16 Kasım 2013 Cumartesi

+MÜCADELEDEN DENGEYE






                    +  MÜCADELEDEN DENGEYE


      Denge Evrenin temel yasasıdır. Doğada her şey denge kurmaya çalışıyor. Atmosfer basıncının bozukluğu rüzgar ile dengeleniyor, gece- gündüzle, sıcaklık farklılığı ısı değişimiyle. Denge her yerde ve her zaman bizi takip eder. Hayatımızda siyah ve beyaz devreler olduğuna, başarının ardından yenilgi yaşadığımıza alışığız. Bunlar hepsi Denge yasasının tezahürüdür. Çünkü şans da şansızlıkta balansı ayni şekilde bozuyor. Tam denge-tamamen hiçbir şeyin olmamasıdır. Mutlak denge ise yoktur, bunu kimse gözlemlememiştir.
 Bizim bir şeye aşırı önem verdiğimizde, bir yerde enerji fazlası yarattığımızda denge güçleri devreye girer. Peki bu güçlere karşı koymak mümkün mü? Zaten biz hep bunu yapıyoruz- denge güçleriyle savaşıyoruz. Yaşadığımız tüm olumsuzluklar denge güçlerinin eylemlerine bağlı diye biliriz. Bizim yapabileceğimiz tek bir şey var- aşırı enerji potansiyelini düşürmek, dengede olmaya çalışmak. Biz dengeyi fazla bozmadığımız süreçte sistem de bize fazla müdahile etmez. Biz tüm problemlere reçete çıkaramayız, ama genel tavsiyelerde buluna biliriz.
Her insan önem temelinde duvar kurar, sonra bu duvarı atlamaya ve ya kafasıyla kırmaya çalışır. Engeli aşmak yerine temeldeki tuğlayı söküp atmak mantıklı değil mi? Duvar o zaman kendiliğinden çöker. Biz hepimiz engellerimizi biliyoruz. Ama engelin temelinde yatan şeyi, sebebi her zaman çıkarmak kolay olmuyor. Karşınıza zor bir problem çıktığında nerede aşırıya yol verdiğinizi, neye fazla önem verdiğinizi bulmaya çalışın. Kendi öneminizi belirtin ve sonra ondan vaaz geçin. Duvar yıkılacak, engel ortadan kaybolacak , probleminiz kendiliğinden çözülecektir. Engelleri aşmayın, önemi düşürün.
Önemi düşürmek kendi duygularımızı bastırmak ve ya onlarla savaşmak anlamına gelmiyor. Bizim duygumuz önemin doğurduğu sonuçtur. Fazla duygusallık ve heyecan önemden kaynaklanır. Önemin bize hep problem yarattığını iyice kafamıza sokmalıyız ve her zaman onu azaltmaya gayret etmeliyiz.
Dış önemi azaltmak kaygısızlık ve ya umursamazlık değildir. Tam tersi umursamazlık önemin o biri yüzüdür. Burada ne abartıya kaçmak, ne de vurdumduymazlık yapmak gerekiyor. Hayatı hafife alın. İnsanların iyi ve ya kötü olduğunu kafanıza takmayın. Dünyayı olduğu gibi kabul edin. Kendinizi de olduğunuz gibi kabul edin. Kendiniz olma lüksünü kendinize tanıyın.
Kendi artılarınızı ve eksiklerinizi ne abartın, ne de aşağılayın. İç huzura ve dengeye ulaşmaya çalışın: siz ne büyüksünüz, ne de küçük. Sizin probleminizin çözülmesi bir oluşuma bağlıysa, başka bir yol da arayın, hep yedek varyant bulunsun. Unutmayın, denge güçleriyle savaşılmaz.
Bir tek önemi düşüre bilirsiniz. Hiçbir zaman bir karta oynamayın, bu kart ne kadar doğru olsa bile!
Hayatınızda mizaha, espriye yol verin. Kendinize ve başkalarına onları incitmeden gülmek size canlılık getirir ve önemi düşürür.
Bir problemi halletmeye çalıştığınızda altın kuralı takip edin: problemi çözmeye başlamadan problemin önemini düşürün. O zaman denge güçleri devreye girmez ve sorunuzu kolay  çöze bilirsiniz.
Önemi düşürmek için problemin önemden kaynaklandığını anlamanız gerekiyor. Bir an durun ve önemin ne olduğunu hatırlayın. Sonra objeye,olaya olan tepkinizi değiştirin. Bu zor olmayacaktır. Siz artık her türlü önemin size engel yarattığını biliyorsunuz. Bunun için kafanızda içsel Gözlemleyici yaratın. O sizin değerlerinizi her zaman takip etsin, aşırı önem oluştuğunda uyarsın. Önemli bir işe hazırlandığınızda düşüncelerinizde önemi yakalayın. Hazırlandığınız ve beklediğiniz olay sizin için çok önemliyse, durumu daha da zorlaştırmayın.
En güzel reçete- hafif yaklaşım, ani karar vermek ve doğaçlamadır. Hazırlık bir tek tedbir alma şeklinde ola bilir. Titizlikle ve ciddiyetle hazırlanmak doğru değildir- bu davranış önemi güçlendirir. Hareketsiz duygusallık onu daha da çoğaltır. Düşünmeyin- harekete geçin. Eğer hareket demiyorsanız, düşünmeyin, durumu bırakın. Dikkatinizi başka yere yönlendirin.
Her şeyde dengeyi sağlamaya, enerji fazlası yaratmamaya gayret edin. Ama şimdi bu prensibe de fazla önem vermemek için sizi uyarmak zorundayım. Eğer denge prensibini fanatik bir şekilde uygulamaya başlarsınız, bu davranışla prensibin kendisini bozarsınız. Eğer kırkayağa nasıl adım atmasını detaylı şekilde anlatmaya kalkışırsanız, o bir adım bile atamaz. Her şeyde denge gerekiyor. Ama bazı zaman kendinize dengeyi bozmayı izin verin, tehlikeli bir şey baş vermez. Esas odur ki, önem ibresi fazla eğilmesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder