+ SUÇLULUK DUYGUSU
Bizim hayatımızı şekillendiren kalıplarınızdan birisi de
suçluluk duygusudur.
Suçluluk duygusunun bedeli her zaman ceza oluyor. O olmadığı
süreçte ceza da gerçekleşmez.
Mutlaka işledikleri kötülükten dolayı vicdan azabı çekmeyen
kişilere rastlamışsınız. Onlar gayet normal hayatlarını devam ederler, onların
başına bir şey gelmez. Tam tersi doğuştan suçluluk duygusu barındıran, ama iyi,
vicdanlı insanların başına arka arkaya musibetler gelir, vicdansızları ise
başarılar takip eder. Bu durum bize adaletsizliği değil, düşünce-duygu
blokajının nasıl çalıştığını sergiler.Tabi biz adaletin galip gelmesini ve
kötünün cezalandırılmasını isteriz. Ama tüm manzarayı göremediğimizden Yüce
Adaletin de nasıl çalıştığını izleme fırsatımız olmuyor. Ama şimdi konumuz bu
değildir.
Bilmemiz gereken o ki, suçluluk duygusu her zaman ceza
içeren senaryoyu doğuruyor, üstelik bizim haberimiz olmadan. En iyisi ufak
olumsuzluklar oluyor, kötüsü- korkunç kazaya uğrarız. Suçluluk duygusu bunları
yapar. O pozitif, hayırlı şeyleri barındıramaz, bir tek yıkıcı şeyleri yaratır.
Vicdan azabıyla kendinizi harap etmeyin, bu işe yaramaz. Öyle davranın ki,
sonucunda vicdanınızla savaşmayın. Ama bir hata yaptıysanız, boşuna kendinize
azap vermeyin, bundan kimseye hayır gelmez.
Suçluluk duygusu başkalarının elinde sizi manipule etmek
için kullandıkları ipliktir. Manipule böyle gerçekleşiyor: “Sen ben diyeni
yapacaksın, çünkü sen suçlusun” ve ya “Ben senden iyiyim, çünkü sen haksızsın.”
Bunları size söyleyen kişiler dürüst ve doğru görünüşe sahipler. Onlar neyin
doğru, neyin yanlış olduğunu biliyorlar. Onlar her zaman doğru sözleri
buluyorlar, çünkü her zaman haklılar ve doğru davranırlar. Burada bu tür doğru
insanların hepsinin başkasını kontrol etme gibi alışkanlığı olmadığını söylemek
lazım.. Ama dürüstlük ve doğruluk abidesi olan çoğunluk hep karşısındakini
manipule etmeye çalışır. Bunu neden yapıyorlar? Genelde bunu bilinçsizce
yapıyorlar. Kuşku ve güvensizlik onları içten içe kemiriyor. Onlar başkalarına
ders vererek, kontrol ederek kendi zayıf taraflarını kapatmaya çalışıyorlar.
Birisi suçluluk duygusunu kabul ettiğinde hemen onu manipule etmek için biri
ortaya çıkar ve enerjisini çekmeye başlar. Birisinin etkisinden kurtulmak için
ilk başta suçluluk duygusundan kurtulmanız gerekiyor. Siz kimseye hesap vermek
zorunda değilsiniz, sizin kimseye borcunuz yoktur. Eğer gerçekten suç varsa,
sadece cezasını çekmek lazım, hep suçlu kalmanız gerekmez. Yakınlarınız
borcunuz var mı? Yoktur. Siz onlarla mecbur olduğunuz için değil, istediğiniz
için ilgileniyorsunuz. Bu başka bir şeydir. Hesap verme alışkanlığından vaaz
geçin. O zaman sizi kullanmaya kalkışanlar size kanca atmaya bir şey bulamazlar
ve sizi rahat bırakırlar.
Suçluluk kompleksinin çıkış noktası suçtur. Siz bir şeylerde
kendinizi yetersiz hissettiğinizde kendinizi suçlarsınız. Mahkeme başlar ve siz
duruşmada kendinize hakim biçilirsiniz. Ama siz ilk görünüşte hakimsiniz.
Aslinde durum böyle değildir. Siz suçu üzerinize almaya baştan hazırsınız,
hangi suçu, önemli değildir. Sadece prensip gereği suçlu olmaya razısınız.
Durum böyle olunca ceza almaya da razısınız. Kendinizi başkalarıyla kıyas
ettiğinizde siz onlara sizden üstün olmaya izin veriyorsunuz. Dikkat eden, bu
hakkı, yani başkasının sizden iyi olma hakkını ona yine de siz veriyorsunuz.
Onlar belki de böyle düşünmüyorlardı, siz kendiniz karar verdiniz, kendinize
başkalarının yerine hakim oldunuz. Bu durumda onlar sizi suçlamaya başlar,
çünkü mahkemeyi siz kurdunuz.
Kendiniz olma hakkını geri alın ve zanlı durumundan çıkın.
Kimse sizi suçlayamaz, siz kendinizi suçlu bulamayana kadar. Birisinin olumsuz
tarafları olunca bunu fark eden kişiler her zaman bulunur. Evet, bulunur. Ama
bir tek siz bu özelliklerinizden dolayı kendinizi suçlu hissettiğinizde bu
kişiler ortaya çıkar. Siz bir anlık bile suçluluk duygusuna kapılsanız, mutlaka
bunu hissedenler olacaktır. Ve tam tersi: siz bu duygudan uzaklaşsanız, kimse
sizin üzerinizden puan toplamayı düşünmez. Biz her zaman içimizde olanı dışarı
yansıtıyoruz. İnsanlar bir birileriyle görünmez duygu-tepki bağlarıyla bağlana
biliyorlar. Duygu da bir enerji formu olduğundan biz onu yayınlıyoruz, karşı
taraftan da alıyoruz. Sizin içinizdeki suçluluk duygusunu, inanın karşınızdaki
sizden iyi bilir.
Suçluluk duygusunu barındıran kişi bu duygudan yoksun olan,
güçlü birisine itaat etmeye eğilimlidir. Ben suçumu kabul ettiğimde cezayı da
bilinçaltımda kabul etmişim, dolayısıyla ben boyun eğmeye razıyım. Ben şimdi
insanları kuklalara ve emir sahiplerine bölmek istemiyorum. Ama dikkat edin,
hükümdarlar ve iktidar sahipleri suçluluk duygusuna kapılmazlar.
Suçluluk duygusundan nasıl kurtula biliriz? Burada kendini
affetme ve kabul etme yine işimize yarıyor. Özür dileme, kendi hatalarını kabul
etme, günah çıkarma-bunlar hepsi suçluluk potansiyelini azaltma yöntemleridir.
Suçluluk duygusu bazı zaman hiç suç ortada yokken kişiyi takip
eder. O sanki suçlu doğmuştur, sanki doğduğundan, var olduğundan dolayı özür
diliyor. Bu bilinçaltındaki çocukluktan ve ya soydan gelen derin blokajdır. Bu
durumda blokajınızla çalışacaksınız. Dikkatiniz ona yönelteceksiniz, onu kabul
edeceksiniz. Burada size yardım edecek sizin dikkatinizdir. Kendinizi izleyin,
duyguyu hissettiğiniz anda onun farkında olun, ona bakın. Bunu sürekli yapmaya
çalışın ve bir zaman sonra suçluluk duygusunun kaybolduğunu görürsünüz.
Suçluluk duygusunu ret etmek agresif ortamlarda hayatta
kalmanın tek yolu ola bilir: ceza evinde, askerlik döneminde, sokakta, çetede.
Sovyetler Birliğinde politik mahkumları mahsustan canilerin, ağır suç
işleyenlerin yanına yerleştiriyorlardı, ki iradeleri kırılsın. Ama politik
mahkumlar güçlü kişiliğe sahip olduklarından burada otorite olmayı başardılar,
saldırıya, baskıya maruz kalmadılar. Onurlu, bağımsız kişiliğe sahip olmak
fiziksel bakımdan güçlü olmaktan daha önemlidir. Fiziki güç insanın sahip ola
bileceği özelliktir, kişiliğin gücü ise ender rastlanıyor. Özgüvenin anahtarı
suçluluk duygusunun olmamasıdır.
Kendi kurallarınızla yaşamaya kendinize izin verin. Kimsenin sizi
suçlamaya hakkı yoktur. Sizin kendiniz olmaya hakkınız vardır. Eğer kendiniz
olmayı seçersiniz bilinçaltınızdan suçluluk duygusunu silmiş olursunuz. O zaman
şaşırtıcı bir şey gerçekleşir: kimse sizi incitmeye, kırmaya cesaret etmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder