Günümizde bütün çakraları dengede olan ve tüm gökkuşağının
renklerini barındıran enerji bedenine sahip olan kişiye rastlamak çok zordur.
Enerji merkezlerinin dengede çalıştığında
şifa gerçekleşe biliyor. Enerji merkezlerinde bozuklukları
ayırt etmek ve doğru tespit etmek için gerçekten “görmek” gerekiyor, yani bazı
duru görü özelliklere sahip olmak şarttır. Çakrada enerji yetmezliği ve ya
fazlası ola biliyor, çakra tıkalı ve bloke edinmiş ola bilir, başka çakradan besleniyor. Enerji
merkezlerinin çalışmasında gözüken bozukluklar kişinin psikolojik durumuyla,
sosyal davranış biçimleriyle direk bağlıdır. Çakralar normale döndüğünde bu
alanlarda da düzelme ,dengelenme izleniyor.
KÖK ÇAKRASI. Bu çakra bağırsakların, kolonun, bacakların,
eklemlerin, bağışık sisteminin çalışmasından sorumludur, ayni zamanda bu çakra
yaşam enerjisini barındırıyor. Hayatta bu soyun, ailenin enerjisidir. Birinci
çakra hepimizin bir birimize bağlı olduğunun bilgisini taşır.
Şeref, hakkaniyetlik, anlayış, aile ve sosyal ilişkiler,
yaşamak için fiziki enerjimizi kullanmak- bunlar hepsi birinci çakranın
enerjileridirler. Kök çakra normal çalışmadığında sağlık söz konusu olamaz. Bu
çakranın hakikati- Biz hepimizi biriz.
İKİNCİ ÇAKRA fiziksel bedende cinsel organları, sindirim sistemini denetler. Hayatta bizim ilişkilerimizden,
kendi kişiliğimizi belirlemekten sorumludur. Tüm ilişkiler bize gönderilmiş
sınavlar olduğunu bu çakra bize anlatıyor. O bize artılarımızı ve eksiklerimizi
anlamaya yardımcı oluyor. Başkalarına saygı duyduğumuzda biz bunu daha iyi
anlarız. İkinci çakranın hakikati- bir birinize saygılı olun.
Benzer benzeri çeker deyimi ve ikinci çakranın enerjisi bize
kendimize çektiğimiz ilişkilerin kendimizi anlamaya yardımcı olduğunu öğretir.
Bu çakranın maksadı- bize başkalarıyla bilinçli ilişkiler kurmaktır, yani bizim
gelişimimizi sağlayan ilişkileri tutup, bize hiçbir şey veremez ilişkileri
bırakmaktır.
Tesadüf denilen hiçbir şey yoktur: biz ilişki başlamadan
onun olması için ürettiğimiz enerjiyle ona kapıyı açmışız. Bizim bilememiz
gerekiyor ki, biz başkalarını yönetmeye ve değiştirmeye çalıştığımızda
kendimizle savaşıyoruz, çünkü karşımıza çıkan insanlar bizim aynamızdır. Affetmeyi
ve geçmişi bırakmayı öğrenelim- çünkü alışkanlığımızlar bizim hayatın akışını durdurmaya
çalıştığımız tutunacaklardır. Her şey akıyor, değişiyor, yarınki gün bu günde
düzeltmeler yapıyor. Korkular bizim ilerlememizi engelliyorlar, biz şuurlu
hareket edemiyoruz, korkularımız negatif düşüncelerin ve davranışların kaynağıdırlar.
Kendi sorumluluğunuza üstlenip, kendi gücünüze inanıp siz hayatınızı değiştire
bilirsiniz. Erkek ve kadın ilişkisinde dikkatli davranmamız gerekiyor. Bilin ki
biz kadın ve erkek enerjilerini taşıyoruz. Bizim hayatımız ve kaderimiz onların
dengede olmasına bağlıdır.
Bir kadın hayatında eril enerjisini ret ettiğinde
doğurganlık organlarında sorun yaşar, hatta onları kaybede bilir. Bir erkek
paranın olmasını seks enerjisiyle bağlı olduğunu düşünürse, parayı
kaybettiğinde iktidarsız ola bilir. Bu kadın ve erkek için de geçerlidir-
paranın az olması enerjinin de azalmasına dönüşür. Bizim paraya bakış açımız ne
kadar hafif olsa, o
kadar bu enerjini kullana biliriz, para bizi yönetmez, biz
onu yönetmeği ve kullanmayı öğreniriz, para bize çalışır, biz ona çalışmayız. İş de, para da bizim içindir, biz onlar için
değiliz.
Şimdi ilişkilere dönelim. Bu hayatımızın en zor bölümüdür,
çünkü bir partnerimiz olunca kendi seçimimizi ve hatalarımızı ona yüklemek
isteriz. Bu hakikatler size ilişkilerinizi ve kendinizi anlamaya yardımcı
olurlar.
1.Biz parterlerimizi kendimiz seçeriz.
2. Kimse bize hoş olmayan ilişkiyi yürütmemizi diretmiyor.
Kimse- bizim dışımızda. Tüm durumlarda negatif ilişkiler bize kendimizi
sevmediğimiz alanları işaret ediyorlar.
3. Sizin özel ilişkiniz sizin için özeldir ve vardır, başkaları
ve partneriniz için
değil.
4. Partnerimizde göre bileceğimiz tek şey yine biziz.
5.Biz başkasına acı veremeyiz, başkası da bize acı vermez.
Biz kendimiz kendimize acı vere biliriz. Hakikat o ki, biz
partnerimize karşı yalan söylediğimizde sadece gerçek ilişkiyi yaşamaktan, değişimden,
yalnızlıktan korktuğumuz için bunu yaparız. Partnere acı vermek istemediğimizi
söyledikte biz kendimize yalan söylüyoruz, kendimizi kandırıyoruz –gerçeği
saklıyoruz. Yalan her zaman ilişkiyi mahıv eder.
Sevgi samimi ve açık olmak demektir, biz kaybetmeden ve
yalnızlıktan korktuğumuz için yalan söyleriz, ama bu partnerle aramızda
soğukluk duvarı yaratır. Yalan gereksiz ilişkilerin ömrünü sadece uzatıyor.
6. Partner için en iyi yapacağımız şey –kendimizi sevmektir.
7. Sevgi her zaman daha çok sevgi ister ama ayni zamanda tam
tersinin uyanmasına izin verir. Bu bizim içsel korkularımızla bağlıdır,
onlardan arınmadan biz her ilişkide ayni şeyi yaşarız. Bu dersimizi alana kadar
süre bilir. Aşkı idealize ettiğimizde, onu kaybetmeye mahkumuz.
8. Evlilik ömürlük kontrat değildir. Biz er ya geç aşk
hayatında mutlu oluruz, ama ideal partnerimizi bulduğumuz için değil, biz
kendimizi bulduğumuz içindir. İki insan bir birine korkularını ve zaaflarını
emanet ettiğinde aşkı ve mutluluğu yaşarlar. Kalbinizi partnerinize açın, eğer
bunun sonucunda o sizi terk ederse, bu o demektir ki, siz bir birinize uygun
değilsiniz.
ÜÇÜNCÜ ÇAKRA – bedende mide bağırsak ve iç organlarının
çalışmasından sorumludur. Bu bizim içsel gücümüzün, özgüvenimizin, maddi
ilişkilerimizin merkezidir.
Maddiyeti idealize etmek iç organların hastalıklarına ve yoksulluğa
getirir. Kendini aşağılama, sevmeme, suçluluk duygusu insana ıstırap veriyor.
Bulunduğunuz seviyeyi, durumu kabul edin, hareket edip ileriye bakın, geriye
bakmayın, duraklamayın. Gelişim hareket ettiğinizde gerçekleşir. Para
mutluluğun öçlüğü değildir. O sadece yaşamda bize hizmet eden enerjidir.
DÖRDÜNCÜ ÇAKRA- kalp damar sisteminin ve akciğerlerin
çalışmasından sorumludur. Bu aşkın ve inancın enerjisidir. Sevgi enerjisi- saf
enerjidir. Kendini sevmek bir bakımdan başkalarını affetmek denektir. Affetmek
koşulsuz sevgiyi öğrenmek demektir. Affetmediğimizde biz kendimize zarar
veririz. İçeride ve dışarıda ne varsa –her şey bizim kalbimizin çalışması
içindir. Bir kalbinize iyice bakın: orada tutukladığınız kimseler var mı? Tüm
hücreleri açın, her kesi özgür bırakın, o cümleden kendinizi de azat edin. Her
kesin bırakın, o zaman tüm ilişkileriniz de düzelir. Tüm acılarınızı,
küskünlüğünüzü, öfkenizi, korkularınızı, suçlarınızı bırakın gitsinler. Size
acı verenleri affedin, siz acı verdiklerinizden af dileyin. Sevginin ilahi enerjisi özgür
kalınca mucizeler yaratır.
Affetmek bizim her türlü duygusal, psikolojik, ruhsal ve
fiziksel yaralarımızı iyileştirmeye yardımcı olur. Affetmek size sağlığınıza ve
mutluluğa götürür. Affetmek dünyanın en iyi şifacısıdır.
BEŞİNCİ ÇAKRA – iletişim, ilişkiler, seçim- boğaz, tiroit
bezleri, ağız,dişler, bronşlar.
Ruhumuzu geçmiş korkulardan ve negatif duygulardan
arındırın. Söylenmedik bir problem, içimize attığımız küskünlük nezleyi
doğurur(soğuk algınlığı olmadan). Daha derin incinmek
gripe neden olur. O zaman organizmamı bize iyileşmek için
yedi gün veriyor.
Her çakra için bir gün, kendi hatalarımızı anlamamız için.
Hayat dersimizi aldığımızda ve doğru seçim yaptığımızda olay bir daha
tekrarlanmaz. Evet, hayatın alışık anlamını değiştirmek kolay değildir. Fakat,
yeniliklerden korkup ayni yerde tökezlemek bize daha büyük acı yaşatır. İçsel
huzura kavuşmak için bu değişiklik hortumuna dalıp yenilenip yüze çıkmak lazım.
Değişikleri anlamak- eskiyi bıraka bilmek ve yeniyi kucaklamak, her şeyin bir
yerde bite bileceğini ve yenisinin başlayacağını bilmek demektir.
Sizi kötü etkileyecek, öfkeye, kendine acıma duygularını
doğuran düşüncelerden kaçınmaya çalışın. Kendi hayatınızın sorumluğunu başkalarına
yüklemeyin, her şeyin sebebini kendinizde arayın. Bütün durumları size yazılmış
mektuplar gibi algılayın, onları okumaya çalışın. Burada, şimdide yaşamaya
gayret edin, geçmişte ve gelecekte değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder