+ MÜCADELEDEN
DENGEYE
Denge Evrenin temel yasasıdır. Doğada her
şey denge kurmaya çalışıyor. Atmosfer basıncının bozukluğu rüzgar ile
dengeleniyor, gece- gündüzle, sıcaklık farklılığı ısı değişimiyle. Denge her
yerde ve her zaman bizi takip eder. Hayatımızda siyah ve beyaz devreler
olduğuna, başarının ardından yenilgi yaşadığımıza alışığız. Bunlar hepsi Denge
yasasının tezahürüdür. Çünkü şans da şansızlıkta balansı ayni şekilde bozuyor.
Tam denge-tamamen hiçbir şeyin olmamasıdır. Mutlak denge ise yoktur, bunu kimse
gözlemlememiştir.
Bizim bir şeye aşırı önem verdiğimizde, bir
yerde enerji fazlası yarattığımızda denge güçleri devreye girer. Peki bu
güçlere karşı koymak mümkün mü? Zaten biz hep bunu yapıyoruz- denge güçleriyle
savaşıyoruz. Yaşadığımız tüm olumsuzluklar denge güçlerinin eylemlerine bağlı
diye biliriz. Bizim yapabileceğimiz tek bir şey var- aşırı enerji potansiyelini
düşürmek, dengede olmaya çalışmak. Biz dengeyi fazla bozmadığımız süreçte sistem
de bize fazla müdahile etmez. Biz tüm problemlere reçete çıkaramayız, ama genel
tavsiyelerde buluna biliriz.
Her insan önem temelinde duvar
kurar, sonra bu duvarı atlamaya ve ya kafasıyla kırmaya çalışır. Engeli aşmak
yerine temeldeki tuğlayı söküp atmak mantıklı değil mi? Duvar o zaman
kendiliğinden çöker. Biz hepimiz engellerimizi biliyoruz. Ama engelin temelinde
yatan şeyi, sebebi her zaman çıkarmak kolay olmuyor. Karşınıza zor bir problem
çıktığında nerede aşırıya yol verdiğinizi, neye fazla önem verdiğinizi bulmaya
çalışın. Kendi öneminizi belirtin ve sonra ondan vaaz geçin. Duvar yıkılacak, engel
ortadan kaybolacak , probleminiz kendiliğinden çözülecektir. Engelleri aşmayın,
önemi düşürün.
Önemi düşürmek kendi duygularımızı
bastırmak ve ya onlarla savaşmak anlamına gelmiyor. Bizim duygumuz önemin
doğurduğu sonuçtur. Fazla duygusallık ve heyecan önemden kaynaklanır. Önemin
bize hep problem yarattığını iyice kafamıza sokmalıyız ve her zaman onu
azaltmaya gayret etmeliyiz.
Dış önemi azaltmak kaygısızlık ve
ya umursamazlık değildir. Tam tersi umursamazlık önemin o biri yüzüdür. Burada
ne abartıya kaçmak, ne de vurdumduymazlık yapmak gerekiyor. Hayatı hafife alın.
İnsanların iyi ve ya kötü olduğunu kafanıza takmayın. Dünyayı olduğu gibi kabul
edin. Kendinizi de olduğunuz gibi kabul edin. Kendiniz olma lüksünü kendinize
tanıyın.
Kendi artılarınızı ve
eksiklerinizi ne abartın, ne de aşağılayın. İç huzura ve dengeye ulaşmaya
çalışın: siz ne büyüksünüz, ne de küçük. Sizin probleminizin çözülmesi bir
oluşuma bağlıysa, başka bir yol da arayın, hep yedek varyant bulunsun. Unutmayın, denge güçleriyle savaşılmaz.
Bir tek önemi düşüre bilirsiniz.
Hiçbir zaman bir karta oynamayın, bu kart ne kadar doğru olsa bile!
Hayatınızda mizaha, espriye yol
verin. Kendinize ve başkalarına onları incitmeden gülmek size canlılık getirir
ve önemi düşürür.
Bir problemi halletmeye
çalıştığınızda altın kuralı takip edin: problemi çözmeye başlamadan problemin
önemini düşürün. O zaman denge güçleri devreye girmez ve sorunuzu kolay çöze bilirsiniz.
Önemi düşürmek için problemin
önemden kaynaklandığını anlamanız gerekiyor. Bir an durun ve önemin ne olduğunu
hatırlayın. Sonra objeye,olaya olan tepkinizi değiştirin. Bu zor olmayacaktır.
Siz artık her türlü önemin size engel yarattığını biliyorsunuz. Bunun için
kafanızda içsel Gözlemleyici yaratın. O sizin değerlerinizi her zaman takip
etsin, aşırı önem oluştuğunda uyarsın. Önemli bir işe hazırlandığınızda
düşüncelerinizde önemi yakalayın. Hazırlandığınız ve beklediğiniz olay sizin
için çok önemliyse, durumu daha da zorlaştırmayın.
En güzel reçete- hafif yaklaşım, ani
karar vermek ve doğaçlamadır. Hazırlık bir tek tedbir alma şeklinde ola bilir.
Titizlikle ve ciddiyetle hazırlanmak doğru değildir- bu davranış önemi
güçlendirir. Hareketsiz duygusallık onu daha da çoğaltır. Düşünmeyin- harekete
geçin. Eğer hareket demiyorsanız, düşünmeyin, durumu bırakın. Dikkatinizi başka
yere yönlendirin.
Her şeyde dengeyi sağlamaya, enerji fazlası yaratmamaya gayret edin. Ama
şimdi bu prensibe de fazla önem vermemek için sizi uyarmak zorundayım. Eğer
denge prensibini fanatik bir şekilde uygulamaya başlarsınız, bu davranışla
prensibin kendisini bozarsınız. Eğer kırkayağa nasıl adım atmasını detaylı
şekilde anlatmaya kalkışırsanız, o bir adım bile atamaz. Her şeyde denge
gerekiyor. Ama bazı zaman kendinize dengeyi bozmayı izin verin, tehlikeli bir şey
baş vermez. Esas odur ki, önem ibresi fazla eğilmesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder