+
KOŞULSUZ SEVGİ
Biz hepimizi bu dersleri öğreniyoruz-kendimizi koşulsuz
kabul edip sevmek ve başkalarını koşulsuz sevmek. Zaten bize verilen tüm
dersleri belki tek amacı vardır- koşulsuz sevmeyi öğrenmek.
Koşulsuz sevgi nedir? Önce madalyonun o biri tarafına
bakalım- “koşullu “sevgiye. Koşullu sevgi bağımlılık ilişkisidir. “Sen iyisin,
bana iyi davranıyorsun-seni seviyorum”,”beni aldatmıyorsun”-seni seviyorum”,
“okulda başarılısın-seni seviyorum”,”evime, bana iyi bakıyorsun, para getiriyorsun-seni
seviyorum”. Sevmek için burada koşullar öne sürülüyor.
Peki siz birisini olduğu gibi seve bilir misiniz?
Siz kendinizin olduğunuz gibi sevilmesini ister misiniz?
Bu sözleri dikkatlice ve yavaşça kendinize tekrarlayın.
Direnişi hissettiniz mi? Bu sizin bilinçaltındaki kayıtlar yüze çıkıyor. Zaten
hayatınızın olaylarında ve problemlerinizde bu mesele karşınıza çıkmıştır. Bu
sözler kendinize yaptığınız göndermedir: nasıl kendinizi kabul etmeyip
sevmiyorsunuz, nasıl yakınlarınızı kabul etmeyip sevmiyorsunuz. Hepimizin
sevgiye hava kadar ihtiyacımız vardır, yakınlarımızın da sevgiye ihtiyacı var.
Koşulsuz sevgi –kendimizi olduğumuz gibi kabul edip
sevmektir. Ayni zamanda doğmalarımızı ve yakınlarımız oldukları gibi kabul edip
sevmektir. Biz istediğimiz gibi değil, onların oldukları gibi sevmek. Kendi
anlayışlarınızı, inançlarınızı başkasına diretmeyin:onun nasıl davranması
gerekiyor, ne yapması, ne söylemesi. Sonuçta bunlar hepsi sizin kendinizde
görmek istediğiniz özelliklerdir. O zaman kendinizi değiştirin. Başkalarından
olmayacak şeyleri istemeyin. Onların bu hayatta kendi görevleri ve maksatları
vardır. Onlar bu dünyaya kendi derslerini öğrenmek için gelmişler, sizin
derslerinizi değil. Onlar kendi sınavlarını, kendi hayatlarını yaşayacaklar,
sizinkileri değil. Kendiniz değişmeden dünyayı değiştirmeye kalkışmayın.
Yakınlarınızı değiştirmeye çalışmayın. Baskı ve şiddet bu niyetle başlar zaten.
Önce kendinizi değiştirin. Biz değiştikçe etrafımızdaki
dünya da değişmeye başlıyor. Biz değiştikçe etrafımızdaki insanlar da
değişiyor, biz değiştikçe hayatımız değişiyor ve bize bağlı olanlar da değişime
girer. Acele etmeyin. Bu hemen olmuyor, sabırlı olun. Ama mutlaka olacaktır,
çünkü içteki her zaman dışa yansıyor.
Koşulsuz sevgi annenin yeni doğmuş bebeğini kucağına
aldığında hissettiği sevgidir. Anne adeta ışık saçıyor, çünkü sevgi-ışıktır.
Bebek onu geceleri uyutmuyor, zamanını, sağlığını, gücünü alıyor. Ama anne
bebeğini her haliyle seviyor. Bu koşulsuz sevgidir. Ama zaman geçtikçe koşullu
sevgi yavaş yavaş yüze çıkmaya başlıyor. Anne diyor: “ Geceleri uyuyanda, ben
onu seviyorum”, işlerimi yapmaya fırsat verse ,onu seviyorum”. Böylece sevgi
koşullanmaya başlıyor. Karmanın çarkı hareket etmeye başlıyor. Benzer benzeri
çekiyor. İç dışı yansıtıyor.
Nefret nefreti çekiyor, sevgi ise sevgiyi. Koşulsuz sevginin
gücü insana şifa veriyor, hayatta yolunu bulmaya yardım ediyor. Bir papazın televizyon programında anlattığı hikaye beni çok etkilemişti. Bu onun hayatının
hikayesiydi Onun New-York’da kardeşi ve babası yaşıyordu. Baba alkolik, kardeşi
ise uyuşturucu bağımlısıydı. Bu uzun müddet böyle devam ediyordu, papaz onlara
yardım edemiyordu. Ama günün biri o koşulsuz sevgiyi anladı ve bu sevgiye
kalbini açtı. Aynen masallardaki gibi mucize baş verdi. Baba alkolü bıraktı,
kardeşi ise bağımlılıktan çıktı, iyileşti. O anladı ki daha önce onları koşullu
seviyordu, onlar hakkında düşünceleri seviyordu, onların kendisini değil.
Bizim hepimizin çocuklarımızla problemlerimiz oluyor.
Onların bazı huyları, davranışları bizi rahatsız ediyor, sinir oluyoruz. Böyle
bir şey yaşadığınızda bilin ki, evladınızda hoşlanmadığınız şey sizin içinizde
var olan bir özelliktir. Yani çocuğunuzda sizi sinir eden şey sizde de
mevcuttur. Sizin evladınız sizin aynanızdır. Bizim düşüncelerimizi onların
böyle davranması için zemin yaratıyor.Dış dünya bizim aynamız olduğu gibi karşımıza çıkan insanlar, beraber olduğumuz kişiler de bizim aynalarımızdır. Biz bunu kendimize itiraf etmekten
kaçınırız. Bunun için kendi yüzümüze dürüstçe bakmamız lazım.
Bu da işimize yaramıyor-kendimize bakmayı sevmeyiz, manzara
hoş değildir. İnsanlara iyi gözükmek için bin tür maske takarız, bundan dolayı bize
gerçek yüzümüzü gösterince sinir krizine gireriz. Biz zaten evlatlarımıza
genetik olarak korkularımızı ve blokajlarımızı vermişiz, yaşadığımız evin havasında
bile bir çok inançlarımızı onlara aşılamışız. Biz onları resmen hoşumuza
gitmeyen davranışlara teşvik ediyoruz. Başkalarında hoşlanmadığınız,
yargıladığınız şeyi kendinizde arayın. Arayın. Benzer benzeri çekiyor. İçteki
dışa yansıyor.
Kendinizde bu özelliği bulduğunuzda ne yapmalı? Kendinizi
kabul edip affetmelisiniz. Kulağa hoş gelmiyor. Neden kendimizde kötü bir şeyi
görünce kabul edelim? Daha iyi olmak istemiyor muyuz? Bu doğrudur, daha iyi
olmayı istemeliyiz, ama gerçekte kim olduğumuzu bilmeden nasıl daha iyi ola
biliriz?
Kendini kabul etme ve affetme süreci pişmanlığı, tövbeni ve
teslimiyeti içerir. Bunlar hepsi yürekten ve samimi şekilde olmalı, aksi
taktirde hiçbir sonuç alamazsınız.
Etrafınızdakilere ve yakınlarınıza nasıl davrandığınıza
dikkat edin, onlarda hoşlanmadığınız huyları kendinizde arayın. Böyle bir durum
oluştuğuna bilmelisiniz ki, bilinçaltınızdan bir düşünce kaydı-blokaj size
affetmenin ve koşulsuz sevginin dersini vermek için çıkmıştır. Bu koşulsuz
sevginin dersleridir ve siz bunları hayatı boyunca öğreneceksiniz.
Biz kimiz ve nelere kadiriz? Bunu öğrenmeden nasıl kendimizi
geliştirmeye kalkarız?
Siz başkalarına yalan söyleye bilirsiniz, çünkü insanlara
açılmak tehlikeli ve acı verici ola bilir. Onlar da sizin gibi bu dünyadan
korkuyorlar ve kendilerini korumak istiyorlar. Sadece her seferinde bunu nasıl
yaptığınızı görün, dikkat edin.Kendinize yalan söylemeyin.Kendinizle yaptığınız
diyalogdan aldığınız bilgi sizin için dünyanın en kıymetli bilgisidir. Çünkü
farkındalığın ışığı kalbimizdeki karanlığı aydınlatıyor. Bu kendimizle
bütünleşmedir, Dünyayla bütünleşmedir, bu Yaratanla birleşmeye doğru adımdır.
Kim kendine günahsız diye bilir? Kimse diyemez. O zaman
kendimizi olduğumuz gibi kabul edip sevmeyi öğrenmeliyiz. Dürüstçe kendimize
bakmaktan kaçınsak, kendi karanlık yanlarımızı derinliklerde bastırıp gizlesek,
onları yüze çıkaracak durumlar oluşacaktır ve biz hep acı çekeceğiz.
Kendi maskelerimizi çıkarıp gerçek yüzümüzü görmesek tekamül
edemeyiz.
Kendimizi anlayıp bilsek, kendimizi sevmeyi öğrensek, başka
insanları da oldukları gibi kabul edip seve biliriz. Koşulsuz sevgiyi de bu
yolda öğrene biliriz.
Kendimizi sevmeden başkasını nasıl seve biliriz?
Kendimize yardım etmeden başkasına nasıl yardım ederiz?
Bizde olmayan şeyi başkasına nasıl vere biliriz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder