HATİPLİK SANATI
Değeli okurum! Eğer
senin kalbinde hayalinin yıldızı doğduysa ve kendine büyük hedefler
belirlediyse, senin hemfikirlere ve yol arkadaşlarına ihtiyacın vardır. Büyük
hedefler büyük takımlarla
elde edilir. Senin içindeki potansiyeli, yaktığını yıldızı insanlara yansıtman için konuşman gerekecektir. İyi bir konuşmacı olmak için ise hatiplik sanatını benimseyeceksin, araştırıp bilgi edineceksin. Belki senin hayalin bir tek seninle ilgilidir, ama yine de ne kadar çok insanı etkileye bilsen, senin yardım alma fırsatın da çoğalmış olur.
Ben burada size birkaç misal verip sizin hatipliğe ilginizi uyandırmak istiyorum.
Bilim adamların “İnsan en çok nelerden korkuyor?” konuyla
ilgili araştırmaları gösterdi ki, insan fobilerinin arasında sahneye çıkmak,
bir topluluğun karşısında konuşmak ilk sıralarda yer alıyor. Bazıları sahnede
konuşmaktan ölüm kadar korkarlar!
Şimdi Amerikan tarihinin en genç ve popüler Cumhur Başkanını
hatırlayalım-John Kennedy’ni. Genç ve yakışıklı Kennedy konuşmalarında
milyonlarca Amerikanlının kalbinde coşku ve sevgi, reformlara açıklık
uyandırıyordu. Onun yardımcılarından birisi hatıralarında yazıyor ki, Kennedy
konuştuğunda insanlar onun güçlü, güvenli sesini ve duruşunu görüyordu, ama kürsünün
arkasına bakma fırsatları olsaydı, onlar Kennedy’nin titreyen bacaklarını izleye
bilirlerdi Bu inanılmazdır, ama gerçektir:
hayatının en zor aşamalarında güveni sarsılmayan kararlı Kennedy’nin
konuşmalar sırasında heyecandan bacakları titriyordu!
Fakat burada şaşıracak bir şey yoktur, bu çok normal bir
durumdur.
Her kez iyi bir konuşmacı ola bilir. Tabi bunun için irade,
istek ve temel prensipleri benimsemek gerekir. Dış görünüş burada önemli
değildir. Ünlü Roma hatibi ve hukukçusu Cicero doğuştan sesi kısık ve dili
peltekti. O heyecanlandığında omuzu tik yapıyordu ve provalar sırasında o
omzuna hançerin ucunu dayıyordu ki, omzunun her hareketinde acıyı hissetsin.
Sesini ise deniz kenarında dalgalara bağırarak geliştiriyordu. Bu çok basit
işlerin sonucu onu dinlemek için ülkenin her tarafından akın akın insanlar
geliyordu. Cicero zamanının en parlak hatiplerinden oldu, onun bu 88 konuşması
kayda geçirilmiştir ve günümüze kadar saklanmıştır.
İlk konuşma. Siz ilk konuşmanızın başarısız olduğunu düşüne bilirsiniz. Sözleri unuttunuz, sesiniz titredi. Ama inanın bunlar önemli değildir, önemlisi o
ki, siz en büyük insan korkusunu yendiniz- siz sahneye çıkıp konuştunuz! Sizin
heyecanınız da sizin konuşmaya doğallık ve sıcaklık kazandırdı. Heyecanı,
hataları doğal karşılamanız lazımdır. Bu heyecanın enerjisi sizin
samimi kalpten konuşmanızı sağlar, konuşmanıza canlılık verir.
Hata yapmaktan, konuşmanın başarısız geçtiğinden korkmayın.
Kimse konuşmacı olarak doğmuyor. Bir çocuk nasıl yürümeyi öğrendiğinde hep
düşüp kalkar, siz de ayni düşe kalka bu sanatı öğrenirsiniz. Bir gün
uyandığınızda kendinizi iyi konuşmacı olarak görmek istiyorsunuz ise, bilin ki
bu illüzyondan başka bir şey değildir.
Sizin sahnede konuşmanız sessiz duvarla konuşmaya benzemez,
karşınızda insanlar vardır ve sizin konuşmanız aslinde onlarla olan diyalogdur.
Onlar sizi dinleyip sustukları gibi gözükseler de, onlar da sizinle
konuşuyorlar, burada onların söyleye bileceklerini hissetmeniz lazım. Güzel,
parlak bir konuşma sizin ve dinleyicilerin ortak eseridir!
Biz bir seminere geldiğimizde bizi etkileyen konuşmacının
hep böyle olduğunu, böyle doğduğunu düşünürüz. Ama bu başarının arka planında
hatalar, zorluklar, çalışmalar vardır.
Filip Kotlar gibi ünlü konuşmacının seminerine biletin
değeri 1000 dolardır. O kariyerinin ilk basamağında bir seminere geldiğinde salonda
onu dinleyen sadece bir kişi vardı. Filip konuşmasını bitirdikten sonra bu adam
ona yaklaşıp ikinci konuşmacı olduğunu söyledi ve ondan kendisini dinlemeye
rica etti! Şimdi Filip Kotlar’ın seminerinde yüzlerce insan toplanıyor ve bir
seminerde kazandığı para 300 bin dolardan az olmuyor. Gördüğünüz gibi kararlı ve
disiplinli çalışma böyle gelişmeye sebep ola biliyor: bir bedava dinleyiciden
300 bin dolarlık bir seminere!
Konuşmanın başarısını en çok etkileyen husus nedir? Kullandığınız
teknik, davranışlarınız, sesiniz önemlidir, ama en önemlisi konuşmanızın
içeriliğidir. Sizi dinlemeye gelmiş insanlara hangi bilgiyi sunuyorsunuz?
Onların ihtiyaçlarını, meraklarını karşılaya biliyor musunuz? Söyledikleriniz
onlar için ne kadar önemlidir?
Boş insan güzel, artistik konuşma yapsa bile, başarılı
olamaz. Onu dinlemezler. Sahnede insanın özü ortaya çıkıyor. İyi bir konuşmacı
topladığı değerli ve ender bilgileri sizinle paylaşıyor. Bu bilgiler değerli
pırlantalara benzer, onları bulup, temizleyip, törpilleyip parlak yapmışlar.
İyi konuşmacı verdiği bilgilerle bütünleşmiştir, bu bilgi onun ruhundan
kalbinden geliyor. İnsan kulağı yalana çok hassastır, hemen duyar. Bizi kalpten
gelen, uydurma değil, yaşanmış bilgiler etkiler.
Sahneye çıkmadan önce kendinize soru sorun:” Ben bu
insanlara ne vermek istiyorum? Onların hayatında neyi değiştire bilirim? Benim
amacım nedir?
Ayaklarınız titrese de, sözleri karıştırsanız da, kalpten
konuştuğunuzda sizi yine dinlerler ve siz başarılı olursunuz.
Bundan sonraki makalemde sizi birkaç teknikle
tanıştıracağı mı umuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder