Yoga Ramachara ve telkinin gücü
Bundan önce
yazdığım makalede size anlattığım Emile Coue’nin telkin çalışmalarını daha
sonra William Walker Atkinson geliştirip ileri götürmüştür.
Hukukçu ve iş adamı Atkinson (1862-1932) ruhsal öğretilere
büyük ilgi göstermiştir.Doğu felsefesini ve Yogayı öğrenip bu konuda Batı
insanının faydalanması için birçok kitap yazmıştır. Bize yüzden fazla kitap
miras bırakmış Atkinson genelde Yoga
Ramachara takma adıyla eserlerini imzalamıştır.
Kişisel gelişim ve psikiyatriyle de ilgilenen Atkinson
telkin metodunu da çalışmıştır.
Pratik çalışmalar gösterdi ki, Atkinson’un sistemi daha
hızlı sonuçlar veriyor. Atkinson telkinleri iki basamakta yapmayı öneriyor.
Onun düşüncesine göre insanın ruhsal dünyası dış ve iç etkinlerden oluşuyor.
Bundan dolayı onun sunduğu telkin çalışmalarının iki basamağı vardır. Birinci
basamakta Coue’nin sunduğu kendine telkin çalışmaları yer alıyor. İkinci
basamakta ise deney kendini karşısında koltukta oturduğunu imajine ediyor ve
kendisine başkasına davrandığı gibi davranıyor. Mesela kendine böyle telkin
vere bilirsiniz: ben kendime güveniyorum. Ben kendime güveniyorum . Daha sonra
kendinizi karşıda otururken hayal ederek kendinize bir başkasına telkin
verirmiş gibi söylüyorsunuz: “Sen kendine güveniyorsun,” “Sen, (kendi isminizi söyleye bilirsiniz) kendine güveniyorsun.”Sade telkinden bu çok daha etkili oluyor.
Telkinin etkili olduğunu ve nasıl çalıştığını anlamak için
düşüncenin doğasını ve gücünü anlamamız lazım. Atkin düşünceyle ilgili ciddi
çalışmalar yapan ilk düşünürlerden biri olduğunu söyleye biliriz. Onun bu
konuda yazdığı eserler günümüzde de büyük ilgi çekiyor.
Atkinson’nun
“Düşüncenin gücü” ve “ Çekim yasası ve düşüncenin gücü” (1906) kitapları
internette izleme rekorlarını kırmış ve sonra kitap şeklinde çıkmış Dan
“Sekret” filminin esas kaynağı olduğunu da söylemek lazım.
Atkinson diyor ki, nasıl atomlar bir birilerine çekilerek
madde oluşturuyorlarsa, nasıl Yer küresi çekim gücüyle üzerine her şeyi
çekiyor, Evrende çekim gücü dünyaları kendi çemberinde dönerek tutuyor, bu
çekim yasası bizim hayatımızı da yaratıyor. Biz istediğimiz ve istemediğimiz
her şeyi kendimize çekeriz.
Biz düşüncenin enerji olduğunu anladığımızda, onun çekim
gücüne sahip olduğunu da kabul etmek zorundayız. Biz düşüncenin gücünü
anladığımızda hayatımızda baş veren olayların karşısında “neden?” sorusuna da
cevap vere biliriz. Düşünce dünyasında büyük çekim yasası çalışıyor. Fiziksel
dünyada güçlü mıknatıs 100 kiloluk demiri kolaylıkla çeker ve tutar. Biz onu
çeken gücü göremeyiz, ona dokunamayız, koklayıp duyamayız. Ama bunlara rağmen
bu güç vardır ve çalışıyor. Aynen düşünce enerjisinin frekanslarını algılamakta
zorluk çekeriz, fakat öyle insanlar var
ki, düşüncenin titreşimlerini hissederler. Siz de büyük olasılık hayatınızda
karşı tarafın düşüncelerini hissetmişsiniz, bilmişsiniz, sadece buna fazla
odaklanmamışsınız. Mesela, ben konuştuğum kişinin düşüncelerini hissediyorum,
onların dalga şeklinde bana geldiğini seziyorum. Telepati olayları da
düşüncenin bu özelliğine bağlıdır.
Ben birçok makalemde düşüncenin maddesel özelliğinden
konuştum. Biz düşüncelerimizle kendi gerçekliğimizi yarattığımızı söyledim.
Bunlar 19 asrın sonlarında ileri sürülmüş teorilerdir, fakat günümüzde teori
olmaktan çıkmışlar, düşünce enerjisinin maddeye dönüşme özelliği artık
ispatlanmıştır ve geniş şekilde kullanılıyor.
Nasıl ışın, ısının, elektriğin titreşimleri vardır, aynen
düşünce enerjisi de frekanslara sahiptir. Biz düşüncenin bu muhteşem özelliğini
kabul edip anladığımızda gerçekten hayatımızda onun gücünü kullana biliriz.
Biz daima güçlü ve ya zayıf düşünce enerjisini üretip
ışınlıyoruz. Bizim düşüncelerimiz bizi ve çevremizi etkiliyor ve daha da
önemlisi onların çekim gücü vardır. Onlar bize başkalarının düşüncelerini,
olayları, insanları, eşyaları, “şansı” çeke biliyorlar. Sevgi düşüncesi bize
başkalarının sevgisini ve buna dair insanları ve olayları çeker. Nefret ve kin
içeren düşünceler başkalarının bu içerlikte olan düşüncelerini çeker ve
hayatımıza olumsuzluklar girer.
Düşünce dünyasında benzer benzeri çekiyor. Burada neyi
ekersen onu da biçersen ilkesi çalışıyor. Biz bunu gerçekten hayat kılavuzu
yapıp kullansak hayatımızda büyük değişikler yaparız, yaşamımız kolaylaşır. Bir
kadın ve ya erkek sevgi dolu olduğunda her yerde sevgiyi görürler ve
kendilerine başkalarının sevgisini çekerler. Nefret dolu insanlar ise nefreti
çekerler üzerilerine. Çekim yasasını bildiğinizde göreceksiniz ki, bazıları
kendileri kendilerine engelleri çekerler.
Atkinson yazıyor ki, “düşünce dünyasında çekim yasasını
kavramış insan artık hayat okyanusunda tufanların oyuncağı olmaktan çıkar.”
Psişik enerji alanının özüne has yasaları vardır ve bizim
bunları öğrenmemiz gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder