18 Şubat 2014 Salı

+YOGA RAMACHARA VE TELKİNİN GÜCÜ








         Yoga Ramachara ve telkinin gücü

                                                                                       


                                                                 

   Bundan önce yazdığım makalede size anlattığım Emile Coue’nin telkin çalışmalarını daha sonra William Walker Atkinson geliştirip ileri götürmüştür.
Hukukçu ve iş adamı Atkinson (1862-1932) ruhsal öğretilere büyük ilgi göstermiştir.Doğu felsefesini ve Yogayı öğrenip bu konuda Batı insanının faydalanması için birçok kitap yazmıştır. Bize yüzden fazla kitap miras bırakmış Atkinson genelde  Yoga Ramachara takma adıyla eserlerini imzalamıştır.
Kişisel gelişim ve psikiyatriyle de ilgilenen Atkinson telkin metodunu da çalışmıştır.
Pratik çalışmalar gösterdi ki, Atkinson’un sistemi daha hızlı sonuçlar veriyor. Atkinson telkinleri iki basamakta yapmayı öneriyor. Onun düşüncesine göre insanın ruhsal dünyası dış ve iç etkinlerden oluşuyor. Bundan dolayı onun sunduğu telkin çalışmalarının iki basamağı vardır. Birinci basamakta Coue’nin sunduğu kendine telkin çalışmaları yer alıyor. İkinci basamakta ise deney kendini karşısında koltukta oturduğunu imajine ediyor ve kendisine başkasına davrandığı gibi davranıyor. Mesela kendine böyle telkin vere bilirsiniz: ben kendime güveniyorum. Ben kendime güveniyorum . Daha sonra kendinizi karşıda otururken hayal ederek kendinize bir başkasına telkin verirmiş gibi söylüyorsunuz: “Sen kendine güveniyorsun,” “Sen, (kendi isminizi söyleye bilirsiniz) kendine güveniyorsun.”Sade telkinden bu çok daha etkili oluyor.
Telkinin etkili olduğunu ve nasıl çalıştığını anlamak için düşüncenin doğasını ve gücünü anlamamız lazım. Atkin düşünceyle ilgili ciddi çalışmalar yapan ilk düşünürlerden biri olduğunu söyleye biliriz. Onun bu konuda yazdığı eserler günümüzde de büyük ilgi çekiyor.
 Atkinson’nun “Düşüncenin gücü” ve “ Çekim yasası ve düşüncenin gücü” (1906) kitapları internette izleme rekorlarını kırmış ve sonra kitap şeklinde çıkmış Dan “Sekret” filminin esas kaynağı olduğunu da söylemek lazım.
Atkinson diyor ki, nasıl atomlar bir birilerine çekilerek madde oluşturuyorlarsa, nasıl Yer küresi çekim gücüyle üzerine her şeyi çekiyor, Evrende çekim gücü dünyaları kendi çemberinde dönerek tutuyor, bu çekim yasası bizim hayatımızı da yaratıyor. Biz istediğimiz ve istemediğimiz her şeyi kendimize çekeriz.
Biz düşüncenin enerji olduğunu anladığımızda, onun çekim gücüne sahip olduğunu da kabul etmek zorundayız. Biz düşüncenin gücünü anladığımızda hayatımızda baş veren olayların karşısında “neden?” sorusuna da cevap vere biliriz. Düşünce dünyasında büyük çekim yasası çalışıyor. Fiziksel dünyada güçlü mıknatıs 100 kiloluk demiri kolaylıkla çeker ve tutar. Biz onu çeken gücü göremeyiz, ona dokunamayız, koklayıp duyamayız. Ama bunlara rağmen bu güç vardır ve çalışıyor. Aynen düşünce enerjisinin frekanslarını algılamakta zorluk çekeriz,  fakat öyle insanlar var ki, düşüncenin titreşimlerini hissederler. Siz de büyük olasılık hayatınızda karşı tarafın düşüncelerini hissetmişsiniz, bilmişsiniz, sadece buna fazla odaklanmamışsınız. Mesela, ben konuştuğum kişinin düşüncelerini hissediyorum, onların dalga şeklinde bana geldiğini seziyorum. Telepati olayları da düşüncenin bu özelliğine bağlıdır.
Ben birçok makalemde düşüncenin maddesel özelliğinden konuştum. Biz düşüncelerimizle kendi gerçekliğimizi yarattığımızı söyledim. Bunlar 19 asrın sonlarında ileri sürülmüş teorilerdir, fakat günümüzde teori olmaktan çıkmışlar, düşünce enerjisinin maddeye dönüşme özelliği artık ispatlanmıştır ve geniş şekilde kullanılıyor.
Nasıl ışın, ısının, elektriğin titreşimleri vardır, aynen düşünce enerjisi de frekanslara sahiptir. Biz düşüncenin bu muhteşem özelliğini kabul edip anladığımızda gerçekten hayatımızda onun gücünü kullana biliriz.
Biz daima güçlü ve ya zayıf düşünce enerjisini üretip ışınlıyoruz. Bizim düşüncelerimiz bizi ve çevremizi etkiliyor ve daha da önemlisi onların çekim gücü vardır. Onlar bize başkalarının düşüncelerini, olayları, insanları, eşyaları, “şansı” çeke biliyorlar. Sevgi düşüncesi bize başkalarının sevgisini ve buna dair insanları ve olayları çeker. Nefret ve kin içeren düşünceler başkalarının bu içerlikte olan düşüncelerini çeker ve hayatımıza olumsuzluklar girer.
Düşünce dünyasında benzer benzeri çekiyor. Burada neyi ekersen onu da biçersen ilkesi çalışıyor. Biz bunu gerçekten hayat kılavuzu yapıp kullansak hayatımızda büyük değişikler yaparız, yaşamımız kolaylaşır. Bir kadın ve ya erkek sevgi dolu olduğunda her yerde sevgiyi görürler ve kendilerine başkalarının sevgisini çekerler. Nefret dolu insanlar ise nefreti çekerler üzerilerine. Çekim yasasını bildiğinizde göreceksiniz ki, bazıları kendileri kendilerine engelleri çekerler.
Atkinson yazıyor ki, “düşünce dünyasında çekim yasasını kavramış insan artık hayat okyanusunda tufanların oyuncağı olmaktan çıkar.”

Psişik enerji alanının özüne has yasaları vardır ve bizim bunları öğrenmemiz gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder