İDEALİZE ETMEK
İnsanoğlu kendi değer yargılarını idealize etmeye meyillidir. Bizim
idealarımıza etrafımızdaki dünya cevap vermediğinde
pişmanlık ve üzüntü duyarız. Dünyanın mükemmel olmadığını düşünürüz.
Sevgilimizin, akrabamızın, evladımızın, arkadaşlarımızın bizin idealarımıza
uymayınca negatif duygulara kapılırız. Durumlar, insanlar, olaylar- hepsi
hakkında bizim kendimize has idealize ettiğimiz kalıplar vardır. İdealize etmek
bir şeye aşırı önem vermek demektir.
Mesela sizin kafanızda kendi hayatınıza dair bir model
oluşmuştur- hayatınız nasıl olmalı. Yaşadıklarınız bu modelden uzak kalınca siz
endişeye, üzüntüye kapılırsınız. Bu ise yeni karma oluşturmak demektir.
İdealize sizin eşinizin (çocuğunuzun, patronunuzun,
arkadaşınızın) nasıl olmalı hakkında fikrinizin oluşmasıdır.
Mesela eşiniz siz istediğiniz gibi davranmıyor, sizi onun
nasıl davranması gerektiğini biliyorsunuz. Ama o sizin kafanızda olan düşünceye
uymuyor, sizin beklentinizi doğrultmuyor. Siz kızıyorsunuz, sinirleniyorsunuz,
kavga ediyorsunuz, onu sizin istediğinizi yapmaya zorluyorsunuz. Ve ya içinize
atıyorsunuz, onun böyle olmasına üzülüyorsunuz. Her iki durumda siz onu olduğu
gibi kabul edemiyorsunuz. Siz onu kabul edemezsiniz, çünkü kafanızda onun nasıl
olması gerektiğine dair ideanız vardır.
İdealize etmenin açık ve gizli şekilleri vardır. Açığa
çıkmış idealize bir şeye dair negatif duygular içinde olduğunuzda oluşuyor. Bu
her şey olabilir: iş, yaşadığınız ev, eşiniz, iş arkadaşlarınız, araba ve
saire.
Sizi bir şey sinir edip çileden çıkarıyorsa siz onun
(dünyevi bir değerin) nasıl olması gerektiğini biliyorsunuz.
Ama o sizin düşüncenize uymuyor! Siz hoşlanmadığınız şeye açık
tepki göstere bilirsiniz ve ya kibar birisiyseniz –içinize atarsınız, tepki
vermezsiniz. Bunun hiç önemi yoktur, önemlisi burada sizin tepkiniz değildir,
sizin duygularınızdır.
Gizli idealize sizin hayatınızda her şeyin normal olduğunda
ve sinirlenmeye fazla sebep olmadığında ola biliyor.
Aşırı önem verdiğiniz değerleri kendiniz ortaya çıkara
bilirsiniz. Bazı değerlerin (iş, aile, para, mevki ) hayatınızdan çıktığını hayal edin. Sizde aşırı
tepki uyandıran şeyi demek ki idealize etmişsiniz. Yani siz bu şeye aşırı değer
verip yapışmışsınız.
Burada aşırı sözüne dikkatinizi çekmek istiyorum. Çünkü biz
her şeye değer vere biliriz. Biz istediğimiz olmayınca üzülürüz. Bunlar normal
ve karma yaratmayan davranışlardır. Ama eğer siz uzun zaman ve sizi derinden sarsan
duyguları bir şey için yaşadınız ise, siz o şeye ( insana, değere) yapışmışsınız
demektir. Siz o şeye aşırı değer vermişsiniz, siz hayatınızı onsuz
düşünemiyorsunuz, siz ona yapışmışsınız. Neden idealize etmek ve yapışmak
tehlikelidir, sizce? Çünkü bir şeye yapıştığınızda, o şeyi sizden ala bilirler.
Yüce Eğitim Merkezi öyle ve ya böyle duruma el koyacaktır. Sizin idealize
ettiğiniz değeri kaybedeceksiniz. Bu yolla bize ders veriliyor: bu dünya
çeşitlidir ve onun nasıl olmasına siz karar veremezsiniz. Siz dünyadan hoşnut
değilsiniz, sizin değeriniz elinizden alınacaktır. Aldığımız derslere karmik
eğitim diye biliriz. Bu karmik ders sert
müdahale ile idealize ettiğimiz dünyevi değerlerin dağılmasıyla bize veriliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder