İnsanoğlu bilincini geliştirip onu kendi istekleri için
kullana bilir. Zaten biz bunu her saat, her dakika bilinçli ve ya bilinçsiz
yapıyoruz. Çoğumuz bunu bilinçsizce yapıyoruz, fakat bazı bireyler işin özünü
kavramışlar ve sorumluluğu üzerilerine alarak kendi gerçekliklerinin yaratıcısı
olmuşlar. Tabi bunlar hayatta büyük başarılara imza atan bireylerdir. Artık
kimse onlara etki yapamaz, onlar kendi hayatlarının patronlarıdırlar. Onlar
kendilerini kazandılar ve düşüncelerini kontrol altına ala bildiler. Bizim
irade adlandırdığımız şey yüksek “Benliğimizin” kullandığı enstrümandır. Fakat
bu insan iradesinin dışında yüksek ve tek İrade vardır ki, ona Mutlak İrade
diye biliriz. Bizim her aldığımız soluğun arkasında bu Mutlak İradenin var
olmasına rağmen, biz onu hissetmekte ve kavramakta zorluk çekeriz. Oysa insan
iradesini kullandığında o Tek iradeye bağlanıyor ve ondan güç alıyor. Bilmemiz
gereken o ki, Mutlak İradeye bağlanmak Yüksek benliğimize ulaşmaktan geçer. Bu
çok önemli noktadır. Bakın, derin metafizik araştırmalara ve yolculuğa girmeden
size basit ve kısa bir yol sunuyorum. Bu basit yolu anlasanız ve kullana
bilseniz başarının sırrını çözmüş olacaksınız.
İnsan karanlık taraflarını dengeleyip yüksek benliğini kabul
ettiğinde Mutlak İradeye yaklaşma fırsatı buluyor ve onun gücünü kullanıyor.
İnsan kendi yüksek “Benliğini” kabul ettiği an kendini buluyor ve kendi iradesi
ve Mutlak İrade arasında bağ kuruyor.
Fakat bu Gücü
kullanması için kişinin kendi alt ”titreşimlerini”, negatif yönlerini
dizginlemesi lazım. Düşünsenize, kendi hayvani isteklerinin, duygularının
kölesi olan birisi nasıl İradenin verdiği güzellikleri hak ede bilir? Ben burada kendini kontrol etmekten,
kişiliğimizin her yönünü Yüksek benliğimize teslim olmaktan söz ediyorum. Kişiliğimizin
negatif yönleri, yani bizim gölge taraflarımız ayrı bir konudur. Fakat burada
hatırlamamız lazım ki, biz bir şeye savaş açtığımızda onu güçlendiriyoruz ve
kendimizle savaşta aciziz. Bizim yapa bileceğimiz tek şey karanlık yönlerimizi
kabul edip onları kontrol altında tutmak, dengelemektir.
Yüksek “Benliğimiz” bizim tek gerçek benliğimizdir. Biz tüm
yönlerimizle onun doğrultusunda hareket etmeliyiz. Bizim zaaflarımız bizi
yönelttiğinde biz onların kölesi oluyoruz, biz onları yöneltmeliyiz- onları
bizi değil.
Şimdi kendi
varlığınızı bir kraliyet gibi hayal edin. Burada İradeniz kenara itilmiş ve
sizin karanlık yanlarınız tahtı ele geçirmişler: Tembelliğiniz, Korkunuz,
Cimriliğiniz, Oburluğunuz, Tutkularınız, Nefretiniz, Hayvani duygularınız.
Şimdi bu kraliyette denge ve düzeni kurmanız lazım. Siz iradenizin gücüyle
burada kendi yüksek benliğinizi tahta geçire bilirsiniz. Siz ülkede isyanı
yatıştırıp denetimi Yüksek benliğinize teslim ede bilirsiniz. Bunun için “Ben
varım” emrini uygulamak size yeter. Gün içinde bu olumlamayı tekrar edin: “ Ben
gerçek yüksek “Benliğimin” gücünü kabul ediyorum”. Gün içinde kendinize bu
cümleyi her saat başında tekrarlayın. Karar verme durumlarında da içinizden bu
olumlamayı söyleyin. Uyumadan önce de birkaç defa içinizden tekrarlayın. Kendi
yüksek benliğinizin imgesini kurun ve canlandırın, onun başka yönlerinizin
üzerinde kurduğu iktidarı hissedin- kralı tahtta görün! Bir süre sonra
göreceksiniz ki, olumlu düşünmeye
başlamışsınız ve önce size zor gelen şeyler kolay gözüküyor. Kendinizi daha
dengeli ve sakin hissedeceksiniz, siz artık köle değil-siz patronsunuz.
Karanlık yönleriniz sizi etkilemeye başladığında hemen
yüksek benliğinize odaklanın ve ondan güç alın. Korku hissettiğinizde yüksek
benliğinizin hiçbir şeyden korkmadığını hatırlayın ve cesur olmayı seçin. Her
yerde ve her zaman yüksek benliğinizi var edin, gölge yanlarınızın sizi
rahatsız etmeye izin vermeyin. Siz zaten uzun zamandır onların kölesi oldunuz, artık
özgür olma zamanı gelmiştir. Size sunulmuş sade olumlamayı bile istikrarlı
şekilde uygulayıp hep yüksek benliğinize hitap etseniz altı ay sonra başka
insan olacaksınız ve geriye dönüp kendinizde baktığınızda sadece gülümseyeceksiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder