Biz düşüncenin çekim gücüne sahip olduğunu biliyoruz.
Düşüncenin çekim gücü bizim isteğimizin dışında, irademizin dışında çalışır,
fakat düşüncenin bu özelliğinin farkında olduğumuzda onu kullana biliriz. Ama bizim
bilinçli şekilde kullandığımız başka bir gücümüz de vardır- irademiz. İrade
bilinçli şekilde bir objeye odaklanmış düşünce gücüdür diye biliriz. Biz
irademizle düşünce dalgalarını bir objeye yönelte biliriz.
Doğanın olağanüstü gücü olan iradeyi her kes az ya çok
kullanıyor. Çoğu kişi iradenin kaynağını ve gelişimini anlamasa da onun gücünü
hisseder ve kullanır.
Pratik yaparak biz irademizi güçlendire biliriz. Fakat önce
onun nereden geldiğini, kaynağını anlamamız lazım. İrademizi anlamak için, onu
güçlendirip bilinçli kullanmak için biz gerçek “beni” bulmalıyız ve bilmeliyiz.
Materyalist bakış açısına sahip kişilerin dışında insanlar
bizim bir tek fiziksel bedenden ibaret olmadığımızı bilir. “Ben” dediğimizde
biz fiziksel bedenimizin, zihnimizin, düşüncelerimizin dışında bir varlık
olduğumuzu bilmeliyiz. Bu bizim “yüksek benliğimizdir”. Çok az insan yüksek
benliğini tanır ve onun doğrultusunda yaşar- bu gerçekten derin ruhsal değişim
ve gelişim ister. Fakat her fert “yüksek benliğini” hissede bilir, onu
algıladığı anları yaşar. Meditasyon halinde, hayallere daldığımızda, içimizdeki
varlığa doğru yolculuk ettiğimizde “ben varım” dediğimizde yüksek benliğimizi
hissederiz.
Şimdi bu satırları okumayı bırakın, bedeninizi gevşetin ve
sizin bedeninizin ve aklınızın üzerinde var olan “beni” hissetmeye çalışın.
Zihninizi susturup bedeninizi gevşete bildiyseniz, gerçek “benin” esintisini
algılarsınız. Hiçbir şey gerçek “bene” zarar veremez, onu yok edemez. Beden ve
zihin yok ola bilirler, fakat “ben” her
zaman vardır ve var olacaktır. Zihnini yüksek benliğinin yönetiminde tuta bilen
insan artık başka boyutta yaşıyor, o “ benin” sonsuz gücünü kullana biliyor.
Siz “ben varım” diyen yüksek parçanızla temas kura bilseniz, yüksek benliğinizi
hissetseniz hayatın sırrını bulmuş olursunuz.
Söz ettiğimiz “irade” “ben” varımın tezahürüdür. Biz irademizle
düşüncelerimizi yönetiyoruz ve başka insanları etkiliyoruz. Düşünce
dalgalarıyla başkasını etkilemek için irademizi, daha basit söylesek isteğimizi
kullanmalıyız. Biz yüksek benliğimize yaklaştıkça irademiz de güçlenir ve etki
alanımızda fiziksel dünyada genişliyor.
İrademiz bizim isteklerimizde tezahür eder, bundan dolayı
iradenin gücü dediğimizde isteğin gücünü kast ederiz. Diye biliriz ki,
insanların başkalarını etkileme gücü onun isteğine bağlıdır. İnsanlığın
önderleri bu gücü hep kullanmışlar, belki de hiç farkında olmadan. Tabi onlar
karizmalarının bir sırrı olduğunu biliyorlardı, fakat bu gücün kaynağından
haberleri yoktu. Napolyon irade gücünü kullanan ender insanlardan biridir. Onun
iradesine milyonlarca insan teslim oldu ve o isteğinin gücüyle mucizeler
yarattı. Onun bazı sözlerinden anlaşılıyor ki, bir gülce uyum içinde olduğunun
o bir süre farkındaydı.
Fakat daha sonra o bu gücü istismar etmeye başladı, onu
doğru kullanmayınca güç onu terk etti. Siz belki de her zaman şanslı olan
kişilere rastlamışsınız. Onların kendi benliğiyle uyum içinde olduklarını,
kendilerine güvendiklerini görmüşsünüz. Onlar kendi “yıldızlarına” inanırlar.
Burada onların yüksek benliği tezahür eder. Onlar hakikatin bir zerresini
benimsemişler- yüksek benliğinin gücünü kullanıyorlar. Genelde insanları bu
gücü kullanmaya iten şey şöhret ve
zenginlik dürtüsüdür. Bazıları ise “ben
varım” hakikatini benimsemişler, fakat bunu mal devlet, şöhret için
kullanmaktan çok uzaklar. Onların gücü var, fakat istekleri yoktur. Onlar bu
gücü daha yüksek amaçlar için kullanmayı seçerler. Ben şimdi burada doğru ve
yanlış yoldan konuşmuyorum. Doğru ve yanlış burada yoktur, her kesin kendi
doğasına, planına göre yolu vardır.
İstek irademizle düşüncelerimizi bir objeye yöneltmek
demektir. İsteğin, irademizin gücü bizim kendi benliğimizi bilmemize bağlıdır.
Kendi benliğimizin gücünü bildiğimiz kadar isteğimizin gücü gelişir. Benliğinizin
farkında olduğunuz kadar gücünüz olur. Burada benliğinize ulaşma yollarını size
sunmaktan acizim. Her kesin yolu farklıdır. Siz bunu daha çok sezgilerinizle
anlaya bilirsiniz, aklınızla değil. Doğru yolda olduğunuzu hissedeceksiniz,
kuşkunuz olmayacaktır. Bilinciniz genişledikçe gücünüz de artacaktır. Siz
kendinizi bedeninizin ve zihninizin dışında yüksek varlık olduğunuzu
hissettiğinizde zihninizin sadece sizin kişiliğinizi tezahür etmesi için bir
vasıta olduğunu göreceksiniz. Zihin o kadar da mükemmel değildir ve gerçek
benliğinizi ifade etmekten acizdir. Siz hep “ben varım” deyip düşündüğünüzde
zaman içinde zihniniz de genişleyecektir ve sizin gelecek planınıza uyum
sağlayacaktır.
İradenizin gücünü artırmak istediğinizde tabi pratikte bazı
şeyleri denemek isteyeceksiniz. Bunun için basit egzersizler mevcuttur. Mesela,
sokakta yürürken birkaç metre uzaklıkta sizin önünüzde yürüyen insanın ensesine
bakın. Onun ensesine odaklanıp, dikkatle bakarak içinizden onun dönüp size bakmasını
isteyin. Ona komut verin.
Birkaç gün bu egzersizi yaptıktan sonra siz başarılar elde
etmeye başlayacaksınız.
Başka egzersiz. Sinemada, tiyatroda, konserde önünüzde
oturmuş kişinin ensesine bakın ve size bakmasını isteğin. Bu tür egzersizleri
farklı şekillerde yapa bilirsiniz. Pencereden sokakta yürüyene kafasını
kaldırıp size bakması için komut vere birsiniz. Burada 10 kişiden 7 si inanın
size bakacaktır.
Sol ve ya sağ kaldırımda yürüyen birisine de komut vere
bilirsiniz. Bunun için ona bakmayın, önünüze bakın, fakat onu dikkat alanınızda
tutun ve içinizden ona komut verin. Bir zaman sonra o dönüp sizin tarafa nazar
atacaktır.
Bu tür egzersizleri yaparken bunları eğlence için değil,
irade gücünüzü geliştirmek için yaptığınızı da unutmamanız lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder