26 Mart 2014 Çarşamba

+ DUYGUSAL ALIŞKANLIKLAR

                                                    




       DUYGUSAL ALIŞKANLIKLAR






 Bazıları duyguların alışkanlıklarımızla ilgisi olmadığını düşüne bilir. Fakat bizim düşünce ve davranış alışkanlığı gibi duygusal alışkanlıklarımız da vardır. Düşüncelerimizi kontrol ede bildiğimiz kadar duygularımızı da kontrol ederiz. İnsan duygularını geliştirme, güçlendirme, değiştirme ve bastırma gücüne sahiptir.
 Duygu tekrarlanınca derinleşir. Kişi bir duyguya onu büst bütün ele almağına izin verdiğinde daha sonra kolaylıkla ayni duyguyu çağrıştıra bilir ve sonunda bu duygu onun kişiliğinin parçasına dönüşür. Siz her hangi bir olumsuz duyguyu sık yaşamaya başladığınızda bilin ki onu alışkanlık haline getirmeden onu kontrole almalısınız. Tekrarlanan duygu daha güçleniyor ve sonunda alışkanlık haline geliyor, bu sefer ondan kurtulmak zordur.
Siz hiç kıskançlık yaşadınız mı? Yaşadığınızdan eminim. O zaman bu duygunun gittikçe güçlendiğini ve kriz haline geldiğini izlemişsiniz. Duyguya karşı koymayıp onu kontrol etmediğinizde o size hakim olur, alışkanlık haline gelip sizi yönetmeye başlar. Kıskançlık gibi negatif duygunun alışkanlık haline gelmesi ise sizi kıskanç, sinirli ve itici bir kişi yapar ve hayatınızda çok problem yaşarsınız.
Siz bir olaya, ya kişiye sinirli olmayı kendinize izin verdiğinizde bir sonraki durumda küçük bir şeyden dolayı daha büyük sinir krizine girersiniz.
Endişe etmek duygusu da tüm başka duygular gibi böyle büyüme ve çoğalma özelliğini taşıyor. İnsanlar önce ciddi bir şeyle ilgili endişe duyarlar, sonra daha küçük şeylere de endişe duymaya başlarlar ve sonunda en küçük detaylar bile onları panik haline sokar. Onlar her yerde ve her şeyde tehlike görmeye başlarlar. Her telefon çağrısının ucunda kötü haber olacağından korkarlar. Endişe duygusunu alışkanlık haline getirmiş kadın çocuğu sakin olunca hemen onun hasta olduğundan endişe eder, eşi işe odaklandığında – beni artık sevmiyor “diye üzüntüye kapılır. Bir kere kapımızı Endişeye açtığımızda o gittikçe artıyor ve hayatımızı zehir ediyor. Bu tür insanların dış görünüşleri de değişiyor, alnında derin çizgiler oluşuyor, sesi mazlumluğu çağrıştırıyor.
Suçlu kim?-arayışına giren insanlar da aynen bu duyguyu, suçlu aramak duyusunu alışkanlık etmişler. Suçlu arayışı daha çok kadınlara özeldir. Önce suçluyu burada ,sonra başka yerde, daha sonra her yerde aramaya başlarlar. Her zaman ve her yerde suçlu kişi bulunur. Bu tür insanlar çekilmez hale geliyorlar- arkadaşları, yakın çevresi onlardan uzaklaşmaya çalışıyor.
Suçlu aramak alışkanlığı küçük şeylerden başlar –kendi probleminde suçluyu partnerinde, ebeveynlerde, devlette, yanlış koşullarda aramaya başlar. Sonra bu duygu derin kökler salar, her fırsatta insan suçluyu arar ve bulur- bu da onu çok itici hale getirir.
Dedikodu yapmak da aynen duygusal alışkanlıktır. Kavgacı kişi de her fırsatta kavga eder, düşünmez, sonuçları göze alamaz, çünkü artık derin duygusal alışkanlık edinmiştir. Birkaç deneyimden sonra kavga etme duygusu ona hakim olur, kişiliğinin bir parçası haline gelir. Kişi bu duyguyu idare edemez, alışkanlık onu yönetir.
Kıskançlığını, kavgacılığın ve buna benzer negatif duyguların tohumları hepimizin kalbinde yatıyor, sadece gerekli toprak ve biraz su onların filizlenip büyümesine yeter. Bir negatif duygunun büyümesine izin verdiğimizde onun arkasından başkaları da hemen gelir.
Çok garip bir durum, değil mi? Biz bir şeyleri,duyguları yaşarken onları güçlendirip alışkanlık haline getiririz ve sonra onlara teslim oluruz. Artık duygusal alışkanlığımız bizi yönetir ve bizim hayatımızı etkiler. Biz kendimiz kendi düşmanlarımızı üretiyoruz! İşte duygu psikolojisi aynen böyle çalışıyor.
 Peki, ne yapa biliriz? Negatif duygu alışkanlıklarından hoşnut olan kişilere diyecek bir şey yok, ben kimseye burada moral dersi vermeye kalkışmıyorum. Bu alışkanlıklardan kurtulmak isteyenler için ise tek bir yol vardır. Siz yüksek Benliğinizi, olağanüstü ölümsüz varlık olduğunuzu hatırlayın. Yüksek İradenizi kullanın. Mesela bildiğimiz basit yöntem vardır: kızmak, bağırmak istediğimizde durup içimizden 10 kadar saydığımızda sinirimiz yatışır ve bağırma isteği azalır. Bu çok doğru yöntemdir. Burada içimizdeki alışkanlığın dışa vuruşunu engelliyoruz. Biz İrademizi kullanarak istikrarlı ve kararlı şekilde duygusal tepkilerimizi değiştirdiğimizde zaman içinde onları doğuran alışkanlıkları da yok etmiş oluruz. Bir kıskanma krizine girme aşamasında kendinize “dur” deyin. Söylemek istediğiniz sözleri, yapmak istediğiniz davranışları İradenizin gücüyle yapmayın. İçinizde kopan fırtınayı eyleme dökmeyin. Bunu bir- iki defa yaptığınızda kıskançlık duygusunun azaldığını görürsünüz. Çünkü söylediklerinizle, yaptıklarınızla siz onu daha güçlü hale getirirsiniz- eylemlerinizle bu tür duygusal alışkanlığı beslemek ve doruğa çıkarmağın sonucu psikolojiniz bozulur ve kendinizi hastane köşesinde bula bilirsiniz.
 Fıtratımızdan dolayı biz hepimiz bizim için neyin iyi ve neyin kötü olduğunu biliyoruz. Olumsuz alışkanlıklarımızdan kurtulma yönünde yaptığımız uzun vadeli ve istikrarlı çalışmalar bizim kişiliğimizi iyi yönde değiştirir. Kendimizi değiştirerek biz hayatımızı da değiştiriyoruz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder