15 Ocak 2014 Çarşamba

+ BAŞARISIZLIK

                                                                                     

















BAŞARISIZLIK
Her başarısızlık büyük bir başarının potansiyelini içerir. Problemler bizim karakterimizi geliştirir, irademizi güçlendirir. Zorluklar bizi yeni seviyeye taşırlar. Çin ve Japon dillerinde “felaket” ieroglifinin iki anlamı vardır: birincisi-felaket, ikincisi- yeni fırsatlar.
Başarısızlık bizi başarıya götüren basamaktır.
Dünyanın en sevilen zenginlerinden çizgi film yaratıcısı   Walt Disney’in hayatı bu düşüncenin en güzel ispatıdır.
Genç Walt gazeteden aşağılayıcı bir gerekçeyle kovuluyor : o yeni fikir üretemiyormuş.
Küçük bir gazete Walt Disney’e aptal ve işe yaramaz damgasını vuruyor. Bu genç adam için tam bir yenilgi ve trajedi oluyor, ama bu trajediden Büyük Disney Dünyası doğmuştur.
Disney çizgi filmlerini yaratmaya başlıyor, onun Osfalt isimli kahramanı herkesin kalbini fetih ediyor, ekonomik durumu hızla yükseliyor, ama tam bu geldiği güzel noktada o yine darbe alıyor. Bu sefer saldırı kurduğu şirketin ortağından geliyor. Adam tüm anlaşmaları kendi adına imzalamıştır ve günün birinde Disney’e diyor ki : “Bundan sonra bu şirket, anlaşmalar, çizgi filmleri ve sen çizdiğin kahramanlar da benimdir. İstersen maaşla burada çalışa bilirsin.”
Tabi bu açık dolandırılma ve aldatılma Disney’i mahıv ediyor: bir anda arkadaşını, ortağını, parasını kaybediyor. Beş kuruş parasız derin krizde Disney evden dışarı çıkmıyor. Ama bu arada o yeni çizgi filmi kahramanı yaratıyor: Mikki Mous’u. Kim bilir, belki de Disney o derin üzüntüyü ve sarsıntıyı yaşamasaydı şimdi onun yarattığı masal dünyası ve Disneyland zinciri olmayacaktı?
Boks maçları organizatörü Don King’ in hayatı da çok ilginç bir hikayedir. Don King büyük şehrin zenci gettosunda büyümüştür – alkolün, uyuşturucunun, cinayetin bol olduğu yerde. Burada onu ne bekleye bilirdi? Ya ceza evi, ya da ölüm. Nitekim öyle de oldu, Don King  bir çatışmada birisini öldürdükten sonra uzun müddet ceza evine giriyor. Burada mucize baş veriyor. King sabahtan akşama kadar kitap okuyor: Sokrat, Dostoyevski, Platon. Akıllı kitaplar onun dünya bakış açısını, düşüncelerini, hayatını değiştiriyor. Ceza evinden bam başka birisi çıkıyor: eğitimli, entelektüel birisi. O profesyonel boksla çalışmaya başlıyor, maç oragnizatörlüğünü yaparak bu sporu çok iyi seviyeye getiriyor. Don King tarihe Muhamet Ali ve Furman arasında boks müsabakasını organize eden adam gibi girmiştir. Bu maçın değeri hiç görülmemiş bir rakamdı-10 milyon dolar. Onun da hayatında yaşadığı olumsuzluklar olmasaydı, belki o da çevresindeki birçoğu gibi alkolik ve ya bağımlı olup hayatını sokaklarda bitirecekti.
Her felakette, olumsuzlukta, belada iyi bir şeylerin tohumları vardır. “Beni öldürmeyen şey beni güçlü ediyor”. Bu gerçekten de başarının formülüdür.
Hepimiz Harry Potter’i seviyoruz. Bu ilginç oğlanın ve onun arkadaşlarının yaratıcısının da hayatı baya ilginç bir hikayedir. Joanne Ketlin Rowling 31 haziran 1065 yılında İngiltere’de, küçük bir şehirde doğmuştur. Kendi söylediğine göre çocukluğunda topluca gözlüklü, okumaya düşkün bir kız çocuğuydu. Harry Potter de gözlüklü, çalışkan bir kahramandır. İlk kez böyle bir karakter dünya edebiyatında öne sürülüyor. Yaramaz, asi çocuk kahramanını yerini akıllı, çalışkan çocuk alıyor. Joanne Rowling çalışkanlığı, okumayı moda yaparak anneleri sevindirmiştir. Okuldan sonra Joanne üniversiteye filoloji bölüme giriyor. İlk kitabını 1990 yılında yazmaya başlıyor, bu arada Londra’da yayın evinde çalışıyor. Onun bilgisayarı olmadığından kağıtlara romanını yazıyor ve yazdıklarını ayakkabı kutusunda saklıyor.
26 yaşında Joanne Portegiz’e İngiliz dili dersi vermeye gidiyor ve burada gelecek eşiyle tanışıyor.
Kocası iş bulamayınca Joanne çocuğunu doğurana kadar çalışmak mecburiyetinde kalıyor. Aile hayatı yürümeyince Joanne üç aylık kızıyla İngiltere’ye kız kardeşinin yanına geliyor. Burada onu sıkıntılı günler bekliyor. Küçük kızıyla Joanne devletten aldığı yardım parasıyla geçiniyor. .Ayda 70 punt  alan kadın sıkıntılı günler yaşıyor. Annesinin vefatı, parasızlık, kocasının onu evden elinde yeni doğmuş bebekle kovması derin depresyona neden oluyor. Geceleri kızı uyuduktan sonra Joanne gerçeklikten uzaklaşmak için kitabını yazıyor.
İlk kitabını “Harry Potter ve Felsefe Taşı” beş yıl içinde bitiriyor. Joanne kitabını bütün yayın evlerine gönderiyor. Aldığı cevap böyle oluyor: çocuklar için fazla anlaşılmazdır”.
1995 bu kötü dönem sona eriyor. Joanne’nın kitabı Blumber yayın evinin dikkatini çekiyor.  Birkaç çocuğa kitabı okumaya veriyorlar, çocuklar çok seviyorlar kitabı. Bundan sonra yayın evi kitabı basmaya karar veriyor. Daha sonra  kitabı Avrupa’nın en büyük kitap fuarına götürüyor.
“Blumber” yayın evi Joanne’ye 2250 dolar para ödüyor. Kadın için bu inanılmaz bir paraydı ve söylediklerine göre o hayatında ilk kez kendine yüzük alıyor.
İlk kitap 1997 basılıyor ve aynı yıl Joanne 12 bin dolar kazanıyor. Nihayet o kendine bilgisayar alıyor.
Ve yükseliş başlıyor. Amerika ‘Felsefe Taş”ının yayın hakkını110 bin dolara alıyor. 2000 yılın yazında ilk üç kitap 35 milyon tirajla basılıyor, 35 dile çevri yapılıyor. Harry Potter tüm dünyanı fetih ediyor. Joanne Rowling ise günümüzün tek kadın yazarıdır ki, bir milyardan fazla para kazanmıştır. Onun altıncı kitabı 7 milyon tirajla basılmıştır. 5-ci kitabı ise ilk günlerde 5 milyon adet satılmıştır. Bu arada onu da söylemek lazım ki, Joanne Rowling mütevazi, hoşgörülü olduğu gibi kalmıştır.

Sıradan insanların hayatında olağanüstü güzel olaylar bizim dünyada tekrar tekrar oluyor. Her saat her kıtada mucizeler baş veriyor. Bu mucizeye siz de inanın. Bilin ki en yakınlarınız bile size bu sözleri demezler: Ben senin başarılı olacağına, senin geleceğine inanıyorum!

Siz bu sözleri kendiniz kendinize söylemelisiniz. Sizin kalbinizde bir yıldız saklıdır, bir gün bu yıldızın ışığı dünyayı aydınlatacaktır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder