Hayatımızda
bir şeyler ters gittiğinde neyi idealize ettiğimizi, hangi kurala uymadığımızı
ve Yüce Eğitim Sistemi bize neyin dersini vermeye çalıştığını kendimiz için
bula biliriz. Bu o kadar da kolay iş değildir. İnsan için kendiyle yüzleşme,
kendi yanlışını görme en son yapacağı iştir genelde. Ama buna mecburuz, çünkü
karmanı oluşturmaya devam ettiğimizde tehlikeli sonuçlarla karşılaşa biliriz.
Sebebi içimizde bulamayınca tersine bağlantı kurup sonuçtan
sebebe gidelim. Şimdi hatırlayalım ki, biz bir şeye aşırı önem verip
yapıştığımızda, bu önemi düşürecek durumlar ve olaylar Eğitim Sistemi tarafından oluşturuluyor. Biz şimdi bize verilmiş dersleri izleyip onları doğuran
sebepleri çıkara biliriz. Yani cezayı anlayıp cezanın sebebini de öğreniriz.
Burada bilmemiz gerekiyor ki, teşhis her zaman doğru konuluyor, burada hata
olamaz: bizi hastalandığımız şeyle tedavi ederler.
Genelde ne tür derslere maruz kaldığımızı bulduğumuzda
bunları hayatımızın farklı bölümleri için betimleye biliriz. Yaşantımızın alanı
çok mu geniş? Analiz gösteriyor ki,
değildir. Bizim hayatımız ya işte geçer, ya da evde. Bundan dolayısı bize ders
verilen alanları üçe böle biliriz: Aile, çocuklar, iş. Bunları birer birer ele
alalım.
Ailede karmik ilişkiler.
Bildiğimiz gibi insan bu dünyaya boş karmasıyla gelmiyor.
Ruhun geçmiş hayatlardan edindiği yanlış düşünceleri ve değerleri vardır.
Onların düzeltilmesine Ruhsal dünyada fazla fırsat bulunmadığı için o yeniden
maddesel dünyada doğuyor. Burada Ruh dersini alıp yanlışları düzeltecektir.
İnsan Dünyaya arınmak ve gelişmek için geliyorlar. Yüksek Eğitim Sistemi onun
yanlışlarını, hatalarını bilindiğinden ona burada bakış açılarını, idealize
ettikleri şeylerin önemini düşürecek durumlar sunuyor. Aile yaşantısı bu tipik
durumlardan biridir.
Şimdi aile ilişkilerine bakalım, daha doğrusu karı-koca ilişkisine.
Bildiğiniz gibi birçok ailelerde karı koca arasında anlaşılmazlık ve bundan
dolayı kavga, dövüş oluyor. Bunun sonucu çoğu aile dağılıyor. Neden böyle
oluyor?
Eşler bir birine ders veriyorlar. Sistem iki kişini bir
maksatla bir araya getiriyor: eşler bir birinin yapıştığı değerleri
düşürüyorlar. Birisinin değer yargıları karşı tarafın bunları ret etmesiyle törpüleniyor.
Ailede anlaşılmazlık, çatışmalar çoğu zaman bu sebepten doğuyor.
Tabi burada her kesin aile yaşantısıyla ilgili ideaları
olmaya bilir, bazı aileler normal yaşantılarını sürdürüyorlar. Ama bunlar
genelde azınlık teşkil ediyor.
Çoğu insan aile değerlerine: sadakate, evcilliğe, düzene, huzura, temizliğe fazla önem veriyor.
Bu değerlere yapışan kısım çoğunlukta kadınlardır. Kadın bu değerlere
yapıştığında tabi ki erkek onları
dağıtmaya çalışacaktır. Bu durumda erkek bazı şeyleri yapmaya “mecburdur”;
futbol izlemeye, arkadaşlarıyla takılmaya, eve geç gelmeye, aldatmaya ve saire.
Karmik derslerin gerçekleştirilmesi için onlar bu toplumda negatif algılanan
davranışları sergilemek zorundalar. Onlar bunu bilinçaltı yapıyorlar, karmik
mekanizmayı harekete geçiriyorlar, çünkü bu durumda koca ayni düşüncelere ve
değerlere sahip olsa, idealı gerçekleştirse, onun bu hayattan acil çıkması
gerekecektir. Kaza ve ya ölümcül hastalık yapışmaya son koyacaktır. Çünkü
burada değeri düşürecek ve yapışmaya son koyacak başka seçenek yoktur. Şimdi
kadın okuyucularım burada isyan ede bilirler. Derler ki, bu ne Sistemdir böyle,
erkekleri kötü davranışlara itiyor. Ama bu durum ayni şekilde kadınlar için de
geçerlidir. Yanlış anlaşılmasın, biz burada kimseyi ne suçluyoruz, ne de
destekliyoruz. Sadece size işin özünü anlatmaya çalışıyoruz. Eşinizle savaşmak,
onu istediğiniz kalıba sokmak yerine kendinizin neyi yanlış yaptığınızı düşünün. Neyi
idealize ettiniz, neye yapıştınız? Gördüğümüz
gibi karmik dersler ahlak kurallarını uymuyorlar. Sistem için onun
yasalarına uymak önemlidir, insanların düzenlediği yasalara değil. Aile hayatını idealize eden erkeler de oluyor. Bu kıskançlıkta, karısını ve çocukları sürekli kontrol etmede, geleceği planlamada, aile gelirini denetlemede yüze çıkıyor. Kadınlar da, bu erkelerin karıları, bu durumda yapışmayı koparmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Onlar fazla para harcıyorlar, eve bakmıyorlar, gezip tozmayı seviyorlar, yemek yapmıyorlar. Yani eşler bir birini programa uygun “eğitiyorlar”. Bundan habersiz oldukları için de sıkça kavga ediyorlar ve sonunda ayrılıyorlar.
Eğitim Sistemi nasıl bu iki kişiyi bir araya getire biliyor?
İnsanlar şuurlu varlıklardır, neden onlara uygun olmayan eşi seçiyorlar? Çünkü
devreye aşk giriyor. Aşk ise Sistem tarafından “icat edilmiş” insanı aklından edecek kadar güçlü duygudur. Aşk iki farklı bakış acıları, değerleri olan
insanları bir araya getirmek için vasıtadır, diye biliriz. Bu durumdan kişi
fazla üzülmesin diye aşk süslenilmiştir ve her kesin arzuladığı ve yaşamak
istediği duygudur. Aşk evlilikleri her zaman karmik derslerin verilmesi için
gerçekleşiyor. Zıt değerleri idealize eden iki kişi bir araya geliyor. Birkaç
sene sonra aşk doğal olarak bitiyor ve eşler biri birisinde hoşlarına gitmeyen
özellikleri görmeye başlıyorlar. O, benim istediğim gibi davranmıyor, bunu
yapmıyor, onu yapıyor- işte karmik mekanizma harekete geçmiştir. İki kişi
beraberliği devam etmeleri için de ortaya çocuk çıkıyor ve hatta çocuklar.
Onların da anne babalarına verecek dersleri vardır. Bu da bir sonraki makalemizin
konusu olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder