25 Ocak 2014 Cumartesi

+ İNSAN ENERJİ ALANI


             








                     İnsan Enerji Alanı



 Hepimizin fiziksel bedenimizi kaplayan Işık Enerji Alanımız vardır. Bu enerji alanı bedenimizin dışındadır ve hem bendimize nüfus ediyor.
Gözünüzün önüne lacivert, yeşil, kırmızı, sarı pırıltılarla  ışıldayan şeffaf bir elipsi getirin. Bu bizim enerji alanımızdır ve elimizi uzattığımız mesafede bedenimizi kaplar.
Enerji Alanımız sözün tam anlamıyla bizim yaşam gücümüzün deposudur- canlı enerji okyanusudur, o oksijen ve aldığımız besin kadar önemlidir. Işıldayan Enerji Alanı – bahası biçilmez yaşam kaynağımızdır. Enerji Alanımız hastalıklarla, streslerle zayıfladığında biz kendimizi kötü hissederiz. Enerjimiz yükseldiğinde canlı ve güçlü oluruz. Enerji Alanımızı güçlendirerek biz sağlığımızı, yaşam sevincimizi geri kazanıyoruz.
Hint ve Tibet mistikleri bin yıldan aşkın insan Enerji Alanını keşif etmişler ve onu aura adını vermişler.
Yeryüzünde canlı ne varsa ışıktan örülmüştür. Bitkiler ışığı emiyorlar ve onu canlı hücrelere dönüştürüyorlar, hayvanlar bitkilerle besleniyorlar, bundan dolayı fiziki planda bile ışık yaşamı oluşturan elementlerden biridir. Biz maddeye yerleştirilmiş ışığız.
Canlı ne varsa belli form ve titreşimlerden ibaret ışıktır. Atom altı parçacıkları araştıran fizikçiler bunu iyi biliyorlar: maddenin kalbine, çıkış noktasına baktığımızda tüm Evrenin ışıktan ve titreşimden yaratıldığını görürüz.
Parlak Enerji Alanı –tüm organizmanı içeren ışıldayan matristir. Bir cam parçasının üzerinde demir çapaklarının yerleştiğini düşünün, camın altında bir mıknatıs tutsanız, bu çapaklar mıknatısın hareketi doğrultusunda şekil alırlar. Siz elinizle çapakların yerini değiştirip tuta bilirsiniz, ama elinizi bıraktığınızda demir parçacıkları ayni şekli alırlar. Onları bu şekilde tutan manyetik  alandır. İnsan enerji alanı da ayni bu şekil çalışır: bizim organizmayı, bedenimizi gereken formda tutuyor. Bu sebeple cerrahi ve ilaç müdaheleleri istenilen sonucu vermez, çünkü bunlar madde üzerinde zorunlu değişimlerin yapılmasıdır. Bu ayni miknatız misalimizde zorla çapıkları tutmaya benzer. Oysa çapıkların şeklini miknatısın yavaş değişimiyle sağlamak mümkündür.
Enerji alanı dört katmandan ibarettir, bunlar bedenin dışına taşarlar:
1.Fiziksel düzlem(beden)
2.Duygu –düşünce düzlemi zihin)
3. Ruhsal düzlem (efir )
4.Nedensel düzlem(Ruh)
Her katman kendine ait enerjileri içeriyor. En dış katman fiziksel bedenin işleyişine gereken enerjileri topluyor. Sonraki katman bizim duygu ve düşüncelerimizi besleyen enerjileri barındırıyor. Üçüncü katman ise yüksek ruhsal enerjilerin bulunduğu yerdir. Tenimize en yakın - en yüksek titreşimi olan ruh enerjisidir.
Bu katmanların arasında belirgin sınırlar yoktur, onlar gökkuşağının renkleri gibi biri birine yumuşak şeklide nüfuz ederler.
Işıldayan Enerji Alanı bizim anılarımızın, yaşadıklarımızın, atalarımızın yaşadıklarının ,geçmiş hayattan gelen derin travmaların arşividir. Bütün bu bilgiler ve ya kayıtlar tüm renkleriyle ve içerdiği duygularla burada saklı. Bu kayıtlar bilgisayar programına benzer, harekete geçtiğinde o insanı davranışlarla, ilişkilerle, hastalıklarla ayni ilk senaryoyu tekrarlamaya iter. Bizim kişisel hikayemiz hep tekrarlanır. Enerji alanımızda bulunan kayıtlar bizi belli yaşam tarzına meyilli yapar. Bu kayıtlar bizim hayatımızda belli olayların, insanların ,problemlerin ortaya çıkmasını sağlarlar. Biz ayni insanları hayatımıza sokarız, ayni ilişkiler kurarız. Kayıtlar hayatımızın dramını yeniden yaşamaya bizi mecbur eder, ama genelde bizim şifa bulmamız için bize bu durumları oluşturur. Kayıtların bilgisi Enerji Alanına form veriyor, Enerji Alanı ise maddeyi etkiliyor.
Işıldayan Enerji Alanı bizim hayatımızın genel haritasını içeriyor. O bizim nasıl hastalandığımızı, nasıl iyileştiğimizi, nasıl öldüğümüzü belirliyor. Eğer Enerji Alanımızda hastalık kaydı olmadığında insan çabuk iyileşe biliyor. Hastalığın kaydı olduğunda, barışıklık sistemi zayıflıyor ve iyileşme uzun sürüyor. Hastalık kayıtlarını enerji alanından sildiğimizde biz hastalığın nedenini silmiş oluyoruz ve bağışıklık sistemi hemen devreye giriyor ve iyileşmeyi sağlıyor.
İnsan Enerji Alanı elips şeklindedir ve Yer Küresinin manyetik alanının kopyasıdır. Manyetik alan Kuzey kutuptan başlayarak tüm Gezegeni kaplayıp Güney kutupta birleşiyor. Enerji bedenimizin akımları kafamızın tepesinden başlayarak tüm ışık bedenimizi kaplayarak ayaklarımıza doğru elips şeklinde iniyorlar. Enerji Alanımız 25 santim yere giriyor ve topuklarımızda birleşiyor.
Gezegenimizin manyetik alanı yerden hızla yükseliyor( 300000km saniyede), kozmosa doğru uzaklaştıkça zayıflıyor, ama hiçbir zaman sıfırlanmıyor, o Evrenin sınırlarına kadar uzuyor.
İnsan enerji alanı  bedenden 1,5 metre kadar uzuyor, o da gücünü hızla kaybediyor, ama o da sonsuzluğa doğru genişliyor. İnsan Enerji Alanı bizi Evrenin ışıldayan matrisi ile bağlıyor. İnkler bu matrisi örümcek ağına benzetmişler.

Gezegenimizin üzerinde akupunktur meridyenlerine benzer güç akımları vardır. Bu akımlar bazı yerlerde birleşiyorlar, bu yerler Gezegenin çakralarıdırlar. Enerji meridyenler tüm Yer Küresini kaplıyorlar: bir yerden o birisine bilgi-enerji taşıyorlar. Şamanlar bu enerji akımlarının yardımıyla uzak mesafede bir birileriyle temas ede bildiklerini söylüyorlar. Hastalıkların doğada, temiz havada daha çabuk iyileşmesi de bu güçlü enerji akımlarına bağlıdır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder