Üçüncü çakra- MANİPURA
Element- ateş
Renk –sarı
Bedensel yönleri- mide, karın bölgesi, karaciğer, mide altı
bez, enerji alma ve bırakma, dalak
İçgüdüler: Yönetim
Psikolojik yönü- kendini ifade etmek, cesurluk, erklik
Kaynaklar- sorumluluk, kişilik, koşulsuz hizmet, hayalleri
gerçekleştirme, uzun ömür
Negatif tezahürleri: mide-bağırsak bozukluğu, iştahsızlık,
hüzün, onur, kendini aşırı önemseme, sinirsel bozukluklar, halsizlik, kurban olma psikolojisi, utangaçlık, sinir
patlaması.
Üçüncü çarka solar pleksusta, göbeğin iki-dört parmak üzerinde
yerleşiyor ve mide altı bezle ilişkilidir. Bu bez organizmada enerji “bankası”
rolünü taşıyor, bu bankanın kullandığı döviz- glikozdur: mide altı bezin
ürettiği insülin glikozu kana taşıyor, glikoz burada organizmanın yanacağı gibi
kullanılıyor.
Üçüncü çakranın normal çalıştığında kişinin her türlü
faaliyete enerjisi yetiyor. Yanacağın önemli kısmını beyin kullandığından
üçüncü çakranın dengede olması düşüncemizin mantıklı ve açık olması demektir.
Üçüncü çakra karaciğeri de kontrol ediyor, karaciğer organizmanın yanacak
deposudur. Üçüncü çakrası bozuk kişiler halsizlik hissederler. Aldıkları
besinler organizmadan kana ulaşmadan çıkarılıyor. Benzer problemler psikolojik
ve ruhsal boyutlarda da yaşanır. Üçüncü çakra hasarlı olduğunda kişi çok az şey
yapa bilir. Kişi gerekli donatıma sahip olduğunda bile istediğine ulaşamıyor,
sonuna gelmeye gücü yetmiyor.
Üçüncü çakra Işıldayan Enerji Alanının çok güçlü organıdır.
Bu gücü biz Dünyayı sevdiğimizde, ona hayran olduğumuzda kullana biliriz.
Üçüncü çakranın fazla çalıştığında bizim libidomuzu,
doğamızı bastıra biliyor: bu aşırı utangaçlıkta, aşağılık duygusunda
belirleniyor. Yaş itibarıyla bu çakra 14 yaşından 21 yaşına tekabül ediyor.
Birinci çakranın ürettiği dişi enerji, ikinci çakranın
ürettiği cinsellik üçüncü çakrada arzunun gerçekleşmesi için gereken zarif
yanacağa dönüşüyor.
Bu çakra Enerji Alanın yanacak deposudur. Bu çakranı
harekete geçirdiğimizde biz cesurluk kazanıyoruz ve tüm engelleri aşa biliriz.
Burada tehli
ke o ki, kendimizin önemini abarta biliriz. Kişi kendini hayatının
tek sahibi zan eder, tüm dünyayı kendi iradesiyle yene bileceğini düşünür. O
kendinde dünya yaratma ve yok etme gücü görür, iktidara can atar, başkalarını
önemsemez, şöhrete yönelir. Üçüncü çakranın etkisine kapılan kişiler etrafını
korkutmaya ve sindirmeye çalışıyorlar. Bu çakra normale girdiğinde kişinin aile
ve çevreyle ilişkileri düzelir. Kişi ikna etme yeteneği kazanır, sözle ve
yazıyla güç elde eder. Bu çakra bizi kendimizle dürüst olmayı öğretiyor. Hayat
amacımız netleşir ve biz ona doğru ilerliyoruz.
İnk’lerde üçüncü
çakraları yanar topa benzer savaşçılar hakkında hikayeler vardır. Bu
savaşçıları öldürmek mümkün değildi.
Üçüncü çakranın bir başka görevi- hayali gerçek etmektir.
Sanskritçe ona “manipura” deniliyor, “ değerli taşlardan yapılmış saray”
anlamına geliyor. Hayallerin gerçek değerlere dönüşmesi işaret ediliyor. Üçüncü
çakra simyacı atölyesine benzer- burada hayaller altın oluyor. Hayatını
değiştirmek isteyen birey üçüncü çakrasına dengeye getirmelidir.. Bu merkezin
kullandığı esas enstrüman- imgelemedir.
Alev elementi
arzuların gerçekleşmesi için gereken yanacağı verir. Ama bu gücü bir tek kendi
çıkarın için kullanmak hata olur. Anahtar sözcük burada “hizmet” olmalıdır.