12 Ocak 2014 Pazar

+KALPLERİN ANAHTARI- GÜLÜCÜK

                                       
                                    KALPLERİN ANAHTARI- GÜLÜCÜK



Bizim kaslarımızı yöneten bizim beynimizdir. Siz sokakta beli bükük, kamburu çıkmış, gözlerini yere dikmiş birisini gördüğünüzde onun ne halde olduğunu uzaktan anlarsınız. Sizin onunla konuşmanıza hiç gerek yok. Adamın yürüyüşü, soru işareti şeklinde bükülmesi onun kötü durumda, perişan olduğunu size söyler. Tam tersi, kafasını kaldırıp dik yürüyen adamın yüzünden onun iyi olduğu da anlaşılır. Aşık olmuş birisine, ya sayısal da bir milyon kazanana “nasılsın?” diye soru sormaya gerek yoktur. Onun iyi olduğu görünüşünden, dinamik hareketlerinden, mutlu yüz ifadesinden bellidir.
Bazı insanlar hataya yol veriyorlar. Onlar diyorlar ki, durumum iyileşsin, para kazanım, mutlu olum, o zaman yürüyüşüm ve duruşum da doğal olarak değişir. Bu çok yanlış düşüncedir.
Sarkmış omuzlar ve bükülmüş sırt sizin fizyolojinizi kötü etkiler. Nefesiniz zorlanır, iç organlar yeteli oksijen alamaz, bu da sizi erken yaşlılığa sürükler. Eğilmiş omurga yaşlılığın ilk belirtisidir. Ama en kötüsü odur ki, kamburlu sırt sizin duygusal durumunuzu etkiliyor. Bükülmüş birisi hayatın her zorluğuna karşı savunmasızdır, tüm olumsuzluklar onu bulur: saldırıdan başlayarak ekonomik krize kadar. Sizin duruşunuz sizin kart- vizitenizdir, başkalarının sizi algılayışıdır. Siz sırtınızı bükerek kendinizi bir duygusal kafesin içinde sıkışmaya mahkum ediyorsunuz.
Değerli okurum, sırtını her zaman dik tut! Omuzlarını düzelt,  gözlerin de ayaklarının altına değil, yukarı, uzaklara baksın. Ve tabi ki gülücük yüzünüzden eksik olmasın! Böyle duruşla siz başarıya ve zenginliğe giden yolda yürüye bilirsiniz, eğilmiş ve bükülmüş halde bunu yapamazsınız.
Gülümseyin! Sizin gülüşünüz insan kalplerinin anahtarıdır. Daha da önemlisi- gülücüğünüz sizin kalbinizin sihirli anahtarıdır.
Gülümseyin, sizin gülümsemeniz tüm dünyayı dolaşsın!
Sizin hedefiniz vardır. Eğer bundan önceki makalemde sunduğum çalışmaları ciddiye aldıysanız, sizin masanızda dilek albümü artık hazırdır. Sizin hayatınız şimdi inanılmaz anlam kazanmıştır- sizin hayaliniz vardır.
Ve siz şimdi hedefinizi görüyorsunuz. Şimdi size başarının geniş formülünü veriyorum. Bu formülü ben bulmadım, onu sizin için başarı elde etmiş zengin ve ünlü insanların anlatımına göre derledim ve topladım. Milyonlarca insanın bu formülü kullanıp hayatlarını değiştirdiğini size hatırlatmak istiyorum.
Hayatınızda değişim neden başlar? Sizin hayalinizden ve ondan doğmuş hedeften. Sizin hedefiniz- albümünüze yapıştırdığınız canlı, renkli ve net  resimler şeklindedir. Bu maksada ulaşmak için "aletlere" ihtiyaç vardır. Bu aletlerin en önemlisi- sözdür. Siz  hayat geminizin kaptanı olarak olumlu sözlerle geminin “Benim hayalim” adlı limana doğru gitmesini sağlıyorsunuz.. İkinci aletiniz – düşüncelerinizdir. Kötü düşünceler size yolda engeller oluşturur. İyi, pozitif düşünceler ise geminin yelkenlerini temiz rüzgarla doldurur. Sizin duruşunuz ve gülüşünüz de sözler ve düşünceler kadar önemlidir. Ve sizin özgüveniniz ve kararlığınız. Kendine ve başkalarına saygı ve sevgi. 
Bu gerçekten güçlü formüldür ve sizin hayatınızı bir anda değiştire bilir.
Sizin gerçek bir hayaliniz varsa ve hedefiniz oluştuysa, onun yansıması artık sizin bilincinizde yaşamaya başlamıştır.
Sizin gülüşünüz ve dik duruşunuz hayalinizin gerçekleşme sürecini hızlandırıyor. Sizin düşünceleriniz ve özgüveniniz kadar gülüşünüz de önemlidir. Yaşam savaşından yorgun ve bitkin halde birisi bana sora bilir: “ Benim dik sırtım ve aptalca gülümsemem nasıl paraya, başarıya, mutluluğa getire bilir?!”
Çok basit. Sizin omurganızın düzgün duruşu beyninize sinyal veriyor. Hatırlayın, ne zaman siz göğsünüzü kabartıp gülümseyerek dolaşıyorsunuz? Genç ve sağlıklı olunca. Mutlu olunca. Şans yüzünüze gülünce. Beynin biliyor- siz mutlu olanda, sizin futbol takımınız maçı kazanınca sizin omuzlarınızı düzeltip gülümsemeniz gerekiyor. Siz bunu farkında olmadan yapıyorsunuz.
Bu sinyali tam tersi-kaslardan beyine vermek mümkündür. Eğer sabah kaltlığınızda siz gülümseyerek hızla yürümeye başlasanız, beyniniz mutlu olduğunuzun sinyali alır ve hemen sizin moralinizi ve enerjinizi yüksek tutmak için harekete geçer.
Sevinç- beyine sinyal- kasların hareketi. Bu genelde insanlar için geçerli işlevdir.
Kas hareket- beyin-sevinç- bu yolu da kullana biliriz.
Hastalandığınızı düşünün. Ateşiniz vardır, tüm vücudunuz acıyor, kemikleriniz sızlıyor. Dünya umurunuzda değil. İki büklüm olup doktora gidiyorsunuz. O size ilaç yazıyor. İlacı aldıktan sonra kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. Moraliniz düzelir, her şey artık öyle kötü gözükmüyor. Tamamen iyileştikten sonra sevinçli ve hayat dolu oluyorsunuz.
Şimdi ben size söylemek istiyorum ki, bizim fakirliğimiz de bir hastalıktır. Ve fakirlik bulaşıcı bir hastalıktır, onun virüsü başkalarından bize bulaşa bilir. Bunu kabul ettiyseniz hemen harekete geçin, iyileşmeye bakın.
Bir olumsuzluk yaşadığınız ana gelelim. Şimdi siz iyileşmeye karar verdiniz ve artık kendinizi bırakmayacaksınız. Her şeyi tam tersi yapacaksınız. Güleceksiniz, dik duracaksınız, sevineceksiniz. Bir artist gibi mutlu ve zengin insanın rolünü oynayacaksınız. Tüm hareketlerinizle, duruşunuzla, gülüşünüzle,  sözlerinizle mutlu ve sağlıklı olduğunuzu sergileyeceksiniz( hasta ve perişan olsanız bile). Siz bu davranışla sinir sisteminize talimat veriyorsunuz. O da kendi tarafından gerekli fermentleri üretiyor, duygusal hali oluşturuyor. Bedeninizin kimyası olumlu şekilde değişmeye başlıyor. Yeni doğan hücreler tamamen sağlıklı ve genç oluyorlar. Ve sizin hayatınız değişiyor! Bu ani bir değişimdir.
Sadece gülümseyerek, bir kilo limon yemiş gibi yüz ifadesini mutlu yüzle değiştirerek, omuzlarınızı düzelterek. siz iş hayatında, özel hayatınızda, sağlığınızda başarılı ve kusursuz oluyorsunuz. Deneyin!
Ve bitmedi. İnsan tek başına başarıya ulaşamaz. Bizim zamanımızda bu takım işidir. Kim kamburlu ve somurtkan birisiyle iş yapmak ister? Siz moralsiz, perişan halde, sırtınızı büküp dolaştığınızda insanlara bu sinyali veriyorsunuz: Ben şansızım.Benimle iş yapmayın. Ben hastayım. Ben sizi zenginliğe getiremem. Benden size şansızlık bulaşır” .İnanın çevreniz bu sinyali duyacaktır. İnsanlar bilinçaltıyla hareket ederek sizden uzak durmaya çalışacaklar, size iyi teklifler gelmeyecektir. Ve başarısız, hasta ve fakir insanlar size yapışacaklar, siz onları çekeceksiniz.
Düşünün siz iş için ortak arasanız kimi tercih edersiniz: somurtkan, yere bakan, pesimist birisini ve ya güler yüzlü, enerji dolu, optimist bakışları olanı?
Sırtınızı dik tutarak, omurganızı kontrol ederek, bakışınızı, gülüşünüzü –siz kendi psikolojinizi kontrol ede bilirsiniz. Siz kendi hayatınızın patronu olursunuz. Dik omurganız ve gülüşünüz sizi bir çok hastalıktan ve olumsuzluktan kurtarır .
Allah bizi kendi suretinde yaratmış! Bize seçim hakkı vermiştir. Gülmek ve ya gülmemek. İki büklüm gezmek ve ya dik durmak. Bu gerçekten büyük seçimdir. Bu seçimden bizim bolluğa, başarıya,sağlığa giden yolumuz başlar!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder