Değerli okuyucum, güçlü kişiliğe sahip olan insan hayatının
sorumluluğunu üzerine alır, kurban olmaktan çıkıp kendi hayatının tablosunu
kendi çizmeye başlar.
Güçlü kişiliğe sahip olma kişinin düşünce ve algılayış şeklinde temel bir
değişim ister.
Sıradan bir insanın
genel problemi nedir, biliyor musunuz?
İnsanın problemi bilincinin işlevi sonucu kendini Dünyadan
ayrıştırmaktır. O kendini Dünyadan ayrı görür, kendisinin Dünyayla bir ve
bölünmez olduğunu anlamıyor.
Dünya birdir ve bölünmezdir. Tekdir. Ama bizim için bunu
anlamak zordur. Sadece hissede biliriz. Bu tek Dünyada geçmiş geleceğe eşittir.
Zaman algılayışı insan bilincinin özelliğidir.Bilinçaltında zaman kavramı
yoktur.
Zaman dışında düşünmeye çalışın! Şimdi olanlar, gelecekte
olacaklar, geçmişte olup bitenler- hepsi ayni anda oluyor. Bizim bilincimiz geçmişi,
geleceği, şimdini ayrıştırıyor. İnsanoğlunun maddesel dünyada tutunması için
onun bilinci bu özelliği taşır. Ama biz bunu tam olarak kavrayamazsak bile, bilmemiz
gereken gerçek vardır: Her şey daima oluyor ve olacaktır. An ve ebediyet
eşittirler.
Bizim algılayış sistemimiz dünyadaki değişimler hakkında
bilgiyi parçacıklar şeklinde ala biliyor. Biz tüm tabloyu göremeyiz. Biz sadece
gerçekliğin fragmanlarını görüyoruz ve bu fragmanlar hakkında düşünüp
endişeleniyoruz. Oysa göremediğimiz tablo içinde tesadüf denilen şey yoktur.
Dünya tek ve bölünmezdir, ve hem de sürekli değişim
içindedir. Bunu sadece hissedin.
Dünyanın sürekli değişim halinde olması onu planlamayı ve ya
öngörülmesini imkansız kılıyor. Ama insan şuuru her şeyi belirlemek ve
planlamak ister. Ne olacak ve ya olmayacak diye ne kadar endişemiz vardır!
İnsan bir an sonra başına geleceklerini bilemez. Ama o
sürekli olayların sonucunu belirlemek ister , durumun gidişatını kontrol etmeye
çalışır. Çoğu zaman beklediğini almayan kişi üzülmeye başlar. Burada suçlu onun
her şeyi önceden bilme eğiliminde olan zihnidir.
Dünyada her şey aynidir, eşittir. İnsanoğlu her şeye kendi
değerini biçiyor. İyi ve ya kötü, doğru- yanlış, güzel-çirkin. Beklemediği bir
şeyle karşılaştığında insan üzülüyor. Neden üzülüyor? O, kendi bu değerleri
biçti.Ve hem kötü gibi algıladığı bir şeyde onun için hayırlı şey ola biliyor.
Çoğu zaman da böyle olduğunu biliyoruz.
Biz kendi değerlerimizin, kriterlerimizin doğru olduğunu
düşünüyoruz. Biz kendimizi doğru olduğunu düşündüğümüz kalıplarla özdeşleştiriyoruz, rollere girip kendimizi kısıtlıyoruz. Oysa, Dünya değişkendir ve
akıcıdır. Kısıtlamalar, planlar, kurallar Dünyaya ters gelir. Burada insan
kendi zihninin yarattığı kısıtlamaların rehini oluyor ve tüm problemleri de
bundan doğuyor. Ne yapsak, başımıza ne gelse, bunu kabul etmeliyiz, boş
keşkilerle kendimizi yormamalıyız. Burada yapabileceğimiz bir tek şey vardır.
Üzerimize düşüne, yapmak istediğimizi kusursuz bir şekilde, elimizden geldiği
kaderince yapmaktır. Bu arada sonuca bağlanmamak lazım. Bir şeyi kusursuzca
yapmak sonuca bağlanmamak demektir. Bir durumda, olayda elinizden geleni
yapıyorsunuz, ama sonuçta ne olacağını dert etmiyorsunuz, çünkü biliyorsunuz –bu
artık elinizde değildir.
Şimdi güçlü kişiliğe sahip olma konusuna gelelim. Yukarıda
yazdıklarımın hepsi şimdi söyleyeceklerim için bir nevi giriş idi. Bu girişi
okuyup anladıysanız, kabul ettiyseniz, o zaman kaçınmanız gereken şeylerin
listesini size sunuyorum. Siz sizin içsel gücünüzü yıpratan saçmalıklardan kurtulmalısınız:
- Tahmin etme saçmalığı ( gelecekle ilişki- gelecek bilinemez)
- Değer verme saçmalığı ( kriterler, ayrımlar –bunlar hepsi çöptür)
- Pişman olma saçmalığı (geçmişle ilişki- pişman olmanın anlamı yoktur, olması gereken olmuştur)
- İdealize etme saçmalığı ( her şeyi idealize etme eğilimi bizi yıpratıyor, psişik enerjimizi bitiriyor- idealize ettiğimiz şeyin kırılıp dağılmasında bu kırıntıların altında eziliyoruz, doğrulmamız zor oluyor)
- Özgürlük saçmalığı ( Biz başıboş değiliz, Yüksek bir planın parçasıyız, küçük bir alanda özgür seçimlerimiz var- o kadar.)
Şimdi güçlü kişiliğe sahip olmamız için yeni düşünce kalıpları
oluşturalım ve bunları kendimizi kodlama metoduyla bilincimize, daha doğrusu
bilinçaltımıza yerleştirelim,
Kendimize yeni kurallar şeklinde düşünceler oluşturalım.
Güçlü kişiliğin ilk kuralı budur:
.
1. YARIN
NE OLACAĞINI HİÇBİR ZAMAN DÜŞÜNMEYİN.
Bunu yapa bildiğinizde olayların
nasıl gelişeceği kaygısından ve endişesinden kurtulmuş oluyorsunuz.
2. DÜNYA
BİRDİR, DEĞİŞKENDİR, AKICIDIR, ANLIKTIR-TIPKI HAYAT GİBİ.
Bu o demektir ki, sizin
algılarınız ve düşünceleriniz her zaman gerçekliği yansıtmıyor.
3. SİZİN
“BENİ” VE ETRAFINIZDAKİ DÜNYAYI BELİRLİ BİR ÖZELLİKLE
TANIMLAMANIZ VE KISITLAMANIZ
YANLIŞTIR.
Hayatınız boyu ayni rolleri, ayni davranış
biçimlerini taşımayın. Her imajı, rolü,
durumu kabul edin- akıcı ve değişken
olun.
4. NE
YAPSANIZ; NE BAŞINIZA GELSE- KABUL EDİN.
Bilmemiz gerekiyor ki, kendini
geliştirme yolunda ve ya işinizde ara verme, duraklama gibi şeyler mümkün
değildir. Ya ileriye doğru gidersiniz ya
da geriye itilirsiniz. Hayat
sürekli değişim, gelişim demektir. Bu yolun tersi- gerilemektir.
5. SİZİ
KISITLAYAN TEORİLERİ, KURALLARI, METODLARI BIRAKIN.
Bunlar sizi gerçek hayattan
uzaklaştırıyorlar. Bilmeniz gerekiyor ki tüm inandığınız insanlar, teoriler ve
kurallar sizi kodlama yollarıdır.
6. YAPMANIZ
GEREKENİ YAPIN, NE OLURSA OLSUN!
Bu kuralı iyice benimseyin. Her
şeyi abartma, fazla önem verme ve idealize etme bizim hayatımızın zehridir.
Kusursuzluk idealize etmenin ilacıdır. Kusursuz olun- her seferinde
yapabildiğinizi en güzel şekilde yapın, sonucu düşünmeyin, ne olup
olamayacağına bağlanmayın.
Bunlar güçlü
kişiliğin hayati prensipleridir. Bu düşünceleri kendini kodlama tekniği ile
bilinçaltına
yerleştirseniz, onlar sizin için çalışmaya başlarlar. Güçlü ve başarılı
kişiliğe
sahip
olursunuz, hayatınız daha konforlu şekil alır. Bu telkinleri yabana atmayın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder