Feng Shuide en önemli şey giriş kapısıdır, yatak odasının kapısı ve yatağınızın başucu.
Evinizin sektörlerini analiz ettiğinizde kötü sektörlerin banyoda ve mutfakta yerleşmesine dikkat edin. Bu bölümlerde negatif enerji suyun beraberinde akıp gittiğine inanılır.
Ani değişimi beklemeyin, mesela mobilyanın yerini değiştirdiğinizde ertesi gün her şeyin değişeceğini düşünmek saçmalık olur. Feng Shui uygulamaları yaptığınızdan sonra bir süre yaptığınızı unutun, hayatınıza devam edin, o zaman değişiklikler daha hızla harekete geçer.
Yaratıcılığınızı kullanın, bilin ki evinizin bir bölümünü canlandırdığınızda siz hayatınızdaki enerjileri harekete geçiriyorsunuz.
Fakat her sektörde değişiklik yapmaya acele etmeyin. Her şeyi ayni anda harekete geçirmek sakıncalıdır ve hatta tehlikelidir. Önce düşünün, hayatınızın hangi bölümünde tamire ihtiyaç vardır? Tamire ihtiyacı olmayan şeyi tamir etmek gerekmez. Bazıları zaten iyi gittiği şeyleri daha iyi hale getirmek niyetiyle hareket ederler, o zaman oradaki uyumu bozmuş olurlar ve ters tepki ala bilirler.
Mesela kariyerinizde başarılıysanız, sadece evinizin o sektörünü fazlalıklardan ve eskilerden arındırın, hafifletin, ama başka şeyler yapmayın. Bununla siz enerji potansiyelini açığa çıkarırsınız fakat değişim yapmazsınız.
Feng Shui her zaman iyi niyetle ve hoşgörüyle. Asla kötü amaçla kullanmayın!
 Evinizin bir sektörünü arındırıp onu sembollerle harekete geçirdiğinizde olumlamalar da kullanmanız iyi olur. O zaman Evren ne istediğinizin mesajını alır ve siparişinizi kabul eder.
Olumlamaları kendi yaratıcılığınızı kullanarak kendiniz yarata bilirsiniz.

Pratik çalışmalar  gösteriyor ki, Feng Shui sembollerini güçlü niyetinizle birleştirdiğinizde mucizelere yarata bilirsiniz.

10 Mart 2014 Pazartesi

+ İYİ VE KÖTÜ İSTİKAMETLER

                                                                                    


                                                                                                   

                     İyi ve kötü istikametler                                                                           




Gua rakamınızı öğrendikten sonra sizin için hoş ve ya negatif olan istikametleri öğrene bilirsiniz.
Feng Shui size basit gözüke bilir (ev dekorasyonu, sektörler, elementler) ,fakat bu derin anlamlar ve felsefe içeren bilgi dalıdır. Siz Feng Shui uzmanı olmasanız bile, bazı genel şeyleri bilmenizde ve kullanmanızda fayda vardır. Bu sizin Gua rakamaınız ve istikametlerinizdir. Mesela çok önemli bir iş görüşmesinde size zarar getirecek negatif yönde oturmanız gerekmez ve buna dikkat edersiniz.
Feng Shui’de insanlar Gua rakamına göre iki gruba bölünürler: Batı ve Doğu.
Doğu grubuna bu Gua rakamları aittirler: 1,3,4,9
Batı grubu: 2,6,7,8.
Gua rakamı için pozitif istikametler bunlardır:
  1. Şen Chi – hayat kaynağı. Feng Şhui de en iyi istikamet sayılır. Bu enerji başarı,  şöhret, para, şans getirir. Çalışma masasını yöneltmek için en güzel yöndür.
  2. Göksel doktor Tyen-İ- bu sağlık enerjisidir. Onu harekete geçirmek için yatak odası kapısının ve ya yatağınızın bu yöne bakması gerekiyor. Yemek masasında bu tarafa bakmak sağlığınızı iyi etkiler.
  3. Yan- Nyan- Sevgi, aile. Bu enerji aile hayatında mutluluğu, aşkı getirir. Yalnızlıktan kurtulmak isteyenler için en iyi yöndür.
  4. Kişisel gelişim –Fu- Bey. Bu yön öğrenciler için çok iyidir. Zihin açıklığı, yaratıcılık.

Doğu grup için iyimser yönler :

Gua rakamı          Başarı                       Sağlık                  Sevgi                          Kişisel gelişim


1                          Güney-Doğu             Doğu                   Güney                       Kuzey
3                          Güney                        Kuzey                 Güney-Doğu             Doğu
4                          Kuzey                       Güney                 Doğu                         Güney-Doğu
9                          Doğu                         Güney-Doğu       Kuzey                       Güney


       Batı grubun iyimser yönleri

2                         Kuzey-Doğu            Batı                      Kuzey-Batı                Güney-Batı
6                         Batı                          Kuzey- Doğu        Güney-Batı                Kuzey-Batı
7                         Kuzey-Batı               Güney-Batı           Kuzey-Doğu              Batı
8                         Güney-Batı               Kuzey-Doğu         Batı                           Kuzey-Batı

Misal: Sizin Gua rakamınız -9. Siz Doğu grubuna aitsiniz. Sizin elementiniz-alevdir. Sizin en iyi yönünüz- Chi kaynağınız-Doğudur. Göksel doktorunuz-Güney-Batı. Romantik ilişkiler-Kuzey. Kişisel gelişim-Güney

Misal: Gua rakamınız -8. Siz batı grubuna dahilsiniz. Elementiniz–Toprak. Chi yönünüz- Güney-Batı. Göksel doktor- Kuzey-Doğu. Romantik ilişkiler- Batı. Kişisel gelişim-Kuzey-Batı.


Negatif yönleri de Gua rakamına göre belirlemek mümkündür.

           Doğu grup

Gua rakamı    İflas                      6 katil                    beş hayalet                  başarısızlık

1.                    Güney-Batı            Kuzey-Batı           Kuzey-Doğu              Batı
3.                     Batı                       Kuzey-Doğu        Kuzey-Batı                Güney-Batı
4.                     Kuzey-Doğu         Batı                      Güney-Batı                Kuzey-Batı
9.                     Kuzey-Batı           Güney-Batı           Batı                            Kuzey-Doğu


                Batı grubu
2                     Kuzey                    Güney                 Güney-Doğu                Doğu
6                     Güney                    Kuzey                 Doğu                            Güney-Doğu
7                     Doğu                     Güney-Doğu        Güney                          Kuzey
8                    Güney-Doğu           Doğu                   Kuzey                          Güney     


 Gua rakamınızı çıkarıp en iyi yönünüzü öğrendikten sonra bilgilerinizi dikkatlice kullana bilirsiniz. Şen Chi enerjisini hayatınıza girmesi için yattığınız yönü, giriş kapısını, bu enerjinin akışına göre düzenleyin. Fakat hayatınızın her bölümünü hemen harekete geçirmekte acele etmeyin. Bir bakın hangi alanı onarmak ve iyileştirmek gerekiyor? O alanda değişikler yapın.