Altıncı çakra-AJNA
Element: ışık
Renk: lacivert-mor
Bedensel yönleri: beyin, gözler, sinir sistemi
İçgüdüler: Hakikat arayışı
Psikolojik yönleri: akıl ve mantık, anlayış, depresyon, karamsarlık
Bezler: Hipofiz bezi
Kaynaklar- farkındalık, aydınlanma
Negatif tezahürleri: yanılgı, nevrozlar, davranış
bozuklukları, krizler
Altıncı çakra,”üçüncü göz” tam alnın ortasında yerleşir.
Hint geleneklerine göre o Şiva’nın üçüncü gözü sayılır, birliği ve Hakikati
görme yetisini armağan ediyor. Sanskritçe bu merkez “ ajna “ adını taşıyor:
“sınırsız erk” anlamına geliyor. Bu çakrada biz Yaratıcıdan ayrı olmadığımızı
anlarız. Biz kendimizde ve başkalarında İlahi kıvılcımı görürüz. Bu boyuta
ulaşmış insanın yanında kendimizi huzurlu hissederiz. İnsan kendini ölümsüz
varlık olarak hisseder, bedende geçici kaldığını anlar. Altıncı çakrası uyanmış
insan anlıyor ki, gerçek “ben” bedenin ve duyguların dışında tezahür ediyor.
Bedenin ve düşüncenin üzerinde var olup bunları sevinçle kabul etmek gerekiyor.
Kendi düşüncelerinizi izleyerek kişiliğinizin dışında var ola bilirsiniz.
Düşünceleri merakla, ama onlara kapılmadan izlemek lazımdır.
Zihnin dışına çıktığınızda tüm kuşkular yok oluyor, istekler ve arzular ise esas
dürtülerimiz olmaktan çıkarlar. İnsanın bu sefer var olduğu boyutta algılaya
bilecek, fakat sözle ifade edemeyecek bilgi vardır. İş burada dilin dışına
çıkmakta değil: bu boyutta sadece duygular vardır. Bu iki aşığın uzun öpüşmede
birleşmesine benzer. Algılayan olmayınca algılayış hakkında ne demek olur? Bu hal
uykudan uyanışa benzer, rüya gördüğünü anladığın an rüyayı unutursun.
Altıncı çakranın bozukluğunda insan bilgiyle verileri
karıştırıyor. Ona öyle geliyor ki, büyük ruhsal bilgilere ulaşmıştır, fakat
gerçeklikte bir avuç verileri toplamıştır. Şamanlar yağmur yağdıra biliyorlar,
ama suyun oksijenden ve hidrojenden ibaret olduğunu bilmezler.
Altıncı çakranın kronik dengesizliği ruhsal maddecilikte kendini gösterir. Bu
insanlar dünyada büyük kudrete ve etkiye sahip oluyorlar, ama kendi
sorumluklarını ret ederler. Medyanın yönettiği ve sansasyonları aşılandığı dünyada
altıncı çakra hep etkilenir ve bu da ruhsal cahilliye yol açar.
Bilgi arayışı bizi çoğu zaman yanıltıyor – aradığımızdan
bizi uzaklaştıra biliyor. Şaman kendini bilen insandır. İçsel uyanış ona Ruhun
yollarını görmeye izin veriyor.
Altıncı çakra bizim uyanışımızı sağlayan merkezdir.
Üçüncü gözün açık
olması şamana kim olduğunu anlamakta yardımcı oluyor. Üçüncü göz ona geçmişten
ve gelecekten bilgi veriyor, kaderin olası çizimlerini görmeye fırsat veriyor.
Bazı rivayetlere göre bu merkezi uyanmış kişi fiziksel ölümsüzlüğü elde
ediyor. Onun tüm hayalleri gerçek oluyor, ayni imgeyi birkaç “gören” kişi ayni
zamanda imgelediği zaman bu sahnenin Gezegen boyutunda gerçekleşmesi mümkündür.
Böyle gelenek kadim halklarda hep korunmuştur. İnka kabilesinin büyükleri ve
şamanları toplanıp beraber meditasyon yaparlar- gelecek nesillere bırakmak
istedikleri dünyanın resmini yaratırlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder