16 Mart 2014 Pazar

+ İRADENİN GÜCÜ

                                                                                 





                                                                                                       
                   İradenin gücü


Biz düşüncenin çekim gücüne sahip olduğunu biliyoruz. Düşüncenin çekim gücü bizim isteğimizin dışında, irademizin dışında çalışır, fakat düşüncenin bu özelliğinin farkında olduğumuzda onu kullana biliriz. Ama bizim bilinçli şekilde kullandığımız başka bir gücümüz de vardır- irademiz. İrade bilinçli şekilde bir objeye odaklanmış düşünce gücüdür diye biliriz. Biz irademizle düşünce dalgalarını bir objeye yönelte biliriz.
Doğanın olağanüstü gücü olan iradeyi her kes az ya çok kullanıyor. Çoğu kişi iradenin kaynağını ve gelişimini anlamasa da onun gücünü hisseder ve kullanır.
Pratik yaparak biz irademizi güçlendire biliriz. Fakat önce onun nereden geldiğini, kaynağını anlamamız lazım. İrademizi anlamak için, onu güçlendirip bilinçli kullanmak için biz gerçek “beni” bulmalıyız ve bilmeliyiz.
Materyalist bakış açısına sahip kişilerin dışında insanlar bizim bir tek fiziksel bedenden ibaret olmadığımızı bilir. “Ben” dediğimizde biz fiziksel bedenimizin, zihnimizin, düşüncelerimizin dışında bir varlık olduğumuzu bilmeliyiz. Bu bizim “yüksek benliğimizdir”. Çok az insan yüksek benliğini tanır ve onun doğrultusunda yaşar- bu gerçekten derin ruhsal değişim ve gelişim ister. Fakat her fert “yüksek benliğini” hissede bilir, onu algıladığı anları yaşar. Meditasyon halinde, hayallere daldığımızda, içimizdeki varlığa doğru yolculuk ettiğimizde “ben varım” dediğimizde yüksek benliğimizi hissederiz.
Şimdi bu satırları okumayı bırakın, bedeninizi gevşetin ve sizin bedeninizin ve aklınızın üzerinde var olan “beni” hissetmeye çalışın. Zihninizi susturup bedeninizi gevşete bildiyseniz, gerçek “benin” esintisini algılarsınız. Hiçbir şey gerçek “bene” zarar veremez, onu yok edemez. Beden ve zihin yok ola bilirler, fakat  “ben” her zaman vardır ve var olacaktır. Zihnini yüksek benliğinin yönetiminde tuta bilen insan artık başka boyutta yaşıyor, o “ benin” sonsuz gücünü kullana biliyor. Siz “ben varım” diyen yüksek parçanızla temas kura bilseniz, yüksek benliğinizi hissetseniz hayatın sırrını bulmuş olursunuz.
Söz ettiğimiz “irade”  “ben” varımın tezahürüdür. Biz irademizle düşüncelerimizi yönetiyoruz ve başka insanları etkiliyoruz. Düşünce dalgalarıyla başkasını etkilemek için irademizi, daha basit söylesek isteğimizi kullanmalıyız. Biz yüksek benliğimize yaklaştıkça irademiz de güçlenir ve etki alanımızda fiziksel dünyada genişliyor.
İrademiz bizim isteklerimizde tezahür eder, bundan dolayı iradenin gücü dediğimizde isteğin gücünü kast ederiz. Diye biliriz ki, insanların başkalarını etkileme gücü onun isteğine bağlıdır. İnsanlığın önderleri bu gücü hep kullanmışlar, belki de hiç farkında olmadan. Tabi onlar karizmalarının bir sırrı olduğunu biliyorlardı, fakat bu gücün kaynağından haberleri yoktu. Napolyon irade gücünü kullanan ender insanlardan biridir. Onun iradesine milyonlarca insan teslim oldu ve o isteğinin gücüyle mucizeler yarattı. Onun bazı sözlerinden anlaşılıyor ki, bir gülce uyum içinde olduğunun o bir süre farkındaydı.
Fakat daha sonra o bu gücü istismar etmeye başladı, onu doğru kullanmayınca güç onu terk etti. Siz belki de her zaman şanslı olan kişilere rastlamışsınız. Onların kendi benliğiyle uyum içinde olduklarını, kendilerine güvendiklerini görmüşsünüz. Onlar kendi “yıldızlarına” inanırlar. Burada onların yüksek benliği tezahür eder. Onlar hakikatin bir zerresini benimsemişler- yüksek benliğinin gücünü kullanıyorlar. Genelde insanları bu gücü kullanmaya iten şey  şöhret ve zenginlik dürtüsüdür. Bazıları ise  “ben varım” hakikatini benimsemişler, fakat bunu mal devlet, şöhret için kullanmaktan çok uzaklar. Onların gücü var, fakat istekleri yoktur. Onlar bu gücü daha yüksek amaçlar için kullanmayı seçerler. Ben şimdi burada doğru ve yanlış yoldan konuşmuyorum. Doğru ve yanlış burada yoktur, her kesin kendi doğasına, planına göre yolu vardır.
İstek irademizle düşüncelerimizi bir objeye yöneltmek demektir. İsteğin, irademizin gücü bizim kendi benliğimizi bilmemize bağlıdır. Kendi benliğimizin gücünü bildiğimiz kadar isteğimizin gücü gelişir. Benliğinizin farkında olduğunuz kadar gücünüz olur. Burada benliğinize ulaşma yollarını size sunmaktan acizim. Her kesin yolu farklıdır. Siz bunu daha çok sezgilerinizle anlaya bilirsiniz, aklınızla değil. Doğru yolda olduğunuzu hissedeceksiniz, kuşkunuz olmayacaktır. Bilinciniz genişledikçe gücünüz de artacaktır. Siz kendinizi bedeninizin ve zihninizin dışında yüksek varlık olduğunuzu hissettiğinizde zihninizin sadece sizin kişiliğinizi tezahür etmesi için bir vasıta olduğunu göreceksiniz. Zihin o kadar da mükemmel değildir ve gerçek benliğinizi ifade etmekten acizdir. Siz hep “ben varım” deyip düşündüğünüzde zaman içinde zihniniz de genişleyecektir ve sizin gelecek planınıza uyum sağlayacaktır.
İradenizin gücünü artırmak istediğinizde tabi pratikte bazı şeyleri denemek isteyeceksiniz. Bunun için basit egzersizler mevcuttur. Mesela, sokakta yürürken birkaç metre uzaklıkta sizin önünüzde yürüyen insanın ensesine bakın. Onun ensesine odaklanıp, dikkatle bakarak içinizden onun dönüp size bakmasını isteyin. Ona komut verin.
Birkaç gün bu egzersizi yaptıktan sonra siz başarılar elde etmeye başlayacaksınız.
Başka egzersiz. Sinemada, tiyatroda, konserde önünüzde oturmuş kişinin ensesine bakın ve size bakmasını isteğin. Bu tür egzersizleri farklı şekillerde yapa bilirsiniz. Pencereden sokakta yürüyene kafasını kaldırıp size bakması için komut vere birsiniz. Burada 10 kişiden 7 si inanın size bakacaktır.
Sol ve ya sağ kaldırımda yürüyen birisine de komut vere bilirsiniz. Bunun için ona bakmayın, önünüze bakın, fakat onu dikkat alanınızda tutun ve içinizden ona komut verin. Bir zaman sonra o dönüp sizin tarafa nazar atacaktır.

Bu tür egzersizleri yaparken bunları eğlence için değil, irade gücünüzü geliştirmek için yaptığınızı da unutmamanız lazım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder