Kuantum fiziğinin buluşları hayatımızın her alanını
etkilemiştir. Fizik biliminin bu önde
gelen bölümü çok önemli bir ezoterik bilgiyi, uzak doğu felsefesinin bakış
açısını ispatlıyor. Kuantum fiziğinin bize sunduğu felsefi açılımı kısaca
bundan ibarettir: İzleyen izlediği zaman yaratıcı oluyor. O izlediği şeyi
yaratıyor. Verner Geyzenberg’in ünlü belirsizlik prensibine dayalı bu teori insanın
maddesel dünyayla ilişkisi kurmasında bir sıçrayış yaptı. Fred Volf “Kuantum sıçrayış” adlı makalesinde bu
ilişkiyi böyle nitelendiriyor:
- Fiziksel realite izleyici olmayanca yoktur.
- İzleyici baktığında realiteyi oluşturuyor.
Biz bir şeye baktığımızda onu
yaratıyoruz. Bizim bu olağanüstü özelliğimizi hayatımızın problemlerini
çözmekte kullana biliriz. Zaten imge etme, imajine etme işlevlerinin bilimsel
açıklaması da burada yatıyor.
Şimdi size “eritme ve yaratma” formülünü anlatacağım.
Burada “eritme” yerine “yok etme” sözünü de kullana biliriz, fakat bu gerçeği
anlatmaz diye daha yumuşak bir ifadeyi seçtim.
Bu formülü kullanarak siz kısa
zamanda iyi sonuçlar elde ede bilirsiniz. Bu formül ile biz her şeyi yarata
biliriz: duyguları, düşünceyi, değerleri, somut şeyleri, arzuları, inançları.
Formül iki basamaktan oluşuyor
1.Çalıştığınız objeyle ve ya
duyguyla(düşünceyle) bütünleşme. Objeyi içinize alıp, hissedip onunla
özdeşleşiyorsunuz. Sonra bu objenin (duygunun) DIŞINA çıkıyorsunuz
2. Boşluğa adım atıyorsunuz ve
burada istediğiniz alternatif objeye ve ya duyguya dikkatinizi yöneltiyorsunuz.
Mesela siz geçmişinizde bir korku
yaşadınız, şimdi o sizi rahatsız ediyor. Bu formülle korkudan kurtula
bilirsiniz.
Çalışmada doğru
yolu izlemek için kurtulmak istediğiniz duyguyla, objeyle ve ya durumla bir olup
onları doğrudan hissetmeniz lazım. İstemediğiniz bir şeyden kurtulmak için, onu
kendi dünyanızdan atmak için onu hissedip yaşamanız gerekiyor. Bir objeye,
duyguya, görünüşe karşı koymak onu tutmak, güçlendirmek demektir.
Objeni hissetmek ve onunla birleşmek işlemi her kişide
farklı şekil ala biliyor. Fakat bu süreç yarım dakikadan fazla olmamalıdır.
Objeyle bütünleştikten sonra onu terk edip boşluğa çıkıyorsunuz.
Siz şimdi boşluktasınız. Burada istediğiniz objeyi, durumu, görünüşü yarata
bilirsiziniz.
Birinci etapta siz duygularınızı hissettiniz. Şimdi siz
duygularınızın enerji alanını yavaşça genişletip sınırlarını hissedeceksiniz. Bir süre sonra
enerji alanının bittiği yerde, onu sınırlarını çizdiğiniz yerde oradan
çıkacaksınız. Eski duygunuzun enerji alanı geride kalacaktır ve eriyip yok
olacaktır. Siz çalıştığınız duygunun ve ya objenin enerji alanını bir balon
şeklinde(ve ya size nasıl gözüktüyse) imgeleye bilirsiniz, sonra siz bu balonu
geride bırakıp saf, temiz Boşluğa adım atıyorsunuz. Sonra geride bıraktığınız
enerjiyi unutun, dikkatinizi onun karşıtına, istediğiniz şeye yöneltin. Şimdi
istediğiniz şeyi imajine edin.
Bu işlemin özeti budur: Siz kurtulmak istediğiniz şeyin
enerji potansiyelini hissedip onu genişletiyorsunuz, onun sınırlarını
hissettikten sonra onu bırakıyorsunuz.
Ünlü yoga Nisargada Maharac diyor ki,” Tam bilmediğin şeyden kurtulmak mümkün
değildir’.
Formülün çalışma prensibini daha iyi anlamak için sizin
bilmeniz gerekiyor ki, var olan her şeyin bir formu vardır. Ve siz Bunu bir
varsayım gibi kabul etmelisiniz. Maddesel olmayan şeylere, değerlere siz
kendiniz düşüncenizle istediğiniz formu vere bilirsiniz. İmgelediğiniz formu
genişletip onun sınırlarının bittiği yerden Boşluğa çıkmalısınız. Burada ise,
istediğiniz şeyi istediğiniz şekilde var etmekte özgürsünüz.
Umarım bu kısa, fakat etkili teknik size problemlerinizden kurtulmaya
yardımcı olur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder