İnsan Enerji Alanı
Hepimizin fiziksel
bedenimizi kaplayan Işık Enerji Alanımız vardır. Bu enerji alanı bedenimizin
dışındadır ve hem bendimize nüfus ediyor.
Gözünüzün önüne lacivert, yeşil, kırmızı, sarı
pırıltılarla ışıldayan şeffaf bir elipsi
getirin. Bu bizim enerji alanımızdır ve elimizi uzattığımız mesafede bedenimizi
kaplar.
Enerji Alanımız sözün tam anlamıyla bizim yaşam gücümüzün
deposudur- canlı enerji okyanusudur, o oksijen ve aldığımız besin kadar
önemlidir. Işıldayan Enerji Alanı – bahası biçilmez yaşam kaynağımızdır. Enerji
Alanımız hastalıklarla, streslerle zayıfladığında biz kendimizi kötü
hissederiz. Enerjimiz yükseldiğinde canlı ve güçlü oluruz. Enerji Alanımızı
güçlendirerek biz sağlığımızı, yaşam sevincimizi geri kazanıyoruz.
Hint ve Tibet mistikleri bin yıldan aşkın insan Enerji Alanını
keşif etmişler ve onu aura adını vermişler.
Yeryüzünde canlı ne varsa ışıktan örülmüştür. Bitkiler ışığı
emiyorlar ve onu canlı hücrelere dönüştürüyorlar, hayvanlar bitkilerle
besleniyorlar, bundan dolayı fiziki planda bile ışık yaşamı oluşturan
elementlerden biridir. Biz maddeye yerleştirilmiş ışığız.
Canlı ne varsa belli form ve titreşimlerden ibaret ışıktır.
Atom altı parçacıkları araştıran fizikçiler bunu iyi biliyorlar: maddenin
kalbine, çıkış noktasına baktığımızda tüm Evrenin ışıktan ve titreşimden
yaratıldığını görürüz.
Parlak Enerji Alanı –tüm organizmanı içeren ışıldayan matristir.
Bir cam parçasının üzerinde demir çapaklarının yerleştiğini düşünün, camın
altında bir mıknatıs tutsanız, bu çapaklar mıknatısın hareketi doğrultusunda
şekil alırlar. Siz elinizle çapakların yerini değiştirip tuta bilirsiniz, ama
elinizi bıraktığınızda demir parçacıkları ayni şekli alırlar. Onları bu şekilde
tutan manyetik alandır. İnsan enerji
alanı da ayni bu şekil çalışır: bizim organizmayı, bedenimizi gereken formda
tutuyor. Bu sebeple cerrahi ve ilaç müdaheleleri istenilen sonucu vermez, çünkü
bunlar madde üzerinde zorunlu değişimlerin yapılmasıdır. Bu ayni miknatız
misalimizde zorla çapıkları tutmaya benzer. Oysa çapıkların şeklini miknatısın
yavaş değişimiyle sağlamak mümkündür.
Enerji alanı dört katmandan ibarettir, bunlar bedenin dışına
taşarlar:
1.Fiziksel düzlem(beden)
2.Duygu –düşünce düzlemi zihin)
3. Ruhsal düzlem (efir )
4.Nedensel düzlem(Ruh)
Her katman kendine ait enerjileri içeriyor. En dış katman
fiziksel bedenin işleyişine gereken enerjileri topluyor. Sonraki katman bizim
duygu ve düşüncelerimizi besleyen enerjileri barındırıyor. Üçüncü katman ise
yüksek ruhsal enerjilerin bulunduğu yerdir. Tenimize en yakın - en yüksek
titreşimi olan ruh enerjisidir.
Bu katmanların arasında belirgin sınırlar yoktur, onlar
gökkuşağının renkleri gibi biri birine yumuşak şeklide nüfuz ederler.
Işıldayan Enerji Alanı bizim anılarımızın, yaşadıklarımızın,
atalarımızın yaşadıklarının ,geçmiş hayattan gelen derin travmaların arşividir.
Bütün bu bilgiler ve ya kayıtlar tüm renkleriyle ve içerdiği duygularla burada
saklı. Bu kayıtlar bilgisayar programına benzer, harekete geçtiğinde o insanı
davranışlarla, ilişkilerle, hastalıklarla ayni ilk senaryoyu tekrarlamaya iter.
Bizim kişisel hikayemiz hep tekrarlanır. Enerji alanımızda bulunan kayıtlar
bizi belli yaşam tarzına meyilli yapar. Bu kayıtlar bizim hayatımızda belli
olayların, insanların ,problemlerin ortaya çıkmasını sağlarlar. Biz ayni
insanları hayatımıza sokarız, ayni ilişkiler kurarız. Kayıtlar hayatımızın
dramını yeniden yaşamaya bizi mecbur eder, ama genelde bizim şifa bulmamız için
bize bu durumları oluşturur. Kayıtların bilgisi Enerji Alanına form veriyor,
Enerji Alanı ise maddeyi etkiliyor.
Işıldayan Enerji Alanı bizim hayatımızın genel haritasını
içeriyor. O bizim nasıl hastalandığımızı, nasıl iyileştiğimizi, nasıl
öldüğümüzü belirliyor. Eğer Enerji Alanımızda hastalık kaydı olmadığında insan
çabuk iyileşe biliyor. Hastalığın kaydı olduğunda, barışıklık sistemi zayıflıyor
ve iyileşme uzun sürüyor. Hastalık kayıtlarını enerji alanından sildiğimizde
biz hastalığın nedenini silmiş oluyoruz ve bağışıklık sistemi hemen devreye
giriyor ve iyileşmeyi sağlıyor.
İnsan Enerji Alanı elips şeklindedir ve Yer Küresinin manyetik
alanının kopyasıdır. Manyetik alan Kuzey kutuptan başlayarak tüm Gezegeni
kaplayıp Güney kutupta birleşiyor. Enerji bedenimizin akımları kafamızın
tepesinden başlayarak tüm ışık bedenimizi kaplayarak ayaklarımıza doğru elips
şeklinde iniyorlar. Enerji Alanımız 25 santim yere giriyor ve topuklarımızda
birleşiyor.
Gezegenimizin manyetik alanı yerden hızla yükseliyor( 300000km
saniyede), kozmosa doğru uzaklaştıkça zayıflıyor, ama hiçbir zaman
sıfırlanmıyor, o Evrenin sınırlarına kadar uzuyor.
İnsan enerji alanı
bedenden 1,5 metre
kadar uzuyor, o da gücünü hızla kaybediyor, ama o da sonsuzluğa doğru genişliyor.
İnsan Enerji Alanı bizi Evrenin ışıldayan matrisi ile bağlıyor. İnkler bu
matrisi örümcek ağına benzetmişler.
Gezegenimizin üzerinde akupunktur meridyenlerine benzer güç
akımları vardır. Bu akımlar bazı yerlerde birleşiyorlar, bu yerler Gezegenin
çakralarıdırlar. Enerji meridyenler tüm Yer Küresini kaplıyorlar: bir yerden o
birisine bilgi-enerji taşıyorlar. Şamanlar bu enerji akımlarının yardımıyla
uzak mesafede bir birileriyle temas ede bildiklerini söylüyorlar. Hastalıkların
doğada, temiz havada daha çabuk iyileşmesi de bu güçlü enerji akımlarına
bağlıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder