14 Mart 2014 Cuma

+ PSİKOLOJİK ETKİ

                                                                                  





                                                                                                   
                    Psikolojik etki


Başkalarına psikolojik etki yapma becerisine sanat diye biliriz ve bu sanata sahip olanlar genelde hayatta başarılı oluyorlar. Bizim başarımız bizim irademizin, hayal gücümüzün, yeteneklerimizin dışında insanlarla kurduğumuz ilişkilere bağlıdır. Çoğu zaman bir problemi çözmek için, bir adım atmak için karşımızdaki insanı ikna etmeliyiz. Sözleriyle, konuşma tarzıyla, bakışlarıyla güçlü etki yaratan kişilere hayatınızda muhtemelen rastlamışsınız. Bu kişiler direk psikolojik etki yapma yeteneğini benimsemişler, bilinçli ve ya bilinçsiz. Şimdi biz bunu bilinçli şekilde yapmaya çalışalım.
Biz birisiyle karşı karşıya geldiğimizde ona birçok yollardan etkiliyoruz, bütün bu yolları birleştiren üç yöntem vardır:
  1. Direk etkileşim: ses, görünüş, konuşma tarzı, göz ifadesi. Bunları bilerek ve ya bilinçsiz kullanırız.
  2.  Zihninizin gücüyle yönelttiğiniz düşünce dalgaları, frekansları.
  3. Düşüncenin çekim gücü. Bu güç düşünceye sürekli odaklandığınızda elde ediliyor ve bir kere oluştuktan sonra kendi bağımsız hareket ederek kişiye “çekicilik, karizma” kazandırıyor.
Biz hepimiz daima bir birimizi etkiliyoruz. Konuşma sırasında karşı koyduğumuz bir düşünce bile bilincimizde küçük tohum şeklinde yerleşe bilir, ve daha sonra biz içimizde bu düşünceyi kabul ede biliriz, evet deriz kendimize,  belki de böyledir, doğrudur- tohum filizlenir ve biz bu düşünceyi kabul etmiş oluruz.
Bilinçli şekilde psikolojik etkiyi kullanmamız için zihnin farklı fonksiyonlarını bilmemiz lazım. Burada bize gerekli olan zihnin aktif ve pasif görevlerini ele alacağız. Zihnin aktif yönü şuurlu ve iradeli düşüncede tezahür eder. Aktif, hareketli, ihtiyatlı bir iş adamı iş saatlerinde iradesini ortaya koyar ve aktif zihni kullanır. Pasif zihin ise otomatik, bilinçsiz, sezgisel düşüncede kendini belli eder. Zihnimizin pasif tarafı bize aslinde en büyük hizmeti veriyor, o tüm işlerin altyapısını hazırlıyor ve hiçbir zaman yorulmuyor. Aktif zihin tüm sinir sistemini harekete geçiriyor, organizmanın gücünü kullanıyor ve yoruluyor. Aktif zihin etkilenmeye yatkın değildir, pasif zihin hipnozda kullanılan zihindir. Her iki zihnin zayıf ve güçlü tarafları vardır.
İnsan kendi zaaflarından güçlü değildir ve bundan dolayı siz onun zayıf noktasını bulup onu kullana bilirsiniz. Siz zayıf noktaya atak yaptığınızda göreceksiniz ki, en önemlisi konuştuğunuz kişinin aktif zihnini kandırmaktır, onu atlata bilmektir. Burada çok yöntem vardır, mesele en iyisini bulmaktır.
Hiçbir zaman “hayır” sözünü cevap olarak kabul etmeyin! İşlerinizde bu kuralı uygulayın. Aşık olduğunuz kızın nasıl hayır cevabı sizi ikna etmiyorsa, işlerinizde de bu cevap sizi ikna etmesin.
Bu taktiği iş hayatınızda kullanarak başarıyı elde edersiniz. Telkin tekrarlanarak güç kazanıyor! Birisi sizin teklifinizi bir kere ret ede bilir, fakat onu tekrar ve tekrar dinlediğinde ikna ola bilir. Siz kendiniz tekrarlanan sözlerle ikna olmuşsunuz, neden o olmasın? Belki de hemen size hayır cevabı verirler, fakat sizin düşünceleriniz onun bilincinde tohum ekmiş, bir daha geri döndüğünüzde o sizin düşünceyi kabul eder.
Karşınızdaki insanla ilişki kurduğunuzda telkin gücünü kullanmaya çalışın, siz karşı tarafın aktif zihnini şaşırtmaya bakın. Burada sizin iki güçlü ortağınız vardır: düşüncenizin yaydığı dalgalar ve düşüncenizin çekim gücü. Bu iki gücü de iyi kullanmanız için pratik yapmanız lazım.
Bu güçler aslinde herkes sahiptir, fakat bunun farkında olanlar onu kullanıyorlar. Bazıları bu güçleri bilinçsiz de kullanır. Bu bir çocuğun yüzme öğrenmesine benzer. Yüzme becerisi insanda doğuştan vardır. Fakat çocuk bundan emin değil, emin olduğunda yüzecektir.

Bir konuşmada en önemli etken sizin bakışlarınızdır. Konuşma sırasında muhatabınızın gözünün içine bakmaya çalışın. Her fırsatta, ona bir şey gösterdiğinizde, ona bir şey sorduğunuzda, bir şeyi tastık ettiğinizde iradeli sert bakışlarla onun gözlerine bakın- böylece ona daha çok etki göstermiş olursunuz. Karşınızdaki gözlerini kaçırsa bile her fırsatta onu yakalayın ve gözlerinin içine bakın. Siz bakışlarınızla da kendi isteğinizi belirtmeye çalışın, onu kararlı bakışınızla etkileyin. Siz konuşmada dinleyici rolünde olduğunuzda, sizden bir şeyler beklendiğinde tam tersini yapın- konuşmacının gözlerine bakmayın ve ya göz göze geldiğiniz anda karar vermekten kaçının. Başınızı çevirip düşünür gibi yapın ve onun bakışlarının etkisinin geçmesini bekleyin. Konuşmada dinleyen her zaman daha pasif durumdadır ve onu etkilemek daha kolaydır. Pasif dinleyici halinde telkine açık olduğunuzu bilin ve karar vermekte acele etmeyin, başkasının etkisinde olmadan karar verdiğinizden her zaman emin olmanız gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder