4 Aralık 2013 Çarşamba

+ İDEALİZE ETMEK




                                               İDEALİZE ETMEK


                 İnsanoğlu kendi değer yargılarını idealize etmeye meyillidir. Bizim idealarımıza etrafımızdaki dünya   cevap vermediğinde pişmanlık ve üzüntü duyarız. Dünyanın mükemmel olmadığını düşünürüz. Sevgilimizin, akrabamızın, evladımızın, arkadaşlarımızın bizin idealarımıza uymayınca negatif duygulara kapılırız. Durumlar, insanlar, olaylar- hepsi hakkında bizim kendimize has idealize ettiğimiz kalıplar vardır. İdealize etmek bir şeye aşırı önem vermek demektir.
Mesela sizin kafanızda kendi hayatınıza dair bir model oluşmuştur- hayatınız nasıl olmalı. Yaşadıklarınız bu modelden uzak kalınca siz endişeye, üzüntüye kapılırsınız. Bu ise yeni karma oluşturmak demektir.
İdealize sizin eşinizin (çocuğunuzun, patronunuzun, arkadaşınızın) nasıl olmalı hakkında fikrinizin oluşmasıdır.
Mesela eşiniz siz istediğiniz gibi davranmıyor, sizi onun nasıl davranması gerektiğini biliyorsunuz. Ama o sizin kafanızda olan düşünceye uymuyor, sizin beklentinizi doğrultmuyor. Siz kızıyorsunuz, sinirleniyorsunuz, kavga ediyorsunuz, onu sizin istediğinizi yapmaya zorluyorsunuz. Ve ya içinize atıyorsunuz, onun böyle olmasına üzülüyorsunuz. Her iki durumda siz onu olduğu gibi kabul edemiyorsunuz. Siz onu kabul edemezsiniz, çünkü kafanızda onun nasıl olması gerektiğine dair ideanız vardır.  
İdealize etmenin açık ve gizli şekilleri vardır. Açığa çıkmış idealize bir şeye dair negatif duygular içinde olduğunuzda oluşuyor. Bu her şey olabilir: iş, yaşadığınız ev, eşiniz, iş arkadaşlarınız, araba ve saire.
Sizi bir şey sinir edip çileden çıkarıyorsa siz onun (dünyevi bir değerin) nasıl olması gerektiğini biliyorsunuz.
Ama o sizin düşüncenize uymuyor! Siz hoşlanmadığınız şeye açık tepki göstere bilirsiniz ve ya kibar birisiyseniz –içinize atarsınız, tepki vermezsiniz. Bunun hiç önemi yoktur, önemlisi burada sizin tepkiniz değildir, sizin duygularınızdır.
Gizli idealize sizin hayatınızda her şeyin normal olduğunda ve sinirlenmeye fazla sebep olmadığında ola biliyor.
Aşırı önem verdiğiniz değerleri kendiniz ortaya çıkara bilirsiniz. Bazı değerlerin (iş, aile, para, mevki )    hayatınızdan çıktığını hayal edin. Sizde aşırı tepki uyandıran şeyi demek ki idealize etmişsiniz. Yani siz bu şeye aşırı değer verip yapışmışsınız.
Burada aşırı sözüne dikkatinizi çekmek istiyorum. Çünkü biz her şeye değer vere biliriz. Biz istediğimiz olmayınca üzülürüz. Bunlar normal ve karma yaratmayan davranışlardır. Ama eğer siz uzun zaman ve sizi derinden sarsan duyguları bir şey için yaşadınız ise, siz o şeye ( insana, değere) yapışmışsınız demektir. Siz o şeye aşırı değer vermişsiniz, siz hayatınızı onsuz düşünemiyorsunuz, siz ona yapışmışsınız. Neden idealize etmek ve yapışmak tehlikelidir, sizce? Çünkü bir şeye yapıştığınızda, o şeyi sizden ala bilirler. Yüce Eğitim Merkezi öyle ve ya böyle duruma el koyacaktır. Sizin idealize ettiğiniz değeri kaybedeceksiniz. Bu yolla bize ders veriliyor: bu dünya çeşitlidir ve onun nasıl olmasına siz karar veremezsiniz. Siz dünyadan hoşnut değilsiniz, sizin değeriniz elinizden alınacaktır. Aldığımız derslere karmik eğitim diye biliriz. Bu karmik ders  sert müdahale ile idealize ettiğimiz dünyevi değerlerin dağılmasıyla bize veriliyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder