29 Ocak 2014 Çarşamba

+BİRİNCİ ÇAKRA-MULADHARA


 


       Birinci çakra-MULADHARA


Element- Toprak
Renk – kırmızı
Bedensel yönü- dayanırlık, yoğun bağırsak, bacaklar, topuklar; testosteron ve östrojen
İçgüdüler: yaşam içgüdüsü ve üreme
Psikolojik yönü- beslenmek, ev, eminlik(tehlikesizlik) , kendini var etme çabası, yaşam iradesi
Bezler-  yumurtalıklar ve yumurtalar
Kaynak- Kundalini, bolluk
Negatif tezahürü-  cimrilik, nedensiz agresiflik, zalimlik, kronik yorgunluk, doğuş travmaları, boşanmalar ve çocuğu ret etmek
Birinci çarka omurganın başlangıcında, pöç merkezinde yerleşmiştir. Bura fiziksel dünyada yaşam gücünün ilk tezahür ettiği yerdir. Birinci çarka dişil enerjinin kapısıdır, buradan ışıldayan enerji iplikleri ayaklara doğru uzayıp daha sonra biyosfere giriyorlar. Ana Toprakta kök salıp bizi en önemli besinlerle temin ediyorlar. İlk çarka enerji bedeninin  yükseldiği temeldir. Toprakla bağlantımız kesildikte biz gereken besinleri toprağın yüzünden almaya mecbur kalıyoruz ve derin kök salmamış ağaca benzeriz, her fırtına böyle ağacı düşürür. Biz dayanırlığımızı kaybederiz, köklerimizi hissetmeyiz, özgüvenimiz kalmaz.
 Birinci çakranın  Ana Toprakla bağlantısı kesildiğinde biz kendimizi terk edilmiş ve anne sıcaklığından mahrum kalmış hissederiz. Eril enerjiler güçlenir ve biz gücü maddesel dünyada aramaya başlarız. Bencilliğimiz artar, kendimizi aileden, toplumdan üstün görürüz. Topraktan uzaklaştığımızda kadınsı her şeye nefretimiz artar. Coşku, yaratıcılık, cinsellik azalır.
Birinci çakranın işlevleri ilkel dürtülerimizle, içgüdülerimizle bağlı. Bize bir sığınacak gerekiyor. Biz beslenmek için çaba harcarız. Biz en olağanüstü, zor durumlarda yaşama tutunuruz, hayatta kalırız. Biz ürüyoruz. Bu arzularımız bizim temel içgüdülerimizdir.
Dört içgüdümüz- korku, açlık, mücadele ve seks birinci ve ikinci çakraların işlevinde tezahür ederler. Bu programlar bizim fiziksel ve duygusal yaşamımızı temin eden programlardır.
Oburluk ve ya aşırı para ve ya eşya biriktirme isteği yine bizim yaşama tutunma içgüdümüzle bağlıdır.
Ne kadar olsa, insana yine azdır. Birinci çakranın dengesizliği bir şeylerin yetmediğini, hep ihtiyacın olduğu hissinde kendini belirtir. Çok şeye sahip olanlar varlıklarını kaybetmekten korkarlar. Ne kadar garip gözükse de fakir insan zenginden daha cömerttir. Birinci çarka arındığında cimrilik ve doyumsuzluk ortadan kalkar. Dünyada her şeyin bol olduğunu anlamaya başlarız. Ama tek anlamak yetmez- tüm hücrelerimizle Evrenin bizi kolladığını ve bizim için her şeyi bulundurduğunu bilmemiz gerekiyor.
Birinci çakranın etkisinde yaşayan birisi dünyayla ilkel ilişki içindedir. O kendi tepkilerine gömülmüştür ve hep maddi çıkarların peşindedir. Böyle birisi Dünyanın ona borçlu olduğundan emindir. Bu insan gerçek sevgiyi yaşayamaz, çünkü empati kuramaz, başkasının yerine kendini koyamaz. Çocuklukta yaşadığımız derin travmalar birinci çakrada iz bırakır ve bizim normal gelişimimizi engeller. Birinci çakranın etkisinde yaşayan birisi bir tek zevkini ve kendi içgüdülerini yaşar. Aynen çocuklar gibi.
Sıkışınca böyle insan çok acımasız ola bilir. O kendi istekleri doğrultusunda her şeyi yapar. O kendi bedeni ve dış dünya arasında çizgiyi göremez, onun için dışarıda olanlar önem taşımaz.
Fakat bu çakranın güzel olumlu özellikleri de vardır. Yaşam içgüdüsü soyu yaşatır. Bu çarka bize eşimizi seçmeye ve çocuk doğurmaya itiyor. Bu çakraya insanlık zor yaşam koşullarını atlatmakla borçludur.Bu çakrayla biz dişiliğe ve ana toprağa bağlanıyoruz. Bizim enerji evimizin sağlam temeli ilk çarkadır. Mulathara- Sanskritçe “temel” anlamına geliyor. Yogada birinci çarka- mulathara-kundalini enerjisinin saklandığı yerdir. Kundalininin sembolü omurganın dibinde yatan yılandır. Kundalini Şakti tanrıçasının tezahürü sayılır- yaşam gücünü temsil ediyor.
Birinci çarka izlerden arındığında bu yılan doğruluyor ve dişi enerji çakralarla yukarı hareket etmeye başlıyor.

Amerikan, Hint ve Tibet şamanları bu ilkel dişi enerjinin olağanüstü yaratıcı ve dönüştürücü güce sahip olduğunu söylüyorlar. Tüm varlıkları hareket ettiren, geliştiren, doğurtan enerjidir. Her birimizin içinde uyuyan bu büyük güç aslinde Gezegenin gücüdür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder