Başkalarına psikolojik etki yapma becerisine sanat diye
biliriz ve bu sanata sahip olanlar genelde hayatta başarılı oluyorlar. Bizim
başarımız bizim irademizin, hayal gücümüzün, yeteneklerimizin dışında
insanlarla kurduğumuz ilişkilere bağlıdır. Çoğu zaman bir problemi çözmek için,
bir adım atmak için karşımızdaki insanı ikna etmeliyiz. Sözleriyle, konuşma
tarzıyla, bakışlarıyla güçlü etki yaratan kişilere hayatınızda muhtemelen rastlamışsınız.
Bu kişiler direk psikolojik etki yapma yeteneğini benimsemişler, bilinçli ve ya
bilinçsiz. Şimdi biz bunu bilinçli şekilde yapmaya çalışalım.
Biz birisiyle karşı karşıya geldiğimizde ona birçok
yollardan etkiliyoruz, bütün bu yolları birleştiren üç yöntem vardır:
- Direk etkileşim: ses, görünüş, konuşma tarzı, göz ifadesi. Bunları bilerek ve ya bilinçsiz kullanırız.
- Zihninizin gücüyle yönelttiğiniz düşünce dalgaları, frekansları.
- Düşüncenin çekim gücü. Bu güç düşünceye sürekli odaklandığınızda elde ediliyor ve bir kere oluştuktan sonra kendi bağımsız hareket ederek kişiye “çekicilik, karizma” kazandırıyor.
Biz hepimiz daima bir birimizi etkiliyoruz. Konuşma
sırasında karşı koyduğumuz bir düşünce bile bilincimizde küçük tohum şeklinde
yerleşe bilir, ve daha sonra biz içimizde bu düşünceyi kabul ede biliriz, evet
deriz kendimize, belki de böyledir,
doğrudur- tohum filizlenir ve biz bu düşünceyi kabul etmiş oluruz.
Bilinçli şekilde psikolojik etkiyi kullanmamız için zihnin farklı
fonksiyonlarını bilmemiz lazım. Burada bize gerekli olan zihnin aktif ve pasif
görevlerini ele alacağız. Zihnin aktif yönü şuurlu ve iradeli düşüncede tezahür
eder. Aktif, hareketli, ihtiyatlı bir iş adamı iş saatlerinde iradesini ortaya
koyar ve aktif zihni kullanır. Pasif zihin ise otomatik, bilinçsiz, sezgisel
düşüncede kendini belli eder. Zihnimizin pasif tarafı bize aslinde en büyük
hizmeti veriyor, o tüm işlerin altyapısını hazırlıyor ve hiçbir zaman yorulmuyor.
Aktif zihin tüm sinir sistemini harekete geçiriyor, organizmanın gücünü
kullanıyor ve yoruluyor. Aktif zihin etkilenmeye yatkın değildir, pasif zihin
hipnozda kullanılan zihindir. Her iki zihnin zayıf ve güçlü tarafları vardır.
İnsan kendi zaaflarından güçlü değildir ve bundan dolayı siz
onun zayıf noktasını bulup onu kullana bilirsiniz. Siz zayıf noktaya atak
yaptığınızda göreceksiniz ki, en önemlisi konuştuğunuz kişinin aktif zihnini
kandırmaktır, onu atlata bilmektir. Burada çok yöntem vardır, mesele en iyisini
bulmaktır.
Hiçbir zaman “hayır” sözünü cevap olarak kabul etmeyin!
İşlerinizde bu kuralı uygulayın. Aşık olduğunuz kızın nasıl hayır cevabı sizi
ikna etmiyorsa, işlerinizde de bu cevap sizi ikna etmesin.
Bu taktiği iş hayatınızda kullanarak başarıyı elde
edersiniz. Telkin tekrarlanarak güç kazanıyor! Birisi sizin teklifinizi bir
kere ret ede bilir, fakat onu tekrar ve tekrar dinlediğinde ikna ola bilir. Siz
kendiniz tekrarlanan sözlerle ikna olmuşsunuz, neden o olmasın? Belki de hemen
size hayır cevabı verirler, fakat sizin düşünceleriniz onun bilincinde tohum
ekmiş, bir daha geri döndüğünüzde o sizin düşünceyi kabul eder.
Karşınızdaki insanla ilişki kurduğunuzda telkin gücünü
kullanmaya çalışın, siz karşı tarafın aktif zihnini şaşırtmaya bakın. Burada
sizin iki güçlü ortağınız vardır: düşüncenizin yaydığı dalgalar ve düşüncenizin
çekim gücü. Bu iki gücü de iyi kullanmanız için pratik yapmanız lazım.
Bu güçler aslinde herkes sahiptir, fakat bunun farkında
olanlar onu kullanıyorlar. Bazıları bu güçleri bilinçsiz de kullanır. Bu bir
çocuğun yüzme öğrenmesine benzer. Yüzme becerisi insanda doğuştan vardır. Fakat
çocuk bundan emin değil, emin olduğunda yüzecektir.
Bir konuşmada en önemli etken sizin bakışlarınızdır. Konuşma
sırasında muhatabınızın gözünün içine bakmaya çalışın. Her fırsatta, ona bir
şey gösterdiğinizde, ona bir şey sorduğunuzda, bir şeyi tastık ettiğinizde
iradeli sert bakışlarla onun gözlerine bakın- böylece ona daha çok etki
göstermiş olursunuz. Karşınızdaki gözlerini kaçırsa bile her fırsatta onu
yakalayın ve gözlerinin içine bakın. Siz bakışlarınızla da kendi isteğinizi
belirtmeye çalışın, onu kararlı bakışınızla etkileyin. Siz konuşmada dinleyici
rolünde olduğunuzda, sizden bir şeyler beklendiğinde tam tersini yapın- konuşmacının
gözlerine bakmayın ve ya göz göze geldiğiniz anda karar vermekten kaçının. Başınızı
çevirip düşünür gibi yapın ve onun bakışlarının etkisinin geçmesini bekleyin.
Konuşmada dinleyen her zaman daha pasif durumdadır ve onu etkilemek daha
kolaydır. Pasif dinleyici halinde telkine açık olduğunuzu bilin ve karar
vermekte acele etmeyin, başkasının etkisinde olmadan karar verdiğinizden her
zaman emin olmanız gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder